Son genel seçimlere girerken tüm siyasi partiler ilk kez aynı düşüncede birleşmiş ve hepsi aynı sözü vermişti.
Konu Anayasa değişikliğiydi…
Çünkü Türkiye’nin köklü bir Anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu hepimizin bildiği gibi tüm siyasi partiler de biliyordu. Ancak bugün gelinen nokta sırf muhalefet yapma adına ilerleme kaydetmemiştir. Bir tek gördüğümüz Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıdır.
Muhalefetin Anayasa değişikliğiyle ilgili geri adım atmasının tek sebebi vardır o da; Erdoğan’ın Devlet Başkanı konumuna geçmesidir. Aslına bakarsanız burada tartışılması gereken kimin Devlet Başkanı olacağı değil, sistemin Türkiye için gerekli olup, olmadığının kararına varılmasıdır. Son kullanma tarihini doldurmuş bir Anayasa ile Türkiye’nin ilerleyeceği en üst noktaya vardık.
Tarihi geçmiş sistemin artık yansıttığı tek gerçek çürümüşlüktür. Ülkemizde mevcut sistemdeki çürümüşlüğü savunanları anlamak yerine hedefinin ne olduğunu düşünmeye başladım.
Sadece son 20 yılı değerlendirmenizi istiyorum. Şu an içinde nefes alıp verdiğimiz sistemin çoğulcu ve demokratik olduğunu savunabilir misiniz? Aslına bakarsanız bugün demokrasinin çürümüş hali diktatörlük sistemidir. Bu sistemle zorlayarak ilerlemek, ülkemizi uçurumun kenarında bekletmekten öteye götürmez.
Başkanlık sistemini birilerinden dinlemeyin!..
Uygulanan ülkeleri inceleyin. Bu sistem birçok ülkede uygulanıyor. Ve de… Çok başarılı uygulanıyor.
Şuan mevcut sistemi savunarak, başkanlık sistemine diktatörlük diyenlerin şapkalarını önlerine koyup, yeniden düşünmeleri gerekiyor.
Hatta genel seçim hazırlığında olan tüm partilerin bu sistemi seçim vaatlerinin içinde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Erdoğan komplekslerini bir kenara bırakarak, Türkiye için yeni modeli savunmaları hem kendilerine, hem de ülkemize değer katacaktır.
Eğer ki; sırf muhalefet yapmak adına bu sisteme karşı koyarlarsa diğer seçimlerde yaşadıkları hezimeti yinelemiş olurlar. Çünkü Erdoğan, bu sistemi savunarak partisini seçime sokarsa, arkasına yine çoğunluğu alarak 2023’e doğru ilerler. Özellikle MHP ve CHP bu duruma sebebiyet verir, AKP’yi yeniden iktidara taşırsa, muhalefetin müdahale edemediği, Erdoğan’ın kafasında oluşturacağı başkanlık sistemi de risktir.
Bu nedenle sisteme muhalefet olarak karşı durmayın!
Sistemin oluşmasında etkin olun!
Bırakın kim Devlet Başkanı olursa olsun. Muhalefet olarak oto kontrol geliştirin. Mesela; devlet başkanlarına 2 dönem şartı koyun.
Mesela; Türkiye’de seçim bölgeleri belirlenecek. Muhalefet olarak sizler seçim bölgeleri sınırlarının belirlenmesinde etkin rol alın.
Mesela;ABD’deki uygulamaya bakın. 2 ayrı meclis oluşturulmasını isteyin. Milletvekillerini denetim noktasında daha etkin kılın. Hele hele yargı bağımsızlığını ön şart olarak ortaya koyun.
Muhalefet eğer ki;seçimlere ‘Başkanlık sistemi olsun’, ‘Başkanlık sistemi olmasın’ tartışmalarıyla girerse genel seçimlere giderken vay memleketimin haline derim.
Yorumlar
Kalan Karakter: