İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yaşanan, bir velinin okul öğretmenine yönelik saldırısı Eğitim Sen Antalya Şubesi’nde kınandı. Bu saldırı sonrasında bir bası toplantısı düzenleyen Eğitim Sen adına konuşan Eğitim-Sen Antalya Şubesi Başkanı Kadir Öztürk saldırıyı kınadıklarını ifade etti.
‘Eğitim alanında yaşanan olumsuzluklara son dönemde artarak devam eden eğitim emekçilerine yönelik şiddet olayları eklenmiştir’ diyen Öztürk: ‘‘ İktidarın oluşturduğu iklimin bir sonucu olarak eğitim emekçilerine yönelik şiddet giderek artmaktadır. Ne Milli Eğitim bakanlığı ne de bütünlüklü olarak iktidar bu şiddeti önlemeye dönük adım atmamakta aksine eğitimdeki uygulamalar şiddeti daha da yaygınlaştıran özellik taşımaktadır. Son olarak İstanbul Sarıyer’de bir kadın eğitim emekçisine yönelik velinin kin ve nefret dolu saldırısı bardağı taşıran son damla olmuştur’’ diye konuştu.
Her sorunun çözümünün öğretmende arandığı, öğretmenin kendi işi olmayan angaryalarla görevlendirildiğini söyleyen Başkan Öztürk: ‘‘ALO 147 gibi ihbar hatları uygulamasının yarattığı tahribat veli, öğrenci ve öğretmen arasındaki dayanışma ve diyalogun zedelenmesini beraberinde getirmiştir. Eğitimin esas bileşenleri arasındaki iletişim zarar gördüğü noktada gayet rutin bir uygulama olan eğitim sürecindeki planlamalar dahi bir tehditmiş gibi algılanmakta ve öğretmene saldırı olarak geri dönmektedir’’ dedi.
‘Böylesi olayların en aza indirgenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümetin öğretmenin zedelenen itibarını acilen yeniden teslim etmesi, eğitim emekçisine yaptığı işin önemine uygun yaşam ve çalışma koşulları sağlanması ve şiddetin ve şiddet dilinin eğitim alanından temizlenmesi için ciddi bir planlama ile çalışmalar yapması gerekmektedir’ ifadelerini kullanan Öztürk sözlerine şöyle devam etti: ‘‘Bunlar yapılmayıp hâlihazırdaki politikalarda ısrar edildikçe eğitim emekçisine yönelen sözlü, psikolojik, fiziksel her türlü şiddetin başlıca sorumluluğu bu politikaları üretenlerde olacaktır. Eğitim emekçilerin görüş ve önerileri alınmadan oluşturulan müfredatlar, eğitim politikaları şiddeti doğurmaya devam edecektir. Bizler, öğretmenlerin ‘hükümet memuru’ haline getirilmesini, öğretmen ve yönetici atamalarının siyasi torpillerin gölgesinde yapılmasını değil; nitelikli eğitimin nitelikli öğretmenle mümkün olabileceği gerçeğinden hareketle, çalışma ve yaşam koşullarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Şu çok iyi bilinmelidir ki, dünyanın her yerinde eğitim emekçileri siyasi iktidarlara değil; sadece ve sadece halka ve öğrencilerine karşı sorumludur’’
‘Öğretmenler, mücadele tarihi boyunca hiçbir zaman iktidarın kapı kulu olmamış’ ifadelerini kullanan Öztürk: ‘‘Bundan sonra da olmayacaktır. Yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca görev yaparken, aksi yöndeki tüm politika, uygulama ve dayatmalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmeni olmak için mücadele ettiğimiz bilinmelidir. Eğitim Sen sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; tamamen hukuksuz siyasi kararlarla ihraç edilen, sürgün ve soruşturmalara maruz kalan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin; eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamayan milyonlarca çocuk ve gencimizin taleplerinin takipçisi olmayı sürdürecektir. Eğitim Sen olarak, bizlere dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın, kamu-özel ayrımı yapmaksızın, eğitim ve bilim emekçilerinin birleşik, örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyor, haklarımız ve geleceğimiz için bütün eğitim ve bilim emekçilerini birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Buradan bir kez daha Sarıyer’de öğretmen arkadaşımıza yönelik saldırıyı kınıyoruz ve bu tür saldırılara karşı tüm eğitim bileşenlerini duyarlı olmaya çağırıyoruz’’ diyerek sözlerini sonlandırdı
Yorumlar
Kalan Karakter: