SİYASETİ BİLMİYORUM
Seçim dönemizde partinizle birlikte programlar yapmadığınız için eleştiriye maruz kaldınız. Nedir bu konunun iç yüzü?
Bizim siyasi anlayışımızı, siyasetteki bakış tarzımızla bakıldığında, biz siyaseti biliyor muyuz? Bilmiyoruz. Bunu süreç gösterecek. Çünkü biz bir değişimin sembolüyüz, bir değişime inanıyor ve onu devam ettiriyoruz, masa başında ya da bir odanın içinde siyaset yapmak gibi bir derdimiz yok. Ya da başarısızlığın üzerinden ben nasıl başarılı olurum gibi bir siyasi anlayışımız yok. Direkt halka bağlı, halka inen, halktan biri olarak yaşamak gibi bir derdimiz var. Halkın içinden geliyoruz, halkın bir parçası olarak kendimizi hissettiğimiz için siyasi anlayışımız farklı. Seçim sürecince seçim komitesinin oluşumuyla ilgili bize bilgi verilmedi. Örgütlenmede sorunumuz var, artı 3 yıllık bir süreçten geçtiği için örgütlerimizde sıkıntılarımız vardı. Neredeyse uç uca yapılan kongrelerle ilçe yönetimleri belirlendi. Yerel yönetimdeki başarısızlıkların arkasında küskün, partiden kaçılmış bir süreç yaşandı parti içinde. O sürecin hepsini takip ediyoruz ama tabi ki müdahale etmiyoruz, tabi ki de o insanların hepsi bizim arkadaşımız. Hepsiyle bir gönül bağımız var. Öyle bir süreçten sonra ilçe örgütlerinde yorgun, dağınık bir yapıyla karşılaştık. Sıkıntılı bir süreçti, o sürecin üzerine ‘onları nasıl toparlarız’la uğraşıyoruz. Kararlar sadece il merkezinde alınacak kararlar değil. Tam tersine bütün ilçelere ulaşmamız gerekiyordu. Bize verilen görev, size söylüyorum, bu sorunun tüm danışma kurullarına katılmış tek milletvekiliyim. CHP’nin il ve ilçe danışma kurullarına en çok katılan, ve konuşan il danışma kurulunda konuşan tek vekiliyim. Çıkıp konuşuyoruz. İnsanlara diyoruz ki; çözüm budur, bir ideoloji gerekli, partinin ideolojisinin net olması gerekiyor, sosyal demokratız diyoruz, gereğini yapalım diyoruz.
ÖRGÜT BİZİZ
**Bunları anlattığınızda ‘siyasetin içinde temiz kalıyorum’ mu diyorsunuz?
Şimdi siyaset kirletilmiş olabilir. Sadece bizim partimizde değil, diğerlerine göre temiz olabiliriz ama bizde de öyle kolay değil! Kitle partisiyiz sonuçta. Ama bu değişmeyecek mi? Gerçekleştirmek zorundayız. Gitmiyor bir şeyler, gitmiyor olduğunu da halk görüyor. Ve halk bunu değiştiriyor. Size örnek vereyim: dinlemediğimiz olay, bir ilçemize gitmişiz. Mesela bir ilçeye gittik. Esnafla görüşürken, falanca köyün muhtarı ölmüş diyorlar. Cenazeye gidelim diyoruz, başkan, 'aramız iyi değildi siz gidin ama diyor önce toplantıyı yapsak' diyor. Vakit var diyerek, cenazeye gidiyoruz. Sonra da bu başkan 'burada örgüt var, örgüt niye dinlenmiyor' diyor. Ya kardeşim ölü var, o ölü kaldırılırken orada bulunmak istiyoruz, sonuçta önce insanız. Ve geliyoruz, ilçede 5 tane vatandaş bekliyor bizi, 15 tane partili bizimle beraber içeri giriyor, oluyor 20 kişi. Cenazeye katılıp geç geldiğimiz için, 'burada örgüt var' diyorlar. Dedim ki: 3 kişiyle örgüt olmuyor kardeş. İnsanların ölüsünü bilmiyorsanız, dirisini bilmiyorsanız, örgüt falan olamazsınız dedim. Net koyduk tavrımızı. Örgüt siz değilsiniz. Biziz.
ÖRGÜTÜN YARISIYLA
SORUNLU BAŞKANIMIZ VAR
Bir başka ilçeden bahsedeyim size. İlçeye gittik toparlandık, ziyaret yapacağız. Yahu gidilen kurumun başındaki kişi benim akrabam, arkadaşım, adamın haberi bile yok. Gidiyoruz beni görünce uyanıyor, şaşırıyor. Arkadaşların hiçbir organizasyonu yok. Oradan çıkıyoruz esnaf dolaşacağız, ikide bir de kolumdan tutuyor. Şuraya da gir, buraya da gir diye. Bir dakika dedim. Ben mi gezeceğim, yoksa siz mi beni gezdireceksiniz? Rahat bırakın beni dedim. Çünkü böyle bir sorunu var örgütün. Yarısıyla sorunlu bir ilçe başkanımız var. Bir dakika dedik, biz bağımsız yapalım bu çalışmayı, çünkü gitmemiz gereken yer istemiyor adamı.
** Peki şahsınız adına, bu tür bir çalışma yaptığınızda oy oranınızı arttırdığını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle. Mesela Belek'te birinci partiyiz.
BAĞIMSIZ ÇALIŞTIM
**Oy tablosuna baktığınızda kişisel etkinizin oranını değerlendirebiliyor musunuz?
Bunu bilemeyiz tabi ki... Ama bunu direkt halka inerek görebilirsiniz. Oranı birçok partili bilir. Sorarsanız nereden, nasıl oy aldığını, herkes bilir. Bırakın CHP’lileri, AK Parti ve MHP'lilere sorun. CHP nereden oy aldı diye sorun. Bizi bırakın, başkaları çok daha iyi değerlendiriyor. Biz farkında değiliz. Ön seçimden çıktık, genel seçimde çok daha fazla yorulduk.
10 BİN KİŞİNİN OYUNUN ALDIM
**CHP’nin yıllardır kaybettiği nokta; Benim adamım olsun zihniyeti... Siz bu alışkanlığa karşı duruyorsunuz ancak siyasetçi kapıdan içeri girerken arkasında kaç kişi var diye bakılır. Bu duruşunuzu kaç kişi anlıyor. Arkanızda kaç kişi var?
10 bin kişinin oyunu aldık seçilirken.
HALK APTAL DEĞİL
** Önseçimi nasıl kazandınız? Doktor olmanız etken mi?
Halka güvenmek gerekiyor, inanmak gerekiyor, bundan önceki dönemlerde yorum yaparken hep şunu söylüyorlardı; Halk bizi anlamadı. Bu halk aptal değildir, anlamadığı falan değil, halk çok iyi anlıyor, bu gün dahi bizi anlıyor. Eğer CHP yüzde 25'lerde kaldıysa bu bizden kaynaklı. Niyazi Nefi Kara'nın siyasi anlayışı budur. Halk bizi anlamadı değil, biz halka anlatamadık kendimizi, anlatamıyorsak eksik bizdedir. Daha iyi anlatmanın yolunu bulmamız gerekiyor. Ne zamandır CHP'lisiniz diyenlere Dumlupınar'da dedem İsmet Paşa'nın askeriydi. O tarihten bu yana CHP’liyiz diyorum. Çocukluktan beri CHP’nin bir gönüllüsü olarak, hep çalıştık. 6 yaşındaki kızım artık bana “Baba keşke hep gönüllü kalsaydın, ünlü olunca zor görüyoruz keşke hep gönüllü kalsaydın” diyor. 2007'den bugüne gelişi düşündüğümüz için, ülke kötüye gidiyor, her alanda sıkıntıya gidiyor diye tartıştığımız bir süreçte karar verdik. 20 bin parti üyemizle iletişim halinde oldum. Bayramlarda, özel günlerde, yılbaşında mesaj attık. Toplu mesajda, adımız, telefonumuz ve adresimiz de var. Aradılar açıyormuş telefonu deyip, kapattılar. Aradılar doktor musun diye sordular, kapattılar.
ÇOK DENENDİM
Muayenehaneye geldiler, bize mesajın geldi bizde bakmaya geldik gerçekten doktor musun dediler. İnsanlar aradığında hastalarıyla ilgili yardımcı oluyorduk. İnsanlar bizi aradı, gecenin birinde hastamız var, acil serviste dediler. Kalktık gittik, baktık yok, aradık neredesiniz, biz işimizi bitirdik gittik sağolun dediler. Anladık ki gelmemişler. Acaba kalkıp geliyor mu diye test etmişler. Biz dedik ya bu halk aptal değil, denetliyor, gerçekten çok sıkı bir testleri var. Ama bizim siyasi anlayışımız sadece milletvekili olayım değil. Bir insanız, ve hep şunu söylüyoruz karşımızdaki insanın yüzü gülsün ki bize yansısın o zaman mutlu oluruz. Ve hep şunu söylüyoruz ne zaman ki bütün insanların yüzü güler biz o zaman gerçek mutluluğa erişeceğiz başka da mutlu olma şansımız yok. Bir insanın dahi acısı varsa dünyada o insanın acısını hissedebiliyorsak insanız o kadar. Felsefe bu, anlayış bu, başlayış bu.
EGOM YÜKSEK ÇÜNKÜ...
** Neden egosu yüksek diyorlar size?
Ama doğru söylüyorlar. Bu çok yüksek bir ego. Bütün insanları sevebilmek, bütün insanların yüzü gülsün ki bizimki de gülsün diyebilmek yüksek bir ego. Öyle bir hedef koymak zorundayız ki bu bize yeter deyip, çekilmek olmaz.
ÖRGÜT BİZE HIYAR TARLASINI GEZDİRDİ
** Seçim döneminde havuz oluşturulmasıyla ilgili toplantı yapılıyor ve siz bütçeye dahil olmayacağınızı söylüyorsunuz. Havuza katılmama sebebiniz nedir?
O toplantıdan bahsedeyim. Örgüt organizasyon yaptı, Gazipaşa’ya kadar gittik. Gazipaşa'da bize hıyar tarlalarını gezdirdiniz dedik. Gittik oralarda turladık. Yorgun, bitkin 6 saat orada Alanya'da toplantı yapıldı. Aday arkadaşlardan olanlar, ilçe başkanlarının bir kısmı var, bir kısmı yok, orada bütçe gündeme geliyor. Burada söylemek istemiyorum ama birçok arkadaşımız şöyleydi; ben şu kadar masraf ettim artık burama geldi, ben birçok vazifemi bıraktım bu kadar zarar ettim, ben filan yere büro açtım burama kadar geldi dediler. Yani herkes bir bakarız, bir yerlerden de buluruz falan halinde... Ben yorgun bir halde, kenarda duruyorum. Akaydın Hoca oradan muzipliğini yaptı dedi ki: Ya dedi, şu Nefi Bey ne söylüyor, biz onu soralım dedi. Dedim Allah yardımcımız olsun, çünkü bizim o anda il başkanımız tanıtım masraflarının yüksek meblağlarından söz ediyordu. Bende daha uygun rakamlarla yaptığımı anlattım. İl Başkanı ben bilmiyorum diye konuşunca, dedim o da senin sorunun, sen ön seçimde birinci çıkmış, adayın çıkmış konuşmuş sen duymamışsan, dağdaki çobanın haberi var, çünkü beni arıyor dinledik seni. Ya benimle niye böyle konuşuyorsun diyor. Bu böyle yürümez dedi. Yürümesin dedim. Vermeyecek misin? Vermem tabi, niye vereyim bir saatlik tanıtıma 10 bin lira. O meşhur havuza bir aday on bin, bir tanesi 15 bin yatırmış, bir tanesi beş bin yatırmış. Tamam dedim ve 10 bin lira da ben gönderdim. Meşhur havuz bu. Seçim dönemi olan bu. Seçim bittikten sonra kim katkıda bulunmuş ortada. Seçimde en çok para harcayan adam benim. Sıfır sponsorla çalıştık. Tamamen kendi alın terimle kazandığımı harcadım.
EBRU KÜÇÜKAYDIN
Fotoğraflar: YASEMİN CAN
Yorumlar
Kalan Karakter: