Tetkik sonuçlarını teşhisi koyan doktora götürdük. Sessizce inceledi. İlaç yazmaya girişti. Kronik hastalığın adını bile duymamıştık. Bir şeyler sormak istedik ama doktor sert, ulaşılmaz. Duymazdan geldi.
40 yıl önce Ankara’da çok ünlü bir doktor amca vardı. Durumunu merak eden hastasına, “Bilip de ne yapacaksın. Senin doktorun benim. Ben biliyorum ya, yeter” derdi. Şöyle omzunu tıpışlar gibi yaparak insanı kapıya doğru ittirirdi. Çocuk aklımla doktor amcaya sinir olurdum. Oysa büyükler, onun bu tavrını gülerek birbirine anlatır, sağlık durumlarının ona emanet olmasından mutluluk duyarlardı. İşte o rahmetli doktor amca, bizim doktorun yanında babacan, sevecen ve de konuşkan kalırmış meğerse.
Bu arada bizim doktor başını bile kaldırmadan, “Çocuğunuz var mı?” diye sordu. Ellerinden öper, var bir tane. Söyledik. Yine sessizliğe gömüldü. İşi bitince ekşi bir suratla, ilacı kullanmaya başladıktan bir hafta sonra dostuma hastanedeki genç meslektaşlarına kontrole gelmesini söyledi. Adı sanı duyulmamış bu kronik hastalığın ne olduğunu bir daha sorma cüretini gösterdik! Gerçi korkuyorduk ama insan merak da ediyor yani!
Gözlerini şöyle bir devirdi. Biz de ne laf anlamaz şeyleriz. Bir dahaki gelişimizde genç doktor arkadaşlar anlatırmış. Alt tarafı 7 gün sonra! Göz açıp kapayana kadar geçer.
Dışarı çıktık, birbirimize soruyoruz,“Çocuğunuz var mı?” diye sormakla ne demek istedi. Dostum, hastalığın verdiği ruh haliyle, “Galiba öleceğim de ondan” diyor. Eşinin gözleri yusyuvarlak olmuş bana bakıyor. Ben anlamadım ki, onlara anlatayım.
İşim çıktı. Bir hafta sonra dostuma hastane yolunda eşlik edemedim. Kronik hastalık neyin nesiymiş yine öğrenememiş. Genç doktor arkadaş da çok meşgulmüş.
Aradan üç hafta geçti. Dostumun sağlığı hepten bozuldu. Kan kusuyor. Korkunun ecele faydası yok, doktoru aradım. “Beni bunlar için aramayın. Muhtemelen ilaç dokundu. Genç doktorlara başvurun” dedi.
Biz acil servise başvurduk. Orada 4 saat kaldık, dostum bir parça toparladı. Meğer bu kronik hastalığın ilaçlarından kaynaklanan sorunlar olabilirmiş. O sorunları ortadan kaldıracak başka ilaçlar kullanmak gerekebilirmiş. Acil serviste gelen giden doktor, koruyucu ilaçların niye yazılmadığını bize soruyor. Biz n’erden bilelim, hastalığı bile internetten öğrendik. Nerde kaldı ilaçlar!
Acilde bizi ilk karşılayan genç bir doktordu. Çok işi vardı ama insana söyleyecek bir çift sözü, sıcak bir gülümsemesi de vardı. Nöbeti bitti, giderken teşekkür ettim. İşini yaptı diye niye teşekkür ettim, pek anlamadı. Yorgundu, ben de uzatmadım. Sebebini ben biliyorum ya, yeter!
Size gelince hocam, muhtemelen ilacın dokunacağını biz de bileydik, iyi olurdu. Bari o kadarını söyleseydiniz.
Hani telefonu kapatmadan, “Saygılar” dedim ya.
Sakın inanmayın ha, şakaydı!
Yorumlar
Kalan Karakter: