Ne zamandan beri takvim kullanıyoruz, buradan başlayalım...
Atalarımız çok eski tarihlerden bu yana takvim kullandılar, çünkü buna ihtiyaçları vardı. Özellikle tarımın düzenlenmesi için, bu bir zorunluluktu. Ayrıca dinsel, ekonomik, sosyal ve idari amaçlar için de takvim gerekiyordu. Farklı coğrafyalarda, farklı türlerde takvimler hazırlandı. Bunların bazıları kullanımdan tamamen kalkarken, bazıları da değişerek günümüze kadar ulaştı.
Takvim yapılırken, her zaman gök cisimlerinin hareketleri esas alınmıştır. Geçmişte olduğu gibi bugün de öyle yapıyoruz. Yıl dediğimiz, dünyanın güneş etrafında dönerken geçirdiği süredir. Yani 365 gün 6 saat. Aslında tam olarak 365.24219 gün. Ay'ın hareketlerini esas alarak Ay takvimleri, Güneş'in hareketlerine bakarak Güneş takvimleri ve ikisinin karması olan Ay-Güneş takvimleri üretildi. Ay takvimleri, Ay'ın tam evrelerini esas alırken, Güneş takvimleri, Dünya'nın Güneş etrafında dönerken geçirdiği süreyi dikkate alıyordu.
EN ESKİ TAKVİM
Bilinen en eski takvim, İskoçya Aberdeenshire'da bulundu. Yaklaşık 10 bin yıllık olan bu takvim, Ay'ın ve Güneş'in hareketlerini takip etmeye yarayan oyuklardan ibarettir. 54 metre uzunluğunda bir yay ve bunun üzerinde 12 oyuk vardır. Bu takvimin yapıldığı tarihlerde avcı-toplayıcı olduğumuz düşünülürse, amaç, av hayvanlarının göç mevsimlerini takip etmek ve buna göre hazırlık yapmak olmalıdır.
ANTİK MISIR'DA İKİ TAKVİM
Antik Mısırlılar, iki takvim birden icat ettiler. Biri dini bayramlar için kullanılan Ay takvimi, diğeri ise günlük yaşamda kullanılan Güneş takvimi... Mısırlıların Güneş takvimi bir yılı 365 güne bölmüştü. Bu yönüyle, bugün kullandığımız takvimlerin atası sayılabilir.
Antik Mısır'da, yıl üç mevsime ayrılmıştı, her mevsim 4 aydı. Mısır'da hayat Nil Nehri'ne bağlı ve bağımlıydı. Bu nedenle, mevsimler de Nil'in hareketlerine göre ayrılmıştı.
Mısırlılar, yaklaşık 6 bin yıl önceden itibaren, bir yılı her biri 30 günden oluşan 12 aya bölüyorlar, 5 artık günü de hesaba katıyorlardı.
Peki Eski Mısır'da yılbaşı ne zamandı? Gökyüzünün en parlak yıldızı Sirius'un ortaya çıktığı zaman, yani yaklaşık 21 Haziran'da...
ROMA TAKVİMİ YAP-BOZ TAHTASI GİBİ!
Bugün en çok kullanılan takvim Gregoryen takvimdir. Biz de bu takvimi kullanıyoruz. Bu takvimin atası Roma takvimi ve onun devamı olan Jülyen takvimdir.
Roma takvimi, hazırlandıktan sonra sayısız düzeltmeden geçmiştir. İlk düzenlemenin, Milattan Önce 738 yılında Roma İmparatorluğu'nun ilk kralı Romulus tarafından yapıldığına inanılır. Bu takvimde, 10 ay vardır ve yıl Mart ayı ile başlar. Bu takvim ekim ve hasat için kullanılıyordu, bu nedenle ekim ve hasat yapılmayan kış mevsimini dikkate almıyordu, bir başka deyişle, takvimde kış mevsimi yoktu.
Romulus'un ardından gelen Pompilius, bu takvime Januarius ve Februarius aylarını ekledi. Romalılar, tek sayıların uğurlu olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle, ayları 29 ve 31 gün olacak şekilde ayarladılar. Ancak 355 günlük takvimde bu hesap tutmayınca, Şubat'ın 28 gün olmasına karar verdiler.
445 günlük yıl
Milattan Önce 46 yılında tahta çıkan Jül Sezar (Julius Caesar), kendi adıyla anılan Jülyen takvimini oluşturdu. Ancak son derece karışık olan eski Roma takviminden Jülyen takvimine geçmek hiç de kolay olmadı, bunun için Milattan Önce 45 yılı, 445 gün olmak zorunda kaldı. Bu yıl, 'karışıklık yılı' olarak anılır ve yaşanmış en uzun yıl olarak tarihe geçmiştir.
Jülyen takvimi, dönemin en ileri uygarlığı olan Mısır'ın kullandığı takvim esas alınarak hazırlandı. Bu takvimde, 3 yıl 365 gün, ardından gelen 4. yıl 366 gündü. Bu yıla 'artık yıl' deniyordu. Artık yıllarda fazla olan bir eski gün de Februarius (Şubat) ayına eklendi.
Ancak bu hesap da pek tutmadı. Çünkü Dünya'nın Güneş etrafında bir turu 365 gün 6 saat değil, 365 gün 5 saat 48 dakika 45 saniyeydi. Bu küçük gibi görünen fark, 100 yılda 1 günlük öne geçmeye neden oluyordu. Bu karışıklığı düzeltmek için hazırlanan Gregoryen takvimin hazırlandığı 1570'li yıllara gelindiğinde, 10 günden fazla kayma oluşmuştu.
10 gün nasıl kayboldu?
Gregoryen takvim, adını Papa Gregory'den alır. 1577 yılında Papa Gregory, yanına iki bilim insanını da alarak 5 yıl boyunca çalıştı ve bugün kullandığımız Gregoryen takvimi ortaya çıkardı. Önce, fazla olan 10 günü ortadan kaldırmak gerekiyordu. Bunun için 1582 yılında, 4 Ekim'den sonra 5 Ekim değil, 15 Ekim geldi.
Gregoryen takvim de kusursuz değil, çünkü bir yılın 365.2425 gün olduğu varsayımı üzerine kurulmuştur. Oysa bir yıl, 365.24219 gündür. Bu fark, her yıl yaklaşık 27 saniyelik bir kaymaya neden olmaktadır. Bu kayma şimdilik hayatımızı çok etkilemediği için, bu takvimi kullanmaya devam ediyoruz.
Bu takvimi kullanıyoruz diyorum ama, bu durum, dünyanın tamamı için geçerli değil. Örneğin ülkemizde 1917 yılına kadar Gregoryen Takvim'le Miladi Takvim bir arada kullanılmıştır.
12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ
Türklerin kendi buluşu olan bu takvim, aslında iki farklı amaca göre hazırlanmıştır ve iki çeşittir. Birisi, astronomide kullanılan bilimsel bir takvimdir. Bu takvimde bir yıl 365.2436 gündür. (Bugün bilimsel gelişmeler sonucunda elde ettiğimiz sonuç, bir yılın 365.24219 gün olduğudur. Benzerliğe bakınca, milattan önce yapılmış bu takvimin başarısına şaşmamak mümkün değil.) Bu takvimde, bir yıl 24 aya bölünür.
Halkın kullandığı takvimde ise, 12 ay vardır. Bir günde ise 12 'çağ'a bölünür (bir çağ iki saattir). Her aya ve çağa bir hayvan adı verilmiştir: Sıçgan (sıçan), ud (öküz), bars (pars), tavışgan (tavşan), nag (timsah/ejder), yılan, yund (at), koy (koyun), biçin (maymun), takagu (tavuk), ıt (köpek), tonuz (domuz).
Eski Türk takviminde yılbaşının ne zaman olduğu tam olarak bilinmemektedir. Kimi kaynaklara göre 22 Aralık ya da 21 Mart, kimi kaynaklara göre ise, kış mevsiminin ortasına denk gelen 8 Şubat'tır.
Her toplum, takvim başlangıcı olarak farklı bir tarihi esas almıştır. Türkler, evrenin yaratılışını başlangıç olarak kabul ederler.
İSLAM ÜLKELERİNE ÖZEL TAKVİM
İslam ülkeleri ve İslamiyeti kabul ettikten sonra Türk devletleri, Hicri Takvim'i kullanmıştır. Bu takvim, 639 yılında Halife Ömer döneminde hazırlanmıştır. Takvimin başlangıcı olarak, Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret ettiği 16 Temmuz 622 tarihi esas alınmıştır. Bu takvimde haftanın başlangıcı olarak pazar günü kabul edilmiştir.
Hicri Takvim, Ay'ın Dünya etrafındaki dönüşünü esas alır. Buna göre bir yıl, 354 ya da 355 gündür. Her yılda 12 ay vardır: Muharrem, safer, rebiyülevvel, rebiyülahir, cemaziyelevvel, cemaziyelahir, recep, şaban, ramazan, şevval, zilkade, zilhicce. Aylar, 29 veya 30 gündür. Ancak bu süreler sabit değildir, yeni ayın görülme durumuna göre değişebilr.
Bu takvimde, 30 yılda bir yaklaşık 11 günlük bir gerileme olur. Bu nedenle, artık yıl uygulamasına gidilir, bazı yıllar 355 gün kabul edilir.
Hicri takvimde yılbaşı, muharrem ayına denk gelir, ancak hangi günün yılbaşı olduğu konusunda ortak bir düşünce yoktur.
İslam dünyasının kullandığı bir takvim de Hicri Şemsi Takvim'dir. Bu takvim, güneş yılını esas alır ve bir yılı, 365 gün 5 saat ve 49 dakika olarak hesaplar. Hicri Şemsi Takvim, Hz. Muhammed'in Kuba köyüne gittiği 20 Eylül 622 tarihinde başlar.
SELÇUKLU İCADI CELALİ TAKVİMİ
Hicri Takvim, tarım, ticaret ve vergilendirme konularında karışıklığı neden olur, çünkü her ayın denk geldiği mevsim her yıl değişmektedir. Bu durumu düzeltmek için, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan’ın oğlu Celaleddin Melikşah, Rey (Tahran) şehrinde bir rasathane yaptırmış ve 1075 yılında bir çok bilim insanını bir araya toplayarak, bu takvimi düzeltmelerini istemiştir. Bu bilim insanlarının arasında ünlü şair, filozof ve matematikçi Ömer Hayyam da vardır. Ortaya çıkan takvime, Melikşah'ın adına ithafen 'Tarih-i Celali' ya da 'Tarih-i Meliki' denilmiştir.
Bu takvim, sadece ekonomik konularda kullanılmış, bunun yanısıra Hicri Takvim'in kullanılmasına devam edilmiştir. Melikşah'ın ölümünden sonra bu takvimin kullanımı bırakılmıştır.
Celali Takvimi'nin başlangıcı olarak 1079 yılı esas alınmıştır. Yılın başı ise 21 Mart olarak kabul edilmiştir. Güneş yılını esas alan bu takvimde bir yıl, 365 gün 5 saat 49 dakika 15 saniye 48 salise olarak hesaplanmıştır.
Bu takvimi, Büyük Selçuklu İmparatorluğu dışında Babür İmparatorluğu da kullanmıştır.
KIYAMET KOPARAN MAYA TAKVİMİ
Takvimlerden söz ederken, son yıllarda kıyamet ve felaket kavramlarıyla anılan Maya Takvimi'nden bahsetmeden geçmek olmaz.
Maya İmparatorluğu, yaklaşık 3 bin yıl önce Orta Amerika'da ortaya çıkmış bir imparatorluktu, yani yukarıda sözünü ettiğimiz tüm takvimlerin hazırlandığı coğrafyalardan uzak bir coğrafyada... O nedenle, Maya takvimi, diğer tüm takvimlerden çok farklıdır.
Son derece karmaşık bir takvimdir Maya Takvimi, ama o derece de doğrudur. Çünkü Maya halkı, astronomi ve matematik konusunda oldukça ileriydi. Öyle ki, ay tutulmalarını hesaplayabiliyor, Jüpiter ve Satürn gibi uzak gezegenlerin hareketlerini izleyebiliyorlardı.
Mayalar iki ayrı takvim kullandı: Haab ve Tzolk'in. Birincisi 365 gün, ikincisi ise 260 gündü. İki ayrı takvim kullanmalarının nedeni, birinin tarım mevsimlerini öngörmek, diğerinin ise dinsel tören zamanlarını belirlemek için olmasıydı.
Bir de, Uzun Sayım denilen bir takvim türleri vardı. İşte bu takvim, kıyamet iddialarına yol açtı. Bu iddiaya göre, 21 Aralık 2012'de kıyamet kopacaktı. Buna inanan milyonlarca insan vardı.
Bu kıyametten etkilenmeyecek sadece iki yer vardı. Biri, Fransa'da Bugarach köyü, biri de ülkemizdeki Şirince köyü... Tahmin edilebileceği gibi, bu tarihte her iki köyde de oteller dolmuştu.
Kimileri de, bu tarihte yeni bir çağın başlayacağına inanıyor ve onu karşılamaya hazırlanıyorlardı. Beyaz elbiselerini giymiş, ellerinde mumlarla, yeni çağı bekliyorlardı.
21 Aralık 2012'de kıyamet kopmadı. Bunun üzerine, kıyamet tellalları, hesabın yanlış yapıldığını, kıyametin 2023 yılında kopacağını iddia ettiler. Tabi ki bu tarihte de kıyamet kopmadı.
Tarih boyunca pek çok takvimin bulunmasının da gösterdiği gibi, yılbaşı, tamamen uydurma bir tarihtir. Ancak her ne olursa olsun, insanların çoğu tarafından bir başlangıç ve yenilenme olarak kabul edilmiştir. Biz de bu kabule uygun olarak, yeni yılı umutla ve neşeyle karşılayalım. 2024, barış ve huzur dolu bir yıl olsun!
Yorumlar
Kalan Karakter: