YEŞİM ERSOY
BAŞLARKEN
Şenay ve Nilsu. Alkol bağımlısı olduklarını fark edip bunu durdurma gücü bulan iki kadın. Nilsu dostum. Antalya’daki Adsız Alkolikler ile tanıştım. Alkol bağımlılığının nasıl bir illet olduğunu onlardan öğrendim. Şenay ablayı o sayede tanıdım. 13 yıllık ayık Şenay Nilsu’ya; 6 yıllık ayık Nilsu aralarına yeni katılan bir başka kadına rehberlik ediyor. Ders çalışır gibi her gün, her an kendi içlerine yolculuk yapıyorlar. Onları alkol karşısında dirençsiz bırakan güçsüzlüklerini ortaya çıkarmaya, onları yaşamlarından çıkarmaya çalışıyorlar. Bu röportaj özel. Soyadları ve fotoğrafları olmayacak. Çünkü onlar Adsız Alkolik. Bugün Şenay abla ile tanıştıracağım. Yarın Nilsu’yla…
KENDİNE YOLCU ADSIZ KADINLAR-1
***Her gece içki sofrası kurup eşiyle bir iki kadeh içiyorlardı. Bir iki kadeh, birer büyüğe, nazik ve zarif çift öfkeli ve kavgacı insanlara dönüştü
***Şenay 52 yaşında ayılmayı başardı. O artık alkol bağımlısı pek çok insanın önündeki iyi örnek. Sevgi, hoşgörü ve doğru yolda olmanın sembolü
Yakışıklı genç adam tam dört yıl, çok güzel, çok havalı kızın peşinden koşmuş. Evlendiklerinde Şenay 21 yaşında bir üniversite öğrencisi; 25 yaşındaki hem yakışıklı hem zarif genç adam ise gelecek vaad eden bir devlet memuruymuş. İlk bebeklerini daha öğrenciyken dünyaya getirmiş. Gözlerinden yaşlar boşanıyor, “Ben sınava giderdim. O oğlumuza bakardı” diyor. O yakışıklı, o zarif, o düşünceli kocanın daha evlenmeden önce tek, minicik bir isteği vardır, “Karı koca her akşam şöyle güzel bir sofrada birer, bilemedin ikişer kadeh rakı içelim”. Şenay her akşam bir birinden lezzetli mezeler hazırlar. Karşılıklı içerler. Herkesin gıptayla baktığı bir çifttir onlar. Diğer kadınlar belki bir parça da kıskanmıştır; adam dışarıya gitmiyordur çünkü. Evinde, karısının gözlerinin içine bakarak, sohbet ederek rakısını yudumluyordur. Dışarıya çıktıklarında ortamın en neşeli çifti onlardır. Şenay, 30 yıllık evlilik yaşamında masaya otururken kendi sandalyesini çekmez. Eşi, sandalyesini hep onun için çeker. O oturmadan oturmaz. Evliliklerinin dokuzuncu yılında bir de kızları olur. Artık evrensel anlamda “ideal ailedir” onlar.
GERİ TEPEN SİLAH
Hem çalışan hem çocuklarla uğraşan Şenay, meze hazırlamaktan değil de her gece içmekten yorulur. Sadece hafta sonları içmelerini önerir. Buna yanaşmaz eşi. Çünkü o alkol almadan konuşamayan, o zeka ürünü esprilerini peş peşe patlatamayan bir insandır. Şenay’ın gizli bir silahı vardır. O da annesi! Şenay’ın annesinin ‘bir tanesidir’ damadı. Silah, geri teper. Kendi eşiyle bir günden bir güne kadeh tokuşturmamış anne kızına, “Hadi canım saçmalama, mükemmel kocanın akşamdan akşama, üstelik de seninle birlikte içtiği iki kadeh içkiyi çok görme” yolunda öğüt verir. Şenay bugün düşünüyor da, muhtemelen annesi bile onlara gıptayla bakmıştı.
KAÇ KOLİ RAKI
Oysa ikisi de bağımlılığa koşuyorlardı. Eşinin bir halini, “Maaşlarımıza zam gelince o parayla kaç ekmek, kaç kilo et alabileceğimizi değil, kaç koli rakı alabileceğimizi hesaplardı” diye hatırlıyor. Evliliklerinin 25’inci yılında Şenay boşanmak ister. İnsanın aklına hemen “Neden” sorusu geliyor. Acı bir tebessümle yanıtlıyor Şenay:
“İlk içmeye başladığında sen güzelsindir, sohbetin güzeldir, etraftaki insanlarla ilişkin güzeldir. Keyiflisindir. Başkalarıyla konuşurken daha sevecen, daha ılımlı olursun. Biraz daha ilerleyen zamanlarda evde biraz alkol alır gidersin ki ortama hemen ısınabilesin. Rahatlatırsın kendini ve karşındakini. Ama bir gün gelir bütün bunlar bozulur. Bağımlılık boyutuna geldiğinde artık her sebeple alkolü ve kadehi arar olursun. Hiddet, öfke boyutu başlar. İş keyif boyutundan çıkmış, agrasiflik boyutuna taşımıştır seni.”
HERŞEYE HİDDET
İnsan neye hiddetlenir diye soruyorum. Tek sözcükle, “Her şeye” diyor önce. Sonra biraz daha açıyor, “Önümde yürüyen bir kişinin yere tükürmesinin benim için kavga sebebi olduğunu çok iyi bilirim. Duyarlılıktan dolayı mı kavga ederdim? Hayır. O öfkeyi, akşam rakıya meze olarak kullanacağım için bu kavgayı yaptığımı kendime sonradan itiraf ettim. Alkole bir tezgahtır bu”diye.
Artık ikisi de öfkeli ve her gece birer büyük şişe rakıyı bitiren, birbirlerine acı sözler söyleyen, her gece hükümetler kurup deviren ama kendi ailesi için akıl yürütemeyen insanlar haline gelmişti. Anasonun tiryakisiydi Şenay. Oysa bir zamanlar rakının kokusuna bile tahammülü yoktu. Eliyle burnunu örterdi. Emekli olduktan sonra alkol tüketimleri ‘Pik’ yapmıştı. Arabasını nereye park ettiğini, bir gece önce kime telefon açıp yukarıdan aşağıya boyadığını hatırlamadığı günler vardı. Kendi öfkesinden rahatsız, “Dilinin pabuç kadar olmasından” utanan Şenay’ın boşanma isteğine kızı karşı çıkmış ve “Beş yıl daha dayanır mısın? Okuldaki anne babaları boşanmış arkadaşlarım gibi olmak istemiyorum” demiş.
AĞZINDAN ÖKÜZ SÜRÜSÜ ÇIKMIŞ
Hiçbir zaman fiziksel şiddete uğramamış ama eski eşinin hakir gören sözleri çok ağırına gitmiş. Birbirlerinin ‘façasını bozmak’ için fırsat kolluyorlarmış. “Ben de onaylamadım bir insandım artık. Ona bir (Öküz) derdim, ağzımdan o sözcük (Öküz sürüsü) olarak çıkardı. Ertesi sabah çok utanırdım. Çünkü ben küfür bilmeyen bir kadındım” diyor.
GÜYA GİZLİYOR
Kızı üniversiteyi kazanıp gidene kadar bir daha boşanma lafı etmemiş Şenay. O gider gitmez boşanmış. Babasıyla birlikte bir eve çıkmış. Kadının alkolizminin kolay kolay anlaşılamadığını çünkü kadının içtiğini çok iyi sakladığını savunuyor. Babasına içtiğini çaktırmıyordu o da. Yaşlı adamı akşam yatağına yollar yollamaz, marketten bir büyük şişe rakı ister, pencereden içeri aldı şişedekini 2- 3 saatin içinde tüketir, uyumaya gidermiş. Ama o sıralarda ona alkolik olduğunu söyleyecek birinin de alnını karışlarmış yani! Aklı sıra babasından gizli içiyormuş ama rahmetli babası, “Çok içiyorsun kızım” demiş. Bir kez de rahmetli annesi aynı şeyi söylemiş. Şenay, kendisinden yardım istediği günleri hatırlatınca, “Haklısın yavrum” diyerek mahcubiyetle bakmış.
YARDIM ÇAĞRISI
Evliyken sadece yıpranmışlık ve öfke sorunları olduğunu zanneden Şenay’ın aklı başına gelmeye başlıyor ve dostlarından, “Bana yardım edin. Benim alkol sorunum var” diye yardım istiyor. 7 Ağustos 2002’de içmeyi bırakıyor. 5 gün sonra iki dostu onu elleriyle götürüp Denizli’deki Alkol ve Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi’ne (AMATEM) yatırıyorlar. Üç gün bir Allah’ın kulu ilgilenmiyor. Dördüncü gün hatırını soran doktor, başka bir şey demeyince çıldırıvermiş. Bağırmış çağırmış, tedaviye yönelik bir şey yapmadıkları için eleştirmiş. Yaz tatili olduğu için doktor sayısının az olduğunu söylediklerinde iyice öfkelenmiş. O gün, her 15 günde bir hastaneye ziyarete gelen Denizli’deki Adsız Alkolikler’in (A.A) gelmeseymiş neler olurmuş bilmiyor ama gelmişler işte! Arkadaşlarına mahçup olmak, bir daha o çirkin kadın olmamak için A.A’lıların eline yapışmış. Ağlayarak anlatıyor: “AMATEM’de yattım 21 gün boyunca her gün A.A’ya gittim. Toplantılarına katıldım. AMATEM’e her dönüşümde alkolmetreyi üfledim. Ağzıma içki koymuş olsam beni içeri almayacaklardı. Ama şükür ki ayıktım.”
Dönerken Antalya’dan iki isim veriyor Denizli A.A’lılar. Gelip onları buluyor. İlk toplantılarını bugün orada olmayan ANSAN’ın bahçesinde yapıyorlar. Aralarındaki tek kadın oydu. Bazen “İbo” dediği bir dostuyla sadece ikisi kalmış baş başa. Antalya’da A.A’nın kurucusu kabul edilen Şenay, yüzlerce insana alkolü bırakmaları için ‘mesaj’ veriyor. Artık ona geçmişte öğretilen korkutucu ve cezalandırıcı bir Allah değil, sevgi dolu bir Tanrı var onun için, her an şükrettiği. Kişiliğinin karanlık tarafını kabullenip aydınlık yanını besleyerek yaşıyor. Başkalarının da ‘İyilik’ tarafına, ‘sevgi’ boyutuna geçmelerini diliyor. Yaşama direnmiyor, çebelleşmiyor, anın getirdikleriyle akıyor. Bunları ona A.A programının öğrettiğini söyleyerek, o programla tanışmış olmasına şükrediyor. Türkiye’ye A.A’yı getiren Candan Osma’ya da şükran duyuyor.
--KUTU--
KADIN ALKOLİĞE DAİR
Şenay’a göre, kadınlar gizli içer. Kadının utancı ile erkeğin utancı çok farklıdır. Dışarıda pot kırması bu nedenle çok zordur. O nedenle yakalanması da zordur. Pot kırmaya başlayan kadın, aynı durumdaki erkekten daha çabuk yardım arama sürecine girer. Artık bilgiye çok çabuk ulaşılabildiği için bir tuş ile insanlar A.A’ya ulaşabiliyor. Dünyada çok büyük bir A.A ağı var ve kapısını çalan herkesin oturabileceği bir koltukları mevcut.
O ADAM HAKKA YÜRÜDÜ
Normalde bu detaya girilmez ama size bu röportajın nasıl yapıldığını anlatmalıyım. Nilsu ile bir hafta önceden bu röportajı yapmayı kararlaştırmıştık. Şenay ablanın eski eşi hastaydı, aşırı alkol tüketimine bağlı olarak siroza yakalanmıştı. Hepimiz biliyor ve üzülüyorduk. Artık başka bir şehirde yaşayan Şenay ablaya durumunun ağır olduğu haberi gitmiş. Apar topar Antalya’ya geldi. Hastaneye gitti, vedalaştılar. 31 Aralık sabaha karşı Şenay ablanın eski eşi vefat etti. Öğle saatlerinde Şenay abla Facebook hesabında şunları yazdı: “Çocuklarımın babası, 30 yıl süren hayat arkadaşım, 14 yıldır hayatı ayrı paylaştığım... Güzel insan Hakka yürüdü.Tanrım yar ve yardımcısı olsun...Benim yolculuğumda çok önemli katkıların var. Binlerce teşekkürlerimle dualarımdasın. Seni hep sevdim adamım....Mekanın cennet olsun” Adamının da onu çok sevdiğini, cenaze töreninden sonra evine gidince fark ettik. Evinin girişini, Şenay ablanın her yaştaki fotoğrafları ile donatmıştı. Evlendiklerinde satın aldıkları 44 yıllık battaniye yatağının üzerinde seriliydi. Şenay ablanın yüzünü bile görmemiş insanlar, onu tanıyordu. Çünkü onlara hep onu anlatmıştı. Şenay abla ayıklığının üçüncü yılında eski eşini ziyaret ediyor. Ona artık küs olmadığını anlatıyor, Adsız Alkolikler’e davet ediyor. Yıllarca kitaplar taşıyor. Evde kitapları da bulduk. Kapağı bile açılmamıştı. İhtiyacı olanlara vermek için topladık onları. Rahmetlinin bilincinin yerinde olduğu anlardan birinde söylediği, “Çok büyük hatalar yaptım sana. Düzeltmek isterdim ama çok geç artık” dediği gibi, yapacak bir şey yoktu artık…
Dini görevlerimizi de yerine getirdikten sonra gecenin ilerleyen saatlerinde baş başa kalan dört kadın bir masanın başında toplandık. Şenay abla, Nilsu, yeni ayılmakta olan arkadaşımız ve ben. Sabaha kadar Şenay abla anlattı, ben dinledim. Sabahtan itibaren Nilsu anlattı, ben dinledim. Üşenmeyin, dikkatle okuyun lütfen. Çok etkileyici öyküler.
Yorumlar
Kalan Karakter: