Karaciğer tümörlerini yakarak, dondurarak veya elektrik vererek yok ettiklerini dile getiren Medstar Radyoloji ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Saim Yılmaz, karaciğer kanserinin dünyada en sık görülen kanser türünden biri olduğunu belirtti. “ ‘Primer’ dediğimiz karaciğerin kendi dokusundan kaynaklanan kanserlerdir” diyen Prof. Dr. Yılmaz, karaciğerin büyük bir organ olduğu için, diğer odaklardan gelen metastaz, iki grup kanser türü olduğunu açıkladı. Bunların her ikisi için de ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi dışında tıbbın içerisinde yer alan kanıta dayalı tedavi seçeneklerinin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, Bu tedavi seçeneklerinin az bilinen yöntemler olduğuna dikkat çekti. Her tedavide olan yan etkilerin karaciğer tümörlerinde kullanılan girişimsel tedavilerde de olduğunu ifade eden Prof. Dr. Saim Yılmaz, bu tedavilerin çok büyük bir kısmında hastanın 4-5 saat içerisinde hastaneden ayrılarak evine gidebildiğini sözlerine ekledi.
TEDAVİLER İKİ GRUBA AYRILABİLİYOR
Bu tedavileri iki gruba ayırabildiklerini ifade eden Prof.Dr. Yılmaz, “Bir tanesi ciltten tümörün içerisine iğne yerleştirerek, tümörü yakarak, dondurarak ya da elektrik akımlarıyla öldürerek yapılan tedaviler. Bu tedavilerin genel ismi Perkütan Ablasyon. Bunların içerisinde en çok bilineni radyo frekans ve hepimizin bildiği, evimizde kullandığımız mikro dalga yöntemi” dedi. Bu iki yöntemin tümörü 100 dereceye kadar pişirerek ya da yakarak öldürüp zararsız hale getirdiğini sözlerine ekledi. Kriyoablasyon denilen dondurma yöntemini de anlatan Prof. Dr. Yılmaz, karaciğerde biraz daha az kullanılmakla birlikte tümörü dondurarak yok eden, radyo frekansın, mikrodalga kadar etkili bir yöntem olduğunu söyledi. Özellikle safra kanallarına ve karaciğerin büyük damarlarına oturmuş tümörler için tercih edilen yöntemin nanoknife olduğunu açıklayan Prof. Dr. Yılmaz, “Bu yöntemde da hastanın vücuduna yerleştirilen elektrotlar arasına çok fazla elektrik verilerek tümörü özel bir şekilde öldürüyoruz” diye konuştu.
TÜMÖRÜN ATARDAMARINI KULLANARAK YAPILAN TEDAVİ YÖNTEMİ
Karaciğer kanserlerinde tümörün atardamarlarını kullanarak yaptıkları tedavi yöntemlerinin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, direkt tümörün içerisine yerleşip tümörü etkisiz hale getiren yöntemler dışında, tümörün atar damarlarını kullanarak yaptıkları bazı tedaviler olduğunu vurguladı. Kemoembolizasyon ve radyoembolizasyon yöntemlerinden de bahseden Prof. Dr. Yılmaz, bu tedavilerle karaciğer tümörlerinden daha yüksek verim alındığını kaydetti. Kemoembolizasyon yöntemini anlatan Prof. Dr. Yılmaz, “Karaciğer tümörlerinde yıllarca kullanılan ve en çok bilinen girişimsel yöntem olan Kemoembolizasyon, kemoterapi ve embolizasyon dediğimiz damar tıkama yöntemini birleştiren bir tedavi şeklidir. Bunun için de karaciğerdeki tümörleri besleyen damarlara girilip kemoterapi ilacı emdirilmiş tanecikler enjekte edilir. Daha sonra bu tanecikleri tümörü besleyen atardamarların içerisinden tümöre verilir. Enjekte ettiğimiz bu tanecikler hem tümör atardamarları tıkıyor hem de oradan uzunca bir süre, örneğin bir iki hafta içerisinde çok yüksek yoğunlukta kemoterapi ilacı tümörü besleyen damarların içerisine verilmiş oluyor” diye konuştu. Benzer bir yöntemin de radyoembolizasyon olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, “Bunda ise kemoterapi değil radyasyon yüklüyoruz. Yani bir çeşit içeriden radyoterapi yapıyoruz” dedi. Prof. Dr. Yılmaz, bu yöntemde yüksek doz yüklenmiş radyasyon küreciklerinin tümörü besleyen atardamarların içerisinden verildiği zaman normal radyoterapiyle elde edilemeyecek kadar yüksek radyasyonun tümörün içerisine verilmiş olduğunu kaydetti.
Yorumlar
Kalan Karakter: