Gün gelir şaplak olarak döner sana ki fevrin döner...
‘Eskisi olmayanın yenisi olmaz’la elde olanın kıymetinin bilinmesi istenirken,
‘Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı’ özdeyişiyle, eskilerin kıymeti harbiyesi kalmıyormuş...
İki özdeyiş birbirini çürütüyormuş.
Falan da filan…
Geçersen dalganı, küçümsersen…
Düşü düşüverirsin acınacak duruma…
Bir bildikleri vardı ki, ömrünce her insana örnek oldu, örnek olarak verildi.
Fem etsene…
Yok… Kuyruğunun dikine gidersen…
Çok ararsın…
….
Bir taraftan eskileri ciddiye almayıp, öte yandan, eskiyle eskiyi yaşamak da neyin nesi?
Bu ne tezat?
Anlatalım:
Malum, teknoloji insanlara damardan girmesiyle, öylesine bir ivme kazandı ki…
Hemen her kes, her kesim... Eniğinden, cücüğüne hesabı, teknoloji bağımlısı oldu…
Oldu ki ne oldu…
Cümle alem feys- fus’landı…
Cümleler kuşa döndü, ‘selamlar’, ‘slm’ oldu kısala kısala…
Kim nerede, ne yapıyor, nereye gidiyor…
O an ne yeniyor, ne içiliyor, ne giyildi... Kimlerle?
Anında… Dakkasında feys’te…
…
Ardından takip başlıyor…
Kim baktı, ne dedi…
‘Beğendi..Beğenmedi’ durumları…
Ataşma, sataşmalar gırla…
En çok feys kullananlar...En çok takip edilenler…
Of ki… Koskocaman, ‘Of… Off…’
Bu konu da güzel, düşündürücü…
‘Cuk’ diye oturan yorumlar da var…
Aynı bankta yan yana oturan iki arkadaştan biri, diğerine feys’ten, “Nerelerdesin, çoktandır sesin soluğun çıkmıyor?” diye yazar…
Arkadaşı kendi feys’inden, “Şu anda bankta ve yan yana oturuyoruz ya” yanıtını verir…
Yan yana olmaları bir şey ifade etmiyor gayrı…
Sanal alemde, aslolan görüşmek…
Siz onu anladınız…
…
Dostlar, arkadaşlar, ulaşan okurlar arıyor…
Hoş, beş, sonrası…
‘Yazını okudum…Yorumumu da yaptım, gördün değil mi?’
‘Yok, valla görmedim…Çünkü feys’im yok’ beklenmeyen yanıtı alınca.
Sanki yontma taş devri insanıyla karşılaşılmış gibi...
Öyle bir ‘Yooo’ çıkarıyorlar ki ağızlarından..
“Aman bre.. Nettim, neyledim?” demekten kendinizi alamıyorsunuz…
Olur muymuş efendim…
Bu devirde…Hem de köşe yazan biri feys’siz olacak…
Cık...Cıkk...Cıkk…
…
İstediğiniz kadar birebir, sıcak teması sevdiğinizi…
Muhabbetin canlısını yeğlediğinizi anlatın…
I...Ihh…
Deve atlatmak kadar zor oluyor.
Artık... Çar, naçar... Yardım istedik bir dosttan…
“Aman bre gardaşlık... Bu feys- fus nasıl açılır?..
Ne yapmak gerekir?
Aman bre aman, öğretiver” dedik demesine de…
O da cık’landı uzun süre…
Sanki karşısındaki dermansız derde düşmüş hasta.
Ne yalan söyleyelim.. .
Hala gönül karlık yok.
Normal hayatla olan temaşayı, sanala taşıyıp, bir başka temaşa içine düşmek hiç sıcak gelmiyor…
Hele de bu saatten sonra.
Orada olup biten, çokça riya kokan, kendini teşhir gibi.
Günahı kendi boynumuza…
…
Sakın ha sakın…
Sözümüz, feys, tivit, mesıncır mı ne?..
Onları yoğun kullananlara değil…
Zinhar…
Küçümsediğimiz, hor gördüğümüz düşünülmesin.
Sözümüz;
Bu teknolojik haberleşmeyi küçümseyen kendimize…
Zaten, yazıyı yollayan oğlumuz da bizar düştü.
‘Yazdığın yazıyı göndermeyi olsun, artık öğren’ demeye gelen hallerde...
Bu gidişle isyan bayrağını çekmesi de yakındır…
Patladı patlayacak…
…
Gece, yatmadan son bir kez daha bakılan feysler, sabah kalkınca bir kez daha tıklanıyor…
Hemen her boş anda…
Kaç kişi... Kimler tıkladı?..
Tıklanma oranı ne oldu?
Kim, nerede. Ne yaptı?
Tıklanacaklar; ‘Beğendi- beğenmedi’ paylaşım durumları.
…
Biz işin bir boyutundan baktık…
Gücü yadsınmaz…
Katkısı çok mu çok…
Özellikle birikim ve kültürel alt yapısı olanlara.
Ama, getirisi götürüsü de göz ardı edilmemeli.
Bir taraftan bağımlı hale getirip, insanları afyonlayarak ferdileştirirken,
Diğer yandan, ferdileşen insanlar aynı zamanda özgürleşiyor.
Yaşam alanlarına en küçük bir müdahalede verdikleri tepkinin şiddeti, dozu da çok büyük oluyor…
Bu nedenle, yaşam alanlarına müdahaleyi sevenlerin, korkulu rüyası, kabusu oluyor bu tür haberleşmeler…
Birinin, bir diğerini tanıyıp, tanımaması hiç önem taşımıyor…
Görüşleri, yaşam tarzları farklılıkları umurda bile olmadan toplaşıveriyorlar sanal alemle anında…
Özetlersek…
Bizdeki intibaı, pür melali bu…
Tutkunlarının affı ile…
Yorumlar
Kalan Karakter: