Valla ben onu bunu bilmem; eğer Kaleiçi gerçekten çok önemli olsaydı; bugün burası Paris olurdu.
Aylar değil, yıllar gelip geçmiş; maalesef ne Valiler, ne belediye başkanları, ne milletvekilleri, ne Kültür ve turizm bakanları KALEİÇİ’ni hiç mi hiç görmemişler!
Kaleiçi yerinde sayarken; tüm sahilleri bol yıldızlı veya yıldızsız otellerle doldurmuşlar. Tüm sahiller en lüks yapılarla desteklemişler.
Oralar gelişirken; Kaleiçi’ni görmeden görev süresi dolan turizm bakanları vardır. Kaleiçi’ni ‘avare’ turist gibi gelip gezen ve gören (!) ‘bakar kör’ Antalya sevdalıları ne yapmışlardır?
‘Hiiiç!’… Sadece, oradan buradan topladıkları, buldukları ‘Antalya veya Antalyalı’ fotoğraflarıyla kitaplar yazmışlardır.
İki satır yazı mı yazmışlardır:
“Ey Yetkililer… Kaleiçi çok harap…Evler yıkılıyor… Gelin sahip çıkın… “ mı demişlerdir?
Ama ben diyorum:
“Kaleiçi’ne sahip çıkalım. Yıkık dökük konaklar onartılsın. Kaleiçi tertemiz olsun…”
Diyorum da; bazen de “havan da su dövüyorum” ve bazen de bir bakıyorum; yazdıklarım okunmuş ve anlaşılmış görüyorum…
Kaleiçi’ndeki komşularım:
“Ömer Bey, bakın sizin yazdıklarınızı okumuşlar” diyorlar. Kaleiçi sokakları otopark olmuyor artık diyorlar ve Kesik Minare civarındaki polisiye önlemlerden memnunluklarını anlatıp; bana da teşekkür ediyorlar; çay, gazoz ısmarlıyorlar.
…
YANIK HASTANE PARKI
Hıdırlık Sokak’tan, Mermerli Banyo Sokağı’na inerken, arada kalan, parka benzeyen ama aslında park bile olmayan yerin eski adıdır: “Yanık Hastane”…
Geçen haftalarda oraya girmek istedim, korktum geri döndüm. İlerde gençler toplanmışlar, bağıra çağıra konuşuyorlardı.
Kanunsuz işler yapmak için çok müsait bir yerdi orası… Her yer çalı çırpı ve ağaçlarla doluydu. Yerlerde kırık bira şişeleri vardı.
Gerçekten korktum ve geri döndüm!
Bu konuda yazı yazıp ilgililerin dikkatini çekecektim. Ben daha yazmadan 27 Mayıs günü, “Büyükşehir Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü”nden gelen bir ekibin buralardaki çalıları, otları kesip-biçtiklerine şahit oldum“ Toplum Destekli Polis Şube Müdürlüğü” polislerinin girişimleriyle, bu temizliğin başlatıldığını duyunca daha da sevindim.
İşte benim demek istediğim de bu:
Bir) Turistik bir yer olan Kaleiçi’nde yıkık-dökük konaklar,
İki) Bakımsız parklar olmasın…
…
Kaleiçi önemsenirse bunların hiç birisi zaten olmayacaktır.
====
“KALEİÇİ’NDE KAÇ DERNEK VAR?
Geçen hafta ulusal bir gazetenin, Akdeniz ekinde yayınlanan “Taciz varsa çarşıya gelmem” haberine bazı derneklerin sazanlamasına atlayıp; savunmaya geçtiklerini okudum, çok üzüldüm.
Yahu sizler derneksiniz. Tacizle ne ilginiz var? Neden olayı genelleştirip; Kaleiçi’nin tümünü bu haberin içine sokuyorsunuz ki?
…
Kim ne derse desin, ben kurulan Kaleiçi derneklerinin; şu yıkılan ve dökülen konaklar hakkında bir beyanat verdiklerini duymadım.
Kaleiçi “perili köşk” gibi. Her sokak da birkaç harabe ev veya çöplük olmuş konaklar var. Çirkinlikler, turistlerin fotolarıyla tüm dünyaya yayılıyor. Buna bir önlem alınsın. Harabe evler çevrilsin. İnşaat yasakları uygulansın. Sokaklar daha çok temizlensin.
Gürültü kirliliği olmasın. Turisti ufak ufak çarpan; simitçi ve bayrakçılar engellensin… diyen yok!
Onun için de benim böyle ‘dernekler’le hiç aram yok!
====
“ŞARAPÇI HASAN”
VEFAT ETMİŞ!
Yıllar önce; İmaret Sokak’ta Çirkin isimli köpeğiyle yaşayan sessiz sedasız bir insandı o! Geceleri topladığı boş bira şişelerini satıp para kazanırdı. Gündüz de, kapısının önüne oturup yavaş yavaş şarabını içerdi… Bir kez olsun her hangi bir turisti rahatsız ettiğini, laf attığını görmedim. Bilakis onun o “ilginç tipi” turistlerin dikkatini çekerdi. Oturup onunla sohbet ederlerdi. Onun turistlere olan saygısından dolayı, ben de onu çok sevdim. Hakkında yazılar yazdım köşemde de fotoğrafını yayınladım.
Bir kere hastaneden kaçıp gelmişti.
Ama bu sefer kaçamamış, ecel onu bırakmamış.
Allah Rahmet eylesin.
======
Yorumlar
Kalan Karakter: