Antalya’da etkili olan yağışlar bütün kenti adeta sular altında bıraktı. Metrekareye 300 kilogram yağışın düştüğü şehir de birçok ev ve iş yeri sular altında kalırken, bir vatandaşta aracı ile birlikte su altında kalarak hayatını kaybetti. Her ne kadar yağışın miktarı çok fazla olsa da yüzyıllardır aynı iklimde yaşayan Antalya’nın bu duruma hazırlık olması gerektiği herkesin ortak kanısı.
Yaşanan u felaket doğal olarak tepkileri de beraberinde getirdi. Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri de Eğitim Sen Antalya Şubesi’nde düzenledikleri basın toplantısında hem Antalya’da yaşanan sel hem de Erzincan İliç’te yaşanan altın madeni ocağı faciasıyla ilgili açıklama yaparak tepkilerini dile getirdi.
Antalya halkına karşı işlenen bir suçtur
Antalya’daki yoğun yağışın ardından şehri vuran sel ile ilgili konuşarak tepkilerini dile getiren Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Sözcüsü İlhan Karakurt Antalya’nın traverten yapısı özelliğine dikkat çekerek şu ifadeleri kulandı: ‘‘ “Bu şehir deniz seviyesinden ortalama 25 metre yükseklikte, dünyanın en büyük traverten platosu üzerinde kurulu. Traverten çok geçirgen bir yapı ve 400 kg/m2/gün yağışta bile sele neden olmaz. Denizin bir metre altındaki Hollanda’yı su basmıyor, denizin 280 metre üstündeki ve delikli kaya yapısına sahip Antalya’yı sel götürüyor. Bunun başarılabilmesi için kasti ihanet içinde olmak gerek. İktidarda 22 yıldır her yeri AVM, inşaat yaparak, ormanları maden şirketlerine yağmalatarak bunu yapıyor. Yanı başımızdaki denize ulaştırılamayan su, Feda edilen dere yatakları, su yolları, yeşil alanlar. Geçirgenliği yok edilen travertenler, geri tepmeli alt yapı, beton, asfalt, çelik gibi öngörüsüzlükler, umursamazlıklar, oldu bittiler ile bu iş buraya geldi. İktidar oyunlarıyla özdeşleşen iş bitiricilik, yiyicilik ve kente ihanettir. Bu özellikteki bir kentte sel zarara neden oluyor, yetmiyor can kaybına yol açıyorsa bu yağmurun suçu değil, Antalya’yı bu hale getiren kent yönetiminin kent ve halkına karşı işlediği bir suçtur” dedi.
Bütün belediyeler suçlu
Karakurt, “Yağan yağmurların ardından gelin hep beraber suçluları bulalım’’ diyerek şu ifadeleri kullandı: ‘ Birinci suçlu: Rant uğruna her yeri betona çeviren ve suyun akacağı, gideceği yeri bırakmayan, kentin altyapı ve üst yapısını afet yönetimine uygun tasarlamayan ve imar eden tüm belediyelerdir. Son olarak ‘battı çıktılar’ Avrupa’da hiçbir ilde kullanılmazken bizde mantar gibi kent tasarımında kullananlar da bu suçun ortaklarıdır. Modern kent timsali olarak bu battı çıktıların açılışında alkış tutanlar da bu suçun ortaklarıdır. Antalya gerçekten cennet. Bu cennete yakışır kent tasarımı ve belediyecilik gerekli. Kentin fiziki tasarımı ve rekreasyon tasarımı da bütünleşerek yapılmalı. Ranttan yana değil, rekreasyon hayatı önceleyen bir kent yönetimi istiyor ve bekliyoruz. 2 kilogram yağışta bile tüm yollarınız küçük ırmaklara dönüşüyorsa, doğru yanıtı başka yerlerde aramak, başka akılcı çözümler üretmek gerek. Traverteni tanımadan, öğrenmeden bu kentte selleri önleyemeyeceğiniz gibi, bu kenti yönetemezsiniz de. Traverteni tanımadan, öğrenmeden bu kentte selleri önleyemeyeceğiniz gibi, bu kenti yönetemezsiniz”
Yorumlar
Kalan Karakter: