Kış ayları yaklaşırken, doğalgaz faturaları yeniden hane bütçelerinin en önemli sorunlarından birisi haline geldi. Geçtiğimiz günlerde kota aşımlarında doğalgaz birim fiyatlarından devlet desteği olarak tanımlanan sübvansiyonların kaldırılacağı yönündeki iddiaların toplumda büyük bir endişe yarattığını ifade eden TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca ise konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Isınmanın, su ve gıda gibi temel bir yaşam hakkı olduğunu vurgulayan Başkan Atmaca, “Böyle bir uygulama, vatandaş için dolaylı bir zam anlamına gelecektir. Isınma, tıpkı su ve gıda gibi, temel bir yaşam hakkıdır. Bu nedenle enerji politikalarında yurttaşın yaşam koşulları sosyal devlet anlayışının önemli bir parçası olarak korunmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Isınma bir lüks değil, yaşam hakkıdır
Devlet desteği olarak tanımlanan sübvansiyonların kaldırılması ya da doğalgaz dâhil olmak üzere tüm enerji kaynaklarında yapılacak zamların hane halkı bütçeleri üzerinde doğrudan etkili olacağını vurgulayan Başkan Atmaca, “Isınmanın bir lüks değil, yaşam hakkı olduğu unutulmamalıdır. Tasarrufu teşvik etmenin yolu cezalandırıcı kota uygulamaları değil, enerji verimliliğini özendirici mekanizmalardan geçmelidir. Kota baskısıyla “ısınmadan feragat” etmek, yaşam ve çalışma koşullarını olumsuz etkileyecektir. Enerji kullanımını kısıtlamak yerine, mevcut sistemlerin verimliğini arttırmak çok daha kalıcı ve adil bir çözümdür.” dedi.
Kota uygulamalarında vatandaş mağdur oluyor
Doğalgaz tüketimini, konut yapısı, kullanım biçimi, iklim koşulları, bina yaşı ve yalıtımı gibi çok sayıda değişkenin etkilediğini belirten Atmaca, “Bu nedenle her bölge, her bina veya her iklim kuşağı için adil bir üst sınır koymak neredeyse imkânsızdır. Nitekim elektrikteki kota uygulamaları nedeniyle iklimin sıcak olduğu şehirlerde klima kullanımı yüzünden vatandaşların mağdur olduğu görülmüştür. Doğalgazda da benzer bir adaletsizlik doğması kaçınılmazdır.” ifadelerini kullandı.

Enerji verimliliği, cezalandırma yerine dönüşümü hedefleyen politikalarla sağlanabilir
Atmaca, TÜİK’in 2022 verilerine göre hanelerdeki nihai enerji tüketiminin %65,3’ü alan ısıtma amaçlı olduğunu, sektör raporlarına göre ise Türkiye’deki bina stokunun ancak yaklaşık %20’sinin tam ısı yalıtımına sahip olduğunu belirtti. Bu verilere bakıldığında konutlarda yeterli ısı yalıtımının bulunmaması ve ısınmaya yönelik yüksek enerji payı, tasarrufun kota uygulamalarıyla değil, yapısal iyileştirmelerle sağlanabileceğini belirten Atmaca, Enerji verimliliği, cezalandırma yerine dönüşümü hedefleyen politikalarla sağlanabilir. Bu kapsamda binalarda ısı yalıtımı seferberliği başlatılmalı, özellikle düşük gelirli haneler için destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. Verimli ısıtma sistemleri ve termostatik vana ya da oda termostatları gibi akıllı kontrol ekipmanlarının kullanımını teşvik edecek düşük faizli kredi ve hibe sistemleri devreye alınmalıdır. Kamu binalarında örnek teşkil edecek enerji yönetimi uygulamaları hızla yaygınlaştırılmalıdır. Vatandaşın bilinçli tüketim davranışını destekleyecek bilgilendirme ve farkındalık kampanyaları yürütülmelidir.” dedi.
Ülkemizin enerji geleceği yeni teknolojilerle şekillenmeli
Vatandaşların enerjiye erişiminin bir hak, verimliliğin ise bir sorumluluk olduğunu ifade eden Başkan Atmaca, “Bu dengeyi korumanın yolu, yurttaşın temel ihtiyaçlarını gözeten, adil ve sürdürülebilir politikalar üretmekten geçer. Ülkemizin enerji geleceği, kısıtlamalarla değil; adalet, verimlilik ve yerli teknoloji eksenli bir dönüşümle şekillenmelidir. Sosyal refahı koruyan, çevreyi gözeten ve enerji bağımsızlığına katkı sunan her adım, ülkemizin ortak yararınadır ve her bir bireyin sorumluluğudur.” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: