Bakan deyince, sahici ‘Bakan’ demek istemedim.
Yani “Kaleiçi sorunlarını bilip, anlayan ve onu çözmek için uğraşan var mı?” demek istedim!
Gerçi sahici ‘Bakan’ var da biz mi görmüyoruz.
Bundan bir önceki ‘Bakan’ sık sık gelir giderdi!
Ondan sonrakinin adını duyduk, bunu ise hiç görmedik ki; ‘Antalya’ya geldi, 5 yıldızlı otelde ağırlandı’ falan diye!
Büyükşehir ve Muratpaşa belediye başkanlarımızın Kaleiçi hakkında bir takım ‘gizli/açık’ projeleri var diye duydum.
Ama hâlâ ortada hiçbir şey yok!
Onlar bakmayınca, Kaleiçi aynı tas aynı hamam gidiyor!
Kaleiçi’ne ‘Bakan’ yok diyoruz ya; valla yalan değil!
Bir Bakan, bir gören olsa; Kaleiçi 2014 yılını da harabe evler, konaklar, çirkin görüntülerle mi geçirirdi?
TEKELİ MEHMET PAŞA CAMİİ VAKIFSIZ ‘VAKIF’
Kaleiçi’nde bakıma muhtaç sadece konaklar yok! Camiler de var.
Mesela Tekeli Mehmet Paşa Camii!
Minare tarafındaki duvar diplerinde kale duvarlarını yıkan, ‘incir’ ağacı ve başka ağaçlar kök salmış bir ‘bakan’ bir ‘gören’ bile yok!
Bırakın onu; bundan birkaç yıl önce caminin ANSAN’a bakan taraftaki tarihi çinilerin çoğu ‘düştü mü, çalındı mı’ belli değil, kayıplar!
O pencereler üzerindeki yerleri hâlâ boş duruyor!
…
Geçen hafta cami duvarları dibinde biten ağaçlar için VAKIF’a gittim.
“Dilekçe yaz, biz Müftülüğe, Müftülük de o camiinin hocasına yazar” dediler.
Ertesi günü gittiğimde;
“Siz de hemen olsun diyorsunuz! Hemen olmaz ki. Elemanımız yok. Gittim bende gördüm orayı!” cevabını aldım.
“Tamam beyefendi teşekkür ederiz, biz ilgileniriz” deyip de (26 Eylül-Cuma) gününe kadar bir ot bile koparmayıp, sözüm ona tarihi eserlere sahip çıkmayanlar var.
Vakıfla Cami arası 100 metre yok!
Hocası da, müftüsü de vakıfçısı da görüyor o otları, ama nedense orayı temizlemek akıllarına gelmiyor!
Orayı ben temizlesem; hemen hakkımda “zabıt” tutarlar: “Kamu ve Vakıf malına ait çalı ve çırpıları çapa ile temizlemiştir” diye!
Yalan mı?
…
KORKULUKLAR OYNUYOR
Cumhuriyet Meydanı’ndaki seyir terasındaki korkuluklar sallanıp duruyor!
Turistin birisi dayansa ve oradan düşse n’olacak o zaman?
Aklımız başıkıza mı gelecek?
Bakanlar o zaman mı görecekler acı gerçekleri?
ALAADDİN CAMİİ’SİNE DİKKAT
Görenler anlatıyor; oraları mesken tutan sözde ‘rehber’ birkaç kişi, gezdirdikleri turistlerden ‘zorla’ Euro istiyorlarmış!
Zavallı turistler de korktukları için istenenden de fazlasını verip, oradan kaçıyorlarmış!
Emniyet mi? Zabıta mı? Vakıf mı? Belediyeler mi?
Tarihimize ve turizmimize kim sahip çıkar bilmiyorum!
“TURİSTLER BİRA İÇMEK İÇİN Mİ KALEİÇİ’NE GELİYOR!”
Turistten çok öğrenciler takılıyorlar buralara diyorlar. Kaleiçi’nde “canlılık” var ama turistik bir canlılık” değil diyorlar!
Herkes olaya kendi penceresinden bakınca böyle oluyor!
“Bira satışı yasak, ama el altından yasak saatlerde gençlere ucuz bira satıp, sokaklarda gürültülerin çıkmasına da neden oluyorlar” diyorlar!
Gürültüden kaçan turistlerden “şikâyet mektupları” geliyormuş pansiyonlara!
“Geç saatlere kadar süren “müzik ve bağıran” gençlerden rahatsızlık duyanlar gün geçtikçe artıyor” diyorlar!
KALEİÇİ’NE TEŞHİS KONULMALI
Kaleiçi sancılı!
Kaleiçi’nin her bir yeri rahatsız!
Kaleiçi bu yüzden rahat uyuyamıyor!
Doktor yok!
Teşhis yok!
“Kocakarı ilaçlarıyla” tedavi edilmek isteniyor!
Olmuyor işte olmuyor!
Yorumlar
Kalan Karakter: