Vatandaşlar da pür dikkat koparılan kıyameti izliyor, dinliyor…
‘’Acaba ne olacak.. Ardından ne gelecek?’’ beklentisi tavan yapıyor…
Etkisi ve sonucu bir fıs’lık oluyor…
‘’Fısss’’ diye sönüp, yok oluyor…
MİT Müsteşarı Hakan Fidan olayında olduğu gibi…
Ardından yeni dalgalar.. Dalgalar…
Mübarek artçı deprem gibi…
Son gelen, ilk gelene Fatiha okutuyor…
Başka ülkelerde olsa, yer yerinden oynar…
Ama bizde işin rengi farklı…
Olay ne denli büyük olursa olsun…
Vatandaşta, dizi etkisi kadar oluyor…
Dizilere alıştırıldığımızdan mı, artık ne derseniz o…
…
Şu son hafta, Başbakan Yardımcısı, Hükümet sözcüsü Bülent Arınç gündemde..
Önce Cumhurbaşkanı’nı…
Sonra, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i hedef tahtasına oturttu…
Özetle; ‘’Gökçek kendi kaşındı’’ demeye getirerek…
Atom bombası etkisi yaptı…
Tüm Türkiye kurum, kuruluş ve vatandaşı ile kilitlendi…
Bakın, göreceksiniz…
Bunun de etki ve sonucu bir ‘fıs’lık olacak…
…
Haftada bir sarsıcı ve değişik gündemler bir yana…
Hala gündemde olan milletvekili seçimleri var…
Gündem oluşturup, güncelliğini bir süre daha koruyacak olsa da…
Antalya’nın gündemi çok çok daha farklı…
Hiçbir sorunun, güncelin öteletemeyeceği kadar acil.
Dizi izler gibi izleyemeyeceği denli önemli…
O da turizm…
Hem Antalya’nın ve hem de Türkiye’nin bacası olmayan fabrikası…
Ekmek kapısıdır…
Odaklanması.. .
Odaklanmamamız gereken…
….
Yıllardır ekmek yenilmesine rağmen, hala turizm el yordamıyla yapılıyor…
Olan değerler üzerine inşa ediliyor çalışmalar…
‘’Deniz var. Kum var. Güneş var.. Eksik olan ne?’’ sorusunun yanıtı, denize sıfır yıldızlı kondurmak oluyor.
‘’Yatır, yedir, içir, gezdir’’ nihayi sonucu oluşturuyor…
Turizmden en kestirme yoldan nasıl ve ne kadar çok nemalanırım’ın hesabını yapıyor…
‘’Yıl içerisinde kaç bin turist geldi, ne bıraktı?’’
Nihayi sonuç oluyor…
Başarı ve başarısızlık, sayı ve rakamlarla ölçülüyor…
Verilen hizmet kalitesi, temizlik, yeme, içme memnuniyeti görmemezlikten geliniyor…
Sektördekilerin büyük çoğunluğu sektörden uzak olanların elinde olunca, başarısızlık ta kaçınılmaz oluyor…
‘’Ona bir şey olmaz...Batmaz’’ denilen firmalar batıveriyor…
Batırılıveriyor.. .
Gazetemizde okuduğunuz veçhile..
Kimi doyumsuz esnaf.. On kuruşluk malı bin kuruşa satmaya çalışıyor…
Astronomik kiralar karşılığı tuttuğu iş yerinin kira bedelini ödemek için olsun…
Dert, tasa.. Para kazanmak…
Yolunca, yordamınca kimin umurunda..
……
Turizm sektörüyle ilgili oluşturulan birlik ve dernekler…
Yerel yönetimler..
Konuyla ilgili, devletin kurum ve kuruluşları…
Allah rızası için, bir önceki yıl ve yıllardan farklı ne yaptı turizm için?
Şu günlerde ne gibi katkı koyacaklar göze görünür, dişe değer?
Eyvallah…
Fuarlara katıldılar…
Eyvallah..
Değişik ülkelerden kardeş şehirler edindiler…
Yani?
Bir anlamda yasak savdılar…
….
Şu sese kulak verin lütfen…
Ve de payınıza düşen vicdan muhasebesini yapın..
‘’Türkiye’de... Özellikle de Antalya Bölgesi’nde küresel niteliklere sahip turizm yöneticilerine ihtiyaç var.’’
Kim ‘yanlış’ diyebilir?
Kim şapka çıkarmaz bu sözlere?
Bırakın bunu söyleyenin Türkiye’nin önde gelen girişimci işadamı ve turizm sektörünün lokomotifi Antalya International Üniversity Mütevelli Heyeti Başkanı Fettah Tamince olmasını...
Sıradan bir vatandaş dahi söylemiş olsa yalan mı?.. Haksız mı?
….
Otokontrol hak getire…
Standartlara uygunluk denetimi Allah’a emanet…
Turist için otel içi ayrı dert…
Dışı bir başka dert…
Rehberi... Hanutçusu, Halıcısı, esnafı…
Bil cümlesi, istisnalarının dışında…
Yolunacak kaz görürse turisti…
Şehircilik anlayışına gelince, turiste cazibe merkezleri oluşturmak yerine, ikinci, üçüncü…Beşinci dönem oy hesabına yönelik olursa..
Tamince’de haklı olarak ‘cuk’ diye oturtur sözü..
Ve bizlere düşen payı;
‘’Fıs-Cuk’’ olur..
Yorumlar
Kalan Karakter: