KRİZLER SEZONU GERİDE KALIYOR
Bir futbol sezonunu daha geride bırakıyoruz. Şampiyonluk parolası ile girdiğimiz sezonu ne yazık ki son haftaya kadar acaba düşer miyiz korkusuyla geldik. Alanyaspor maçı öncesi ise her iki takımımız da ligde kalmayı garantileyerek hepimizi sevindirdi.
Sevindirdi diyorum çünkü, en büyük korkum, son hafta iki takımızdan birisinin küme düşme bölgesinde yer alıyor olmasıydı.
Çok fazla dedikodu üretilebilirdi.
Yada iki takımımızdan birisi küme düşebilirdi.
Uzun yıllar büyük sorunların olduğu, son dönemde ise kardeşlik duygularının pekiştiği iki takımızın böylesi bir ortama sürüklenmesinden korkuyordum.
Allahtan ki korktuğum başımıza gelmedi.
Her iki takımız da bu hafta derbi ile ligi tamamlayacak.
Diğer taraftan önümüzdeki sezon Anadolu’dan, Süper Lig’de en fazla takım ile temsil edilen şehir olma özelliğini de taşıyacağız.
Süper Lig’de İstanbul takımlarını kenara koyarsak, iki takım ile temsil edilen başka bir şehir yok.
İşte bu da Antalya’nın ne kadar önemli bir şehir olduğunu, bir futbol şehri olduğunu kanıtlıyor.
Bu sezon hatalarımız olmadı mı?
Elbette oldu.
Bu hatalardan mutlaka ders almak zorundayız.
Her konuda.
Ancak şunu da kabul edelim, Antalyaspor bu sezon küme düşmediyse, bir daha düşmez gibi geliyor bana.
Öylesine zor günler geçirdik ki, başka takımların 30 yılda başına gelenler bizim 1.5 yılda başımıza geldi.
Böylesine krizlerin yaşandığı bir sezonda, takımı ligde tutmak son derece önemlidir.
İşte bu yüzden başta Cihan Bulut ve tüm yönetim kurulu üyelerine de teşekkür etmek gerekir.
Ancak, Antalyaspor’un ligde kalması başarı mıdır?
Belki bu sezon için evet, ancak böyle bir şehir için asla yeterli bir hedef olmamalı.
Süper ligde iki takım ile temsil edilen bir futbol şehrinin takımlarını hedefi mutlaka kupa kazanmak, bu ülkeyi Avrupa’da temsil etmek olmalıdır.
İşte Akhisar en güzel örnek.
Doğru planlama olduğu zaman, başarı zaten kendiliğinden geliyor.
ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARDI…
Bazen eleştirdik, bazen de övgüler yağdırdık. Ancak ne olursa olsun bana göre en büyük teşekkürü hak edene isimlerin başında Hamza Hoca geliyor.
Kulübün başına öyle bir zamanda geldi ki, ulusal basında küme düşecek iki takımdan birisi Antalyaspor deniliyordu.
Diğer yandan kulübün başkanı yoktu, birkaç tane yöneticisi vardı.
Ligde bulunduğu konum alt sıralardaydı.
Lige şampiyonluk parolasıyla girilmiş ancak devre arası gelindiğinde kümede kalma hesapları yapılıyordu.
Nasri büyük sorundu, ne olacağı belli değildi.
Menez’in nerede olduğu bilinmiyordu.
Eto’o’nun ise durumu net değildi.
Ve sırasıyla hepsi gitti.
Son gün takımında oynayan Hakan Özmert ve Doukara transferleri yapıldı.
Türkiye’de böyle bir ortamda her teknik adam çalışmaz.
Hamza Hamzaoğlu öyle bir zamanda elini taşın altına soktu ki, çok büyük risk aldığını söylemek gerekir.
Ve gelinen nokta da; yaşanan mali sorunlar, kısıtlı kadro olmasına karşın, Hamza Hamzaoğlu bir sihirbaz edasıyla resmen şapkadan tavşan çıkarmayı başardı.
Çok büyük başarı…
YALNIZ BIRAKMADILAR
Akhisar, Türkiye Kupası’nı müzesine götürdü. Kupanın Anadolu’ya ve özellikle Akhisar’a gelmesi de hepimizi mutlu etti. Finali izlerken, kale arkasında Akhisar taraftarlarının bulunduğu tribünde yer alan Antalyaspor pankartı heyecan duymama neden oldu.
Antalyaspor taraftar gurubu, Grup 1966 Diyarbakır’a giderek Akhisar’a destek oldular.
Grup üyelerinden biraz bilgi aldım.
Karşılaşma öncesi takımın kaldığı otele gidip, futbolcular ve teknik heyete başarı dilemişler.
Başta Okan Buruk ve futbolcular karşılarında Antalyasporlu taraftarları görünce çok mutlu olmuş.
Özellikle maçtan sonra Antalyaspor taraftarına “Sizleri burada görmek bizleri ayrıca motive etti. Çok duygulandık. Türkiye Kupası’nı kazanmamızda sadece Akhisarlı taraftarların değil, Antalyasporlu taraftarların da büyük katkısı vardır” demişler.
Ben de bir Antalyaspor taraftarı olarak Grup 1966’ya teşekkür ediyorum.
Antalyaspor’u temsil etmek işte böyle olmalı.
HELAL OLSUN ÇOCUKLAR
Antalyaspor U 16 takımı Türkiye ikincisi oldu. Gençlerimiz Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi takımları geride bıraktı. Çok önemli bir başarı hepsini gönülden kutluyorum. Ancak benim için bundan çok daha önemli bir konu daha var. O da; pazartesi günü Antalyaspor’un alt yapıdan sorumlu yöneticisi Sezgin Özer; Kanal V’de yayınlanan Spor Aktif programının konuğu oldu. Orada çok güzel projelerden bahsetti. En önemlisi de alt yapıda yarışçı değil eğitimin ön planda olacağını açıklamasıydı. Sonuna kadar katılıyorum ve destekliyorum. Çünkü iyi futbolcu olmak kadar, düzgün ve ahlaklı olmak da önemlidir. Bizler iyi futbolcular yetiştirirken, aynı zamanda iyi bireyler de yetiştirmeliyiz. Her ikisi de bir arada olursa işte o zaman tadından yenmez.
Türkiye ikincisi olan U16 takımımız buna en güzel örnek.
Rakip takımın kalecisi oyundan atılıyor ve oyuncu değişikliği kalmadığı için kaleye bir futbolcu geçiyor. Gençlerimiz ise kaleye şut çekmek yerine top çevirerek oyunu tamamlıyor. Futbolda kazanmak da vardır, kaybetmek de…
Ancak öncelik her zaman dostluk ve kardeşlik olmalıdır. Bun başaran U16 takımımızı ve hocalarını kutluyorum. Hem başarılarından dolayı, hem de gösterdikleri centilmenlikten dolayı…
07 GENÇLİK BU ŞEHRİN GERÇEĞİDİR
Türkiye’nin en eski taraftar gruplarından birisi olan 07 Gençlik’i, Başakşehir maçında tribünde göremeyince çok üzülmüştüm.
07 Gençlik’i tribünde olmadığı bir maçın tadı tuzu olmaz diye düşünüyordum, aynen de olmadı.
Onların tezahüratlarına, desteklerine, bestelerine öylesine alışmışız ki, karşılaşma boyunca hep bir şeyler eksik geldi.
07 Gençlik, bu şehrin gerçeğidir.
Bu sezon gerek 07 gençlik, gerekse Grup 1966 takımın ligde kalması adına çok büyük katkılar ortaya koydular.
Bu yüzden Antalyaspor’un her iki guruba da çok fazla ihtiyacı vardır.
Mutlaka tribünde olmalılar.
Biz büyük bir aileyiz.
Taraftarından, başkanına, yönetiminden, basınına kadar hepimiz birlikte büyük bir camiayız.
İşte bu yüzden başarı için yeniden kenetlenmeli, birlik ve beraberlikle Antalyaspor’u yukarılara taşımalıyız.
ARTIK YÜZLER GÜLÜYOR
Antalyaspor öylesine zor ve kritik bir sezon geçirdi ki, ligin en başından itibaren toparlarsanız kitap olur.
Gelenler, gidenler, mali krizler, oynamayanlar, oynayanlar, kaçanlar, ruhunu sahaya yansıtanlar.
A’dan Z’ye her şey yaşandı.
Bu sezon yaşamadığımız tek şey küme düşmekti, son bir hafta kala ligde kalmayı garantileyerek en azından sonunun kötünün iyisi şekilde bitirmiş olduk.
Çünkü gerek bizler, gerek taraftarlar, gerekse futbolcular çok ciddi anlamda psikolojik savaş verdi.
Son haftaya geldiğimiz de ise artık hepimizin yüzünde güller açmaya başladı.
En azından derin bir ohhh çekmeye başladık.
Bu rahatlama antrenmanlardaki fotoğraflara da yansıyor.
Futbolcular artık gülüyor; şakalaşıyor.
Çünkü üzerlerindeki baskı ve stres artık yok.
MİNİK ANTALYASPORLULAR
Yorumlar
Kalan Karakter: