Türk izleyicisi Deliha’da neler buldu?
İzleyicilerimiz özlediği duyguları bulacak ve unuttuğu duyguları tekrar hatırlayacak. Çocukluklarına dönecekler, eski komşuluk ilişkilerini hatırlayıp iyilik yapmanın ne demek olduğunu anımsayacaklar. Filmin enteresan bir sıcaklığı var. Biz kendimiz de izlediğimizde tüm oyuncu kadrosu ile birlikte aramızda bunu konuştuk. Kimi zaman birbirimize sarıldık ve ağladık kimi zaman da kahkahalara boğulduk. “Ne yapmışız biz?” dedik. Galiba bu bizim ekip olarak birbirimizi sevmemizden kaynaklanıyor. Sanırım filme fazlası ile de yansıtmışız bu sevgi selini. Bence mutlaka gidip görsünler.
Gupse hanım nasıl bir yönetmen?
Ben oyuncu arkadaşlarımdan öte hepsi ile dost oldum. O yüzden bu film her zamanki gibi bana hediye oldu. Arkadaş anlamında…
Film seriye döndü bu seriler devam edecek mi?
Şu anda ikincisini yaptık. Aslında ben ilk başta bir film ile bırakırız diye düşünüyordum. O kadar çok talep geldi ki özellikle çocuklardan. Televizyonda yayınlandıktan sonra daha da çok insana ulaştı ve dediler ki: “4 sene geçti üzerinden, yapacaksan şimdi yap.” Ben de mantıklı buldum. Bir hediye gibi bunu yapabiliriz. İlk filmde beraber çalıştığımız arkadaşlarla birbirimizi de özlemiştik ama 3. gelir mi, bilmiyorum. Filmi çekerken “vallahi yapmam” demiştim ama şu anda bir şey diyemiyorum. Yapasım yok gibi ama belli de olmaz.
Türk komedisi hakkında sizin düşünceleriniz nelerdir?
Biz zaten komik insanlarız. Çocukluğumuzdan beri şamata, gır gır… Daha sosyal bir kültürümüz var. Normalde Avrupa’ya gittiğinizde insanlar çok sessiz, suskun, soğuk insanlar. Oysa biz çok sıcak insanlarız. Dolayısıyla bu mizahı perdeye taşıdığında, bayram günleri gibi kalabalık izlendiğinde daha keyifli, kahkahalı oluyor. Ben ilk filmde biraz cinsiyetçi söylemler yapmışım, argoya kaçmışım diye çok eleştiri almıştım. O zaman o eleştirileri kulağıma küpe yaparak ikinci senaryoyu hazırladım ve bu filmde neredeyse sıfır argo kullandım. Eleştireceğim şey bir tek o olabilir. Ben tercihen dede ve torun beraber gidebilsin diye film yaptım. O yüzden benim kendime tavsiyem minimum ölçüde argo kullanmaktı. Kendi tavsiyeme uyduğumu düşünüyorum. Bilmiyorum Fatih sen de öyle mi düşünüyorsun?
Son zamanlarda yerli filmlerde inanılmaz bir artış var, hepsi de çok başarılı. Sizin bir gişe kaygınız var mı?
Benim kendi adıma bir gişe kaygım var, çünkü ben dizi yapmıyorum, televizyona iş yapmayı tercih etmiyorum, sinemada devam ediyorum ki nefes alıyorum. Gişe kaygım var derken de şöyle: Ne kadar çok insan izlerse ben o kadar yeni bir film yapma hakkına sahip olacağım, olarak görüyorum. O yüzden tırnaklarımı yiyerek “acaba izleyen var mı?” diye sürekli soruyorum bakıyorum. “Beğenenler kulaktan kulağa etrafa tavsiye ediyor mu?” diye kaygım var ama bunların (oyuncuları gösteriyor ve gülüyor) yok.
Bunca erkek komedyen arasında kadın komedyen olmak nasıl bir duygu?
Zor bir duygu ama insan gururlanıyor. Çünkü, biz birinci filmi yaparken sevgili yapımcımız Necati Akpınar: “Seni koyalım” dedi. Ben de: “Eyvah yapmayalım patron. Kadının tek başına olduğu afişe alışık değil seyirci” dedim. Ki kaygılarımda haklı çıktığım zamanlar da oldu. Söyleşiye gittiğim bir lisede öğrencilerden birine, “izlediniz mi?” diye sordum. “Abla biz gidemedik, olur mu öyle? İki erkek gitmişiz, kadın filmine alamayız bilet” gibi bir ön yargılar vardı. Sonradan aslında kadının da mizah yapabildiğini kabul ettiler bir şekilde. Aslında hepimiz annesi ve anneannesiyle büyüyen insanlarız, hepimiz çok matrak ailelerde büyüdük. Dolayısıyla kadının da komiklik yaptığına alışıyoruz çaktırmadan. Ben de yeni nesle hemcinslerime cesaret örneği oluyorsam ne mutlu bana! Ama tabii ki zor. Hala erkekler kadına gülmeye çok alışmadı açıkçası. Yavaş yavaş olacak herhalde. Oysa biz çok komiğiz. Ama şu da var gerçekten erkek komedyenler bizi hep destekliyorlar, centilmenlikleri var. Sonra geliyorlar “kız hakikaten çok güldürdün bizi” diyorlar. Ben erkek komedyenlerin bize çok destek olduğunu görüyorum ve seviniyorum buna açıkçası.
Zeliha için çirkinleşmekten hiç çekinmediniz…
Yeni nesil güzel olmazsa hayatta hiçbir şeye ulaşamayacağını düşünüyor. Filme başlarken özellikle çocuklara benzeyen bir tip yaratmak istemiştim. O dönem tombuldum. Sonradan onu güzelleştirme klişesine düşmeyişim de özellikle yapılmış bir tercih.
Evet, genelde filmlerdeki ‘çirkin kız’ sonradan güzelleşir...
Bana da, “Hadi artık güzelleşsin” dediler. Ben de, “Hayır, böyle bir insan var ve böyle de mutlu” demek istedim. Sürekli kamerada nasıl gözüktüğünü düşününce oradan gerçek bir oyunculuk çıkmıyor. Ben de kendimi tebrik ediyorum bu konuda. Mimiklerimi sonuna kadar kullanıyorum. Erken yaşlandım bu yüzden. Hahaha!
İlk Deliha’dan istediğin sonucu aldın mı?
Aldım aldım. Yani çok eleştirildim, çok yadırgandım ama farklı veya alışılmadık şeyler genelde ilk etapta itiyor karşı tarafı. Denemek istedim. Ne olacağını görmek istedim. Afişte tek başına bir kadın görmek garip bir deneyimdi herkes için. Ama beni mutlu eden en güzel sonuç, çocukları güldürmeyi başarmaktı. Başardım.
İkinci Deliha sence daha mı iyi?
Daha iyi mi bilemem ama ben daha iyiyim. Yani oyunculuğum ve senaristliğim her projede gelişiyor bence. Bir de bunda yönetmenim de ayrıca.
Bu film için bir de 23 kilo aldın... Nasıl aldın?
Güle oynaya, zevkle yiye yiye aldım! Hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi. Kilo kaygısı olmadan istediğimi yiyip içip, şap şap göbeğime vurup durdum. Normalde ekmek ve tatlıyla aram yok. Bir de çok hareketliyim. Ama galiba beynim, “Bu kız kilo almak istiyor!” deyip bana yardım etti. Ne düşünürsen ona dönüşürsün lafına çok inanıyorum galiba. Bence bunun adı motivasyon.
Yorumlar
Kalan Karakter: