Hayatın onu çok zorladığı ve yorduğu bir dönemde, bir gece vakti kimseye anlatamadıklarından ve içine attıklarından kurtulmak için almış eline kalemi ve kağıdı başlamış yazmaya. Yazdıklarını önce sosyal medyada paylaşmaya başlamış ve daha sonra bir bakmış ki 6 yıla iki kitap sığdırmış. Ve bu konuyu şöyle özetliyor Uğur Gökbulut: “Yazdıkça içimde kendini yenileyen bir hüzün ve noktayı koyamadığım şeyler var. Yangına benzin dökmek gibi bir şey benim için yazmak. Hem yarayı kanatmak, hem de şifa olur diye kendini sözlere ve şiire boğmak gibi bir şey bu.” 2016 yılı için iki kitap düşündüğünü söyleyen Uğur Gökbulut, kendi hakkında merak edilen soruları cevapladı…
Nasıl yazmaya başladınız?
6 yıl önceydi sözlerle ve şiirlerle bulaşmam. Herkesin hayatında dibe vurduğu anları vardır. İşte öyle zamanların birindeydi ve bir gece vaktiydi “yazmalıyım bunları” dediğim an. Kendime bir sosyal medya hesabı açtım. İnsanların neler yazdığına, neler okuduğuna baktım. Ve içimdekileri, sosyal medyada sayfaların altına yorum olarak yazmaya başladım. Çok beğeni alan her sözden sonra sayfalar beni engellemeye başladı. Ve ben de kendi sosyal medya ağımı oluşturdum.
Ne yazmıştınız?
İlk kitabımın adıydı ilk yazdığım söz. Gerçi üstad Nazım Hikmet’in ismiyle paylaşıyorlar bu yazımı. Hem üzülüyorum, hem de seviniyorum bu duruma “Demek ki ayırt edilemiyor yazdıklarım” diye..:)
“Ey benim iyimser hallerim …
Çabuk aldanışlarım …
Hep inanışlarım …
Alttan alışlarım …
Hatayı hep kendimde buluşlarım …
Değmeyecekleri kafama takışlarım ...
Yoktan yere akıp giden gözyaşlarım …
Herkesi insan yerine koyuşlarım …
Hepinize elveda …
Artık ben,
KİMSENİN HİÇ KİMSESİ OLMAYACAĞIM”
Ve daha sonra ilk kitabımı da bu isimle çıkardım. Güzel satış rakamlarına ulaştı. İlk kitap için umut verici bir baskı sayısına ulaştı. Bu bana umut verdi açıkçası. Yazdıklarıma insanların sahip çıkması ve içinde kendilerini bulması beni mutlu etti. Yazmak güzel şey doğrusu. Benim gibi duygusallığı ve hassasiyeti kişiliğine fazla kaçmış insanlar için bulunmaz nimet. Hayatı fazlasıyla içinde yaşayan herkese bunu tavsiye ediyorum. Yazın diyorum, yazın. Çünkü ne yaşadığını, ne halde olduğunu ve içinin halini yine insanın kendisi çok iyi bilir. Ve bana en iyi gelen duygulardan birisi de, birileri tarafından anlaşıldığımı bilmek. Şu dünyada seni anlayanların olduğunu bilmek. Yazılarımı paylaşırken herhangi bir beğeni kaygısı taşımıyorum. Benim beğendiklerim ve beni anlatan şeyler zaten bir şekilde beğeni alıyor. Bu kaygıyı taşıyan yazarların çok uzun soluklu ve samimi bulunduklarını da zannetmiyorum.
‘BENİ NASIL BU KADAR İYİ TANIYORSUN’
Geri dönüşler nasıl oldu kitabınızla ilgili?
Ben yazdıkça insanlardan bana gelen mesajlar genellikle, ‘Beni nasıl bu kadar iyi tanıyorsun’ oldu.‘Nasıl benim yaşadıklarımı yazabiliyorsun. İşte bu benim yaşadıklarım. İşte bunu söylemek istemiştim’ şeklinde oluyor. Bu mesajlarıaldığım zaman anlıyorum ki; insanların aslında çoğu hemen hemen aynı şeyleri yaşıyor. Ama bazıları bunu kelimelere dökemiyor. Benim de 6 yıl öncesine kadar haberim yoktu böyle bir yeteneğimden.
Kimseye anlatmak istemediğiniz duygularınızı şimde herkes okuyor. Bu ne hissettiriyor size?
Yaşadıklarımın sadece bana ait olmadığını anladıktan sonra durum değişti.İnsanların kalabalıklar arasındaki yalnızlığı bir çok insanın yaşadığı bir şey. Kendi hislerimi yazarken, artık biliyorum ki, dünyanın bir yerinde bir insanın da suskunluklarını kaleme alıyorum. Bu şey gibi; hani bir insanın boğazına bir şey takılır da nefes alamaz ya, ve senin yardımınla nefes almaya başlar ya, işte öyle bir şey. Ben bunu yaptığıma inanıyorum. En dokunaklı, en hassas, en hüzünlü olduğum zamanlarda yazdığım şeyler en fazla beğenilen, paylaşılan yazılar oluyor genelde. Ya da kitapta en fazla altı çizilen cümleler bunlar. İşte ben buna, derinden yazmak diyorum. Kalemimi yüreğime batırarak yazdığım şeylerbunlar.İçten, içimden, kalemin acıya değdiği, yüreğimdeki kana değdiği şeyler bunlar. İşte bunlar çok daha tutuyor.
KADINLARA İTHAF EDİLMİŞ BİR KİTAP
İlk kitabınızın baskısı 9’da durdu. Okumak isteyen insanlar da azımsanmayacak kadar fazla…
Yayıneviyle anlaşma süreci bittiği için öyle oldu. Şimdiki kitabım da çok güzel, ama ‘Artık hiçkimsenin hiçkimsesi olmayacağım’ benimilk gözağrımdı. Revize ederek tekrar çıkarmayı planlıyorum. Nisan veya Mayıs ayında da bitirmek istiyorum. İlk kitabım, facebook sayfamdaki beğenilen cümlelerden oluşuyordu, birbirinden bağımsız cümleler. Ama şimdi onlarabir iskelet kazandırarak,4 ayrı hayat yaşayan kadının hikayelerini yazacağım. Küçük hikayeler şeklinde olacak. Kadınlara ithaf edilmiş bir kitap olacak.
Bir yazar olarak geri dönüşümü sosyal medya sayesinde çok hızlı alıyorsunuz, tepkiler nasıl?
Sosyal medya benim gibi yazarların arenasıdır. Kendimizi ifade edebildiğimiz, okuyucularımızın yüreğine değebildiğimiz bir yerdir. Bu kadar yıldır yazabiliyorsam ve benim gibi üşengeç bir adamı her gün yazmaya teşvik ediyorsa bu tamamen aldığım olumlu tepkilerin bir sonucudur. Bundan yıllar önce şu noktaya geleceksin deselerdi (ki şu an bulunduğum yerin hayalini kurmak bile, benim için mümkün değildi) asla inanmazdım. Tüm yurttan ve yurtdışından çok güzel mesajlar alıyorum. Ben Antalya’dan bir akşam üstü bir yazı paylaşıyorum, sabaha Avusturalya’dan yazı için “teşekkür” mesajı geliyor. Bu harika bir şey. Doğru mesajlar verdiğimi ve güzel sonuçlar aldığımı düşünüyorum.
YALNIZLIĞI YAŞAYAN ADAM
Sosyal medyada sizin için ‘yalnızlığı yazan adam’ diyorlar, katılıyor musunuz?
Ben yaşayan adam olarak düzeltirdim. Çünkü bunu çok yaşıyorum ben. Bir erkek okuyucum 3 yıl önce şöyle bir mesaj atmıştı. Uğur bey daha ne kadar yazabilirsiniz? Ben o an düşünmüştüm. Hakikaten daha ne kadardaha yazabilirim diye. Ama bir baktım ki, yazmakla bitmeyen yalnızlıklar var içimde. Ve çevremde, içinde kocaman yalnızlıklar olan yaşamlar. Yazmakla yalnızlık arasında manidar bir bağlantı var. Mutlu şeyler de yazmak istiyorum aslında. Ama bunun için yeterli sebebim yok henüz? Ama bir gün olacak inanıyorum.
Kitabınızın sonu umutla bitiyor, hayattan ne umuyorsunuz?
Kitapta hayatından içinden birçok şeyin olmasını istedim. Kitabın başı çok hüzünlü ama sonu kesinlikle umutla bitiyor. Çünküumut her zaman olmalı. Buna inanıyorum. Evetyüreğim çok yorgun, ama benim hala umudum var. Belki de kendime zorla inandırmaya çalıştığım bir şey bu. Ona ihtiyacım var çünkü. Yoksa çok güçlü duramam şu hayatın karşısında. Ve artık büyük beklentiler beslemiyorum içimde, küçük şeylerle mutlu olmayı öğreniyorum.
NEDEN YALNIZ?
Takipçilerinizin çoğu kadın ve kadınları çok iyi anladığınızı söyleyebiliriz. Bu adam neden yalnız diye sormadan edemiyoruz?
İlişkilerin yürümesinde kadının da, erkeğin de gerçekten birer işçi olması gerekiyor. Yani birisi patronluğa soyununca diğerini bir şekilde eziyor, ya da en kısa zamanda kapı önüne koyuyor. Yani “içten atıyor”. Öyle olduğunu düşünüyorum. Ben düzen ve evlilik adamı olarak görüyorum kendimi. Kadınlar sanki duygusal erkeklerden çokfazla hoşlanmıyorlar gibi. Vekadınların kendilerini mutsuz eden erkeklere karşı anlamsız bir bağımlılıkları varsanki. Yalnızlık tabiki benim tercihim değil. Bir kızı olmasını delice isteyen bir adam neden sevsin ki yalnızlığı?
Aşk’a inanıyor musunuz?
Aşk bir umuttur. Evet aşka inanıyorum. Çünkü bu kadar beklediğim birşeyin karşılıksız olmasını düşünmek, çok ağır bir bedel gibi geliyor bana. Onun ağırlığının altında ezilmektense, varlığını hissetmek, bir yerlerde benim için yaşadığını bilmek, benim için daha kolay ve umut verici.
Neden gözlük ve şapkalısınız her zaman? Kendinizi mi gizliyorsunuz?Aslında ilk yazmaya başladığımda o aklıma geldi. Hiç yüzümü göstermesem, kendime bir rumuz seçsem, daha mı iyi olur diye düşündüm. Birincisi gözlerim çok hassas. Kışın bile güneşi gördüğümde gözlüğü takmak zorunda kalıyorum. Ve ayrıcagözlük hassasiyetim var çok seviyorum gözlükleri. Şapka da güneş ve soğuktan çok çabuk etkilenmemden dolayı..
Bu kadar hızlı takip edildiğinizi görmek nasıl birşey? Paylaşımları yaparken neye dikkat ediyorsunuz?
2 şey önemli. Yazarken birilerinin yolunda gitmeyen hayatına, ihtiyacı olduğu umuda, söze getiremediği suskunluğuna iyi gelebilme umuduyla yazıyorum. Her söz bir sosyal mesaj içermeli bence. 6 yıldır yazıyorum. Mümkün olduğunca her gece birilerinin hayatına bir yerinden değmeye çalışıyorum. Daha ne kadar yazarım bilmiyorum ama, umarım birkaç kitap daha sığdırabilirim yaşadığım süreye.
Yorumlar
Kalan Karakter: