"Türkiye’de sıradan insan çok, hayata yön verecek, liderlik yapacak, bu ülkeyi, dünyayı ben yönetirim demeye talip olacak bireyler yetiştirmemiz gerekiyor" diyen Çalık, özgüveni yüksek, kendini tam olarak ifade edebilen, sorumluluk bilincine sahip, vatanına ve milletine faydalı ufku açık nesiller yetiştirdiklerini söylüyor. 'Çizgi üstü' nesiller yetiştirmeyi hedef edindiklerini belirleyen Çalık, Hürses Gazetesi'nin sorularını yanıtladı...
Akdeniz Yükseliş Eğitim Kurumlarının kuruluşundan ve genel yapısından bahseder misiniz?
Ben yaklaşık 28 yıllık bir eğitimciyim, arkadaşlarımla beraber 1987 yılında Yeni Başarı Dershanesi’ni kurduk ve eğitim-öğretim hayatımıza başladık. Uzun süre dershanecilik yaptık, çocukları üniversite sınavlarına hazırladık, okuldaki açıklarını kapatmaya çalıştık. Orda da başarılı olduğumuza inanıyoruz. Ben dershanede hem yöneticiydim, hem de derse giriyordum. Dershanede çocuklara sadece öğretim açısından bir şeyler verebiliyorsunuz, eğitim açısından bir şey veremiyorsunuz. Eğitimin küçük yaşlarda verilmesi gerektiğine inandığım için arkadaşlarımla birlikte 2006 yılında Akdeniz Yükseliş Koleji’ni kurmaya karar verdik. Dokuz yıldır hem sosyal açıdan, hem de başarı yönünden grafiğimizi yükselterek yolumuza devam ediyoruz. Okulumuzun hem sosyal olanaklar açısından, hem de başarı yönünden çevresinde on adım ileridedir. Biz sportif faaliyetlere ve yabancı dil öğrenimine çok önem veriyoruz. Ben çocukların en az 2-3 dil bilmelerini istiyorum. Şuanda Milli Eğitim Bakanımızın beşinci sınıfta yapacağı hazırlık sınıfı için deneme yapmaya hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü yabancı dil eğitiminin küçük yaşlarda verilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun içinde devlet okullarında ve özel okullarda yabancı dil eğitiminin hemen başlaması lazım.
Yabancı dilde nasıl bir sistem uyguluyorsunuz?
Biz ana sınıftan itibaren İngilizce eğitimine başlıyoruz. Burada sekiz saat İngilizce eğitimi veriliyor ve çocuk en az yüz kelime haznesiyle ana sınıftan mezun oluyor. Ana sınıftan sekizinci sınıfa kadar çocuk kendini rahatlıkla ifade edebilecek, karşılıklı sohbet edebilecek düzeye gelmiş oluyor. İngilizce, Almanca ve Rusçaya hakim öğrencilerin yetiştirilmesi için çabalıyoruz. Bizim birde kardeş okul projemiz var, bu bizim yapmış olduğumuz bir proje. Bu projede şuanda Almanya’da iki tane kardeş okulumuz var. Biz bu proje kapsamında yurtdışındaki okullarla diyalog kuruyoruz, tüm masrafları bize ait olmak üzere onları buraya davet ediyoruz, ülkemizi, eğitimimizi ve kültürümüzü tanıtıyoruz. Çocuklarımız bu sayede onlarla birlikte zaman geçirerek yurtdışına çıkmadan yabancı dillerini geliştirme fırsatı buluyorlar. Aynı zamanda çocuklar kardeş okuldan gelen öğrencilerle konuştukça yabancı dili bilmenin verdiği hisle özgüvenleri artıyor. Bu sayede çocuk yabancı dil öğrenmeye daha çok önem veriyor. Aynı şekilde bizim öğrencilerimizde yurtdışındaki bu kardeş okullara gidip aynı imkanlardan yararlanabiliyor. Bu yurtdışı gezileri çocuğun gelişimini ve özgüvenini olumlu yönde etkiliyor.
Akdeniz Yükseliş Koleji’ni Antalya’daki diğer kolejlerden farklı kılan özellikler nelerdir?
Bana göre çocuğun mutlu olabilmesi için bir kampus olması lazım. Ben hem dershaneciliği, hem de özel okulculuğu çok iyi biliyorum, o yüzden dershane dönüşümlerinin sıkıntılı olacağını düşünüyorum. Bir çocuğun sağlıklı ve ruhsal gelişim sağlayabilmesi için ona uygun ortamların olması lazım, çocuğun enerjisinin artması lazım yoksa çocuk orda ruhsal bunalıma girer. Devlet okulları ve özel okullar belli bir metrekarenin altında olmamalı, spor salonları, resim atölyeleri, müzik derslikleri olmalı, çocuğa robot gibi sadece yükleme yaparsanız üç gün sonra o çocuğun dengesi bozulur. Bence bu dönüşmeye en fazla iki yıl süre verilmeli, iki yıl sonra açacak olan okulunu açsın. Biz kimsenin okul açmasına karşı değiliz, destekliyoruz ama kampus şeklinde açılsın. Bizim okulumuz o yönüyle tam bir kampus görünümünde, 12 bin metrekare alanımız var, bin metrekare kapalı spor salonumuz ve altta radyomuz var. Ayrıca bizim tamamı akıllı tahtalardan oluşan tam donanımlı teknolojik sınıflarımız, kapalı spor salonumuz, kapalı yüzme havuzumuz, 350 kişilik konferans salonumuz, fen laboratuarlarımız var. Bizim bir öğrencinin akademik ve sosyal yönden gelişimi için her türlü gereksinimine cevap verecek nitelikte tam donanımlı eğitim kampusuna sahip bir okuluz.
Yeni okul projeleriniz var mı?
Bu yıl lisemizi bitirdik, çok güzel bir kreş açtık. Büyümeye devam ediyoruz. Kendimizin kontrol edebileceği, söz sahibi olabileceğimiz yerler olmasını istiyoruz. Hedeflerim arasında Manavgat ve Antalya’da birer şube açmak var. Çevremizde ihtiyaç olduğunu hissedersek belki üniversitede açabiliriz.
Akademik kadronuzu belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Ben cv üzerinden öğretmen almıyorum. Giyimine, kuşamına, oturup, kalkmasına, konuşmasına dikkat ederim. Öğretmen her haliyle öğrencisine örnek olmalı. Teknolojiyi iyi kullanması, zihninin yeniliğe açık olması gerekir. Kurumunu sahiplenmeli, öğrencilerinin ufkunu açmalı.
Şuanda kaç öğrenciniz var?
Bizim ilköğretim kademesinde 530 civarında, lisemizde 240 civarında öğrencimiz var. Bir de kreşimiz var.
Türkiye’de eğitim sistemimizi nasıl görüyorsunuz?
Bizim sınav sistemlerimiz çok sıkıntılıydı. Daha önce bir OKS sistemi vardı ve çocuklar iyi bir liseye girmek için mahvoluyorlardı. Şimdiki sistemde öğrenci sosyal faaliyetlerle eğitim, öğretimini bir arada götürebilir, önceki sistemde göremiyordu. Ben 4+4+4’ü destekliyorum, SBS ilk önce yanlıştı ama sekizinci sınıftaki SBS’yi yani şimdiki haliyle TEOG’u destekliyorum. TEOG’un da dozajı düşük, sadece sekizinci sınıfın dersleriyle ilgili, o yüzden sıkıntı yok.
Eğitim sisteminde ana sınıfın mecburi olması lazım. Zaten eğitime 5 yaşla başlanmalı, bilimde bunu söylüyor, 5-12 yaş arasındaki öğrenim maksimum düzeyde, o yüzden ana sınıfı mecbur tutmalıyız. Ondan sonra birinci kademe dört, ortaokul kısmına geçtiğimiz zaman da hazırlık olmalı. Ciddi bir programlama yapmak lazım, şuanda da yapıldığını düşünüyorum. Bence iyi bir yönetim için o işin mutfağından gelmek gerekir, şimdiki bakanımızda eğitimci işin mutfağından geliyor. Ben bakanımızın bu durumu düzelteceğine inanıyorum. Burada eğitim şuraları oluyor, yazında seminerler oluyor ama ben seminerlerin olumlu gittiğini zannetmiyorum. Çünkü giden öğretmenler imzasını atıyor, gerisi muhabbet, bence oraya ayrılacak bütçeyle öğretmenler yurtdışına gönderilmeli. Bu sadeye öğretmenlerin ufku da açılır.
Yorumlar
Kalan Karakter: