Kimse beni yanlış anlamasın ama eski merkez sağ partililer ve İslami gelenekleri öne çıkaran bazı partilerde yolsuzluk iddialarına çok duyarlı bir tepki verilmediği gerçeğinden her zaman rahatsız olmuşumdur.
Oysa beklediğim ve inandığım şudur ki: Hırsızlığın, yolsuzluğun, rantçılığın sağcısı solcusu olmaz… Her kim kamu malına yani halkın malına göz dikip, kişisel menfaatlerine katmış ise onun siyasi ideolojisi de olmaz. Böyleleri bu dünyadaki hukuk sisteminden bir biçimde kurtulmuş olsa bile öbür dünyada bunun hesabını mutlaka vereceklerdir.
Şimdi bunlardan neden bahsettim?
CHP’de son günlerde gündeme gelen iddialar, öyle hafife alınacak nitelikte değil… CHP’nin İstanbul Ataşehir Belediye Başkanı ve eşi CHP Milletvekiliyle ilgili yazılan ve çizilenlerin tümü külliyen yalan bile olsa öncelikli olarak yanlış ve etik görmediğim bir konu var. Hangi partiden olursa olsun bir belediye başkanının eşini milletvekili adayı göstermesi siyasi ahlaka ve CHP’nin geçmişten gelen kültürüne uymaz.
Şimdi kalkıp, sakin ‘Efendim ön seçimden çıktı!’ demeyin!..
Bu hikayeyi kimse yemez…
İddialara göre, kocası en zengin belediye başkanı olacak, rezidanstan17 daire satın alacak, İstanbul Bağdat Caddesi’nden 3 adet yaklaşık değeri 15 trilyon lüks binalara sahip olacak ve onun karısı da ön seçimde birinci seçilemeyecek. Maalesef bu konu CHP için utanç vericidir…
Dürüstlüğü üzerine hiç kimsenin söz söylemediği CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızı da rezidanstan lüks daire almış. Yalanlama görünmüyor. Kılıçdaroğlu’nun kızına sesleniyorum: Çok paranız olabilir ama siz Kemal Kılıçdaroğlu’nun kızı olarak rezidanstan ev alamazsınız. Babanız Türkiye’yi karış karış geziyor ve ‘Dersimli Kemalim, Anadolu çocuğum’ diye büyük bir mücadele veriyor ve siyasi rakipleriyle cebelleşiyor. Çok paranız olsa bile bu durumda satın aldığınız her şey için düşünmek zorundasınız. Lüksten uzak yaşamak zorundasınız. Babanızın yıllardır biriktirdiği dürüstlük zenginliğini, siz bir rezidanstan ev alarak yıkmaya kalktınız. Babanız bu kötü imajı düzelmek için TBMM’ye dilekçe verdi ve beni çocuklarımı araştırınız demek zorunda kaldı. Yaptığınız iyi oldu mu?
Anladığım şudur ki, Ataşehir işi ne İSKİ’ye ne de başka bir şeye benziyor. Olayın görünmeyen yüzünde iddialara göre 10 kat fazlası var. Diyeceksiniz ki; bu konu mahkemelerin işi… Söz konusu iddialar sadece İstanbul’un konusu olmaktan çıkıp, partinin genelini etkileyen konu haline geldi. CHP ne yaparsa, yapsın bu konuyla ilgili temize çıkmazsa vatandaşa kendini anlatmakta zorlanacak.
CHP’nin koalisyondan önce çözmesi gereken gündem maddesi budur…
Benden söylemesi…
Yorumlar
Kalan Karakter: