İlkokul, ortaokul ve liseyi Antalya’da okuyan İltem Dilek, 2005 yılında üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan Dilek, yüksek lisans eğitimi sürerken Uykusuz Dergisi’nde çizmeye başladı ve hayranı olduğu çizerlerle aynı dergide çizmeye başladı. Uykusuz Dergisi’nin tek kadın çizeri olan İltem Dilek, kadın çizerlerin sayısının erkeklere oranla az olduğunu, kendisinin de Uykusuz’da tek kadın çizer olduğunu söyledi. İltem Dilek ile çizime nasıl başladığnı konuştuk…
Ne zamandır Uykusuz'dasın? Öncesinde nerdeydin?
2012 yılından beri Uykusuz’da çiziyorum. Öğrencilik yıllarımda, henüz Uykusuz kurulmamışken, Penguen’in amatör sayfasında düzenli olarak karikatürlerim yayınlanırdı. Ama çizerliği meslek olarak yapmaya başladığım ilk dergi Uykusuz. Bir de şu sıralar yine Uykusuz ekibinin çıkardığı Hortlak Dergisi’nde Lusifer isimli çizgi öykümü okuyabilirsiniz.
Çizime nasıl başladın?
Mizah dergilerini okumaya daha İlkokul 4. sınıftayken kuzenlerimin Lemanlar’ını okuyarak başladım. O kadar severdim ki şimdi bile hangi sayfada hangi köşelerin olduğu ezberimdedir. Sonra ben 13 yaşındayken Lombak, 14 yaşındayken Penguen çıktı. Antalya’nın yazlarını tarif etmeme gerek yok herhalde. Akşama kadar evden dışarı adım atamazdık. O bitmek bilmeyen günlerde en büyük eğlencem Lombak’ın ve Penguen’in yeni ve eski sayılarını okuyup çizer olmanın hayalini kurmaktı. Üniversiteye gittiğim ilk hafta elimde çizimlerimle Penguen’in amatör gününe gittim ama karikatürlerimin yayınlanıp yayınlanmayacağını bilmiyordum. Amatör günü Cuma’ydı ve dergi Çarşamba günleri çıkıyordu. O 5 gün nasıl geçti hiç bilmiyorum. 5 hafta gibiydi. Nihayet dergi günü geldiğinde yaşadığım sevinci bir daha hiç yaşamadım galiba. İlk karikatürüm yayınlanmıştı... İki sene boyunca neredeyse hiç aksatmadan gittim Penguen’e. Sonra Uykusuz kuruldu, Uykusuz’a iş götürmeye başladım. Yıllar sonra da nihayet çocukluğumdan beri okuduğum, hayranı olduğum çizerlerle aynı dergide çizmeye başladım.
HAFTADA BİR GÜN SABAHLAMA GÜNÜ
Bir çizim için ne kadar zamanını alıyor. Espri bulmak zorluyor mu?
Dergide haftada bir gün sabahlama günüdür. O gün çizerlerin çoğu dergide olur (kimisi benim gibi evden çalışır) ve köşeler çizilir. Ama bunun bir de hazırlık süreci var aslında. Birkaç gün önceden masanın başına geçip, önüne kalem ve boş kağıdı koyup harıl harıl espri düşünmek zorundasın. İnsanlara garip geliyor biliyorum ama bu iş böyle yapılıyor. Gezerken, arkadaşlarıyla içerken köşesini dolduracak sayıda espri bulabilen bir çizer henüz tanımadımJ
‘MİZAHÇILAR KLİŞELERİ SEVMEZ’
Aslında karikatürün gücü, sözsüz desenlerdedir... Bu ekolün ustaları merhum Turhan Selçuk ve Tan Oral'dır... Günümüz mizahçıları söze dayalı karikatür tercih ediyorlar... Bunun nedenleri sence ne? Mesela, internette dolaşıp duran bir Bahattin tipi var, genç kuşak neden bunu seçiyor?
Mizahçılar kalıplaşmış düşünceleri, klişeleri pek sevmez. O yüzden çizerlerin “Karikatür balonsuz olur” görüşünü körü körüne benimsemeleri beklenmemeli. Bahattin konusuna gelirsek ise internette Bahattin sözleri paylaşan kitle aslında bizim okurumuz değil. O paylaşılan sözler Bahattin karakterini yaratan çizere ait değil. Sosyal medyada zaman zaman bir şeyler popüler oluyor. Bir ara İlber Ortaylı Caps’leri patladı mesela, bir ara Bahattin. Yarın başka bir şey popüler olacak. Sosyal medya böyle bir şey.
‘BU DERGİLERİ SADECE ERKEKLER OKUMUYOR’
Karikatürist dendiğinde hep erkek karikatürist varmış gibi bir algı var, sence neden? sayınız az mı kadın olarak?
Kadın çizerlerin sayısı erkeklere oranla epey az. Bunun sebebini ben de tam olarak anlayabilmiş değilim. Çünkü bu dergileri sadece erkekler okumuyor, okurların yarısı erkekse yarısı da kadındır muhtemelen. Sonra amatör günlerine bakıyorum neredeyse hiç kadın yok. Sanırım en baştan şartlanılıyor, “Bu iş erkek işi, ben yapamam” diye. Yoksa birçok genç kadın okurumuzun bu mesleği yapmak isteyebileceğini düşünüyorum.
Gelecek planların neler?
Keyif aldığım müddetçe çizerliğe devam etmek. Seviyorum işimi. Bir de çeşit çeşit ülke gezmek…
10 SENE ÖNCE MİZAHÇILAR DAHA RAHATTI
Siyasi baskılar nedeniyle, konu bulmakta zorluk çekiyor musun? Oto-sansür, yaratıcılığı köreltiyor mu? Körelmemesi için ne yaparsın?
Sadece siyasi baskı değil toplumsal bir baskı da var. Hayatında bir satır kitap okumamış insanlar sosyal medyada bir karikatürümüze denk gelip bize ağıza alınmayacak küfürler, tehditler yağdırabiliyorlar. 10 sene önce mizahçılar daha rahattı. Ama bana kalırsa bu tarz şeyler can sıkıcı olsa da yaratıcılığı köreltmez hatta körükler. Yeni anlatım yolları bulur anlatacaklarını yine anlatır mizahçılar.
Yorumlar
Kalan Karakter: