Ece Temelkuran; "Bu ülkede nefret etmek çok kolay..."
Türkiye toplumu olarak birçoğumuz kitap okumayı kendine alışkanlık edinmiş değil. Yılda 6 kişiye bir kitap düştüğü göz önüne alındığında durumun ne kadar kötü gittiğini anlamak mümkün. Bu durum, piyasadaki kitapların kalitesinin de düşmesine neden oluyor. Okunabilme kaygısı güden "yazar"lar, seviyeyi bir hayli düşürüyor. Yaşar Kemallerin, Sabahattin Alilerin, Sait Faiklerin okurken binlerce şey öğreten kitaplarından içi boş kitaplara doğru evriliyoruz. Böyle bir ortam içinde kaliteyi yükseltmeye, gerçek Türkiye'nin fotoğrafını satırlara dökmeye uğraşan yazarlar da yok değil. Onlardan biri de Ece Temelkuran... Türkiye'nin 1980'lerde yaşadıklarını Ali ve Ayşe isimli iki çocuğun gözünden anlatarak hafızalara dokunan son kitabı Devir'i geçtiğimiz aylarda yayımlanan Ece Temelkuran, imza günü için Pazar günü Antalya'daydı. İlk bakışta güleryüzlü ve alçakgönüllü bir insanla karşılaştığınızı hemen anlıyorsunuz. Konuştukça da bu cümleleri kuran bir insanın bu dünyaya ait olamayacağı hissine kapılıyorsunuz. Kitaplarını okuduktan sonra söylediğim "Ece Temelkuran uzaydan gelmiş bence" cümlesini, kendisiyle birebir konuştuktan sonra da tekrar etmekten kendimi alamadım. Kitaplarını imzaladıktan sonra fırsat bulduğumuz hoş sohbet sırasında, Türkiye gündeminden günümüz romancılığına kadar pek çok şey konuşma imkanı bulduk. Kitap okumaya aşık biri olarak söylemeliyim ki; Ece Temelkuran günümüz romancılarının arasında okunabilecek nadir yazarlardan biri...
Son dönemlerde politik romanların artmaya başladığını söylüyor Temelkuran. Zaten kendisinin eserleri de politikadan bağımsız değil. "Unutulmayacak olanlar kalır. Ya hatırlamayacaklarımız?" diyerek 80'leri anlattığı son romanı Devir'de de derin izler bırakan acıları anlatıyor. "Türkiye'de politik romanlar daha da artmaya başlayacak. Bu topraklarda yaşanan acıları unutmaya çalışarak ya da görmezden gelerek yaşanmamış sayamazsınız. Kapanması imkansız yaralar var..." diyor.
Uzun süre Ortadoğu ülkelerinde de bulunan Temelkuran, Türkiye'de ve Ortadoğu topraklarında kadın olmanın zorluklarına değinmeden de edemiyor. "Düğümlere Üfleyen Kadınlar" kitabında da söz ettiği gibi, "Bu topraklarda kadın olmak zordur, hele ki erkek işlerini yapıyorsanız..." Bir insandan nefret etmenin artık çok kolay bir hale geldiğinden de şu cümlelerle bahsediyor; "Öyle bir duruma geldik ki, en ufak bir şeyde toplu olarak nefret etme durumuna geliyoruz. Bugünden itibaren şu kişiden nefret ediyoruz deniyor ve nefret ediliyor. Daha dün seviyordunuz ama? Dolayısıyla böyle bir ortamda kadınların işi daha da zorlaşıyor. Düşünsenize, ben erkek işlerini yapıyorum. Gazeteciyim, yazarım. Diğer yandan da evli değilim, çocuğum yok. Dolayısıyla benden nefret etmeleri işten bile değil."
Yorumlar
Kalan Karakter: