Yaşanan darbe girişimi ile Türkiye’nin büyük bir badire atlattığının altını çizen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Davut Çetin, halkın darbeye karşı çıktığını ve milli birlik ve beraberlik ile büyük bir felaketin önlendiğini söyledi. Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesiyle birlikte ulusal ve yerel ekonomiye doğrudan ciddi bir etkisinin olmayacağını da belirten Başkan Çetin, “Bu süreçte dünya kamuoyu algısına dikkat edilmesi gerekir. Özellikle de uluslararası piyasalara güven verecek bir yaklaşım gereklidir. Antalya'da turizmdeki durumu biliyoruz, ama turizmdeki düşüşün sanayi ve ticarete yansıması konusunda etkisi önümüzdeki aylarda daha iyi görülecek. Biz şimdiden kapsamlı bir anket çalışması başlatıyoruz. Bu anketle ticaretteki durumu daha net bir biçimde göreceğiz” diyerek, Antalya’nın ekonomik göstergelerinin de bozulmaya devam ettiğini vurguladı.
EKONOMİDE VE SİYASETTE SORUN
Antalya turizminin küresel imajdan etkilendiğine de dikkat çeken Başkan Çetin, ATSO’nun Temmuz Ayı Olağan Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, hem darbe girişimi ile hem de ekonomi ile ilgili görüşlerini açıkladı. Başkan Çetin’in konuşmasından önce darbe girişimi esnasında hayatlarını kaybeden şehitler için 1 dakika saygı duruşu yapıldı ve istiklal marşı okundu. Antalya turizminin küresel imajdan etkilendiğine dikkat çeken Başkan Çetin, bir kez daha dikkat çekmek isterim. 15 Temmuz'da kendi uçaklarımızın TBMM ve devletin binalarını bombalaması kaos içinde ve zayıf bir ülke imajı vermiştir. Ertesi sabah yargıda, kamu kurumlarında, üniversitelerde görevden almalar, dünyaya doğru biçimde anlatılamadı. Dünya kamuoyunu, akıllı mesajlarla yanımıza çekmezsek, hem siyasette hem de ekonomide sorun yaşarız” dedi.
EKONOMİ KİMSENİN AKLINA GELMİYOR
“Böyle bir dönemde ekonomi kimsenin aklına gelmiyor” diye açıklamalarına devam eden ATSO Başkanı Davut Çetin, “Ekonominin güçlü olması, sosyal ve siyasi açıdan güçlü olmayı da sağlayan faktördür. Ekonomiyi konuşmak bizim görevimizdir. 15 Temmuz görüntülerini veren bir ülkede ekonominin sarsılmaması, yabancı sermayenin korkup kaçmaması mümkün değildir. Bu olaylar hangi ülkede olsa o ülkeye karşı güvensizlik oluşur. Böyle bir dönemde borsadan ve tahvilden yabancı sermaye çıkması, borsanın düşmesi, dövizin çıkması doğaldır. Böyle bir tedirginlik döneminde Merkez Bankası, artan riske bakmadan uyguladığı faizin üst bandında 0.25’lik indirime gitmiştir. Haziran ayı bütçesinde giderler yüzde 43 artarken, gelirler yüzde 11 arttı. Altı aylık toplamda henüz bir sorun yok, ama vergi gelirinde bir yavaşlama var. Tüketici güven endeksi Haziran’da artmıştı, Temmuz’da bu olaydan önce düştü” diye konuştu.
BU DURUMA GELİNMESİ UTANÇ VERİCİ
Konuşmasında 15 Temmuz darbe girişi konusunu detaylı olarak anlatan Başkan Çetin, “Kanlı darbe girişimini lanetlemek, bastırılmasını kutlamak elbette haktır. Ancak, bu olayların, Türkiye’nin bu duruma gelmesinin utanç verici olduğunu da kabul etmek zorundayız. 15 Temmuz akşamı Türkiye bir Afrika ülkesi imajını almıştır. Bir kaos ortamı, büyük bir zayıflık ortaya çıkmıştır. Bu kanlı darbe girişiminin ardında büyük bir yapılanma olduğu açıktır. Bunun temeli 1960’lara, NATO ülkelerinde soğuk savaş yapılanmasına kadar gitmektedir. 1970’lerde sağ sol çatışmaları, 1980’lerde ve 90’larda yapılan suikastlar, daha sonra yaşanan sayısız olay ve son yıllarda paralel yapının bu kadar güçlenmesi aynı sürecin sonuçlarıdır. Maalesef bu olayların arka planı hiç bir zaman ortaya çıkarılamamıştır. Siyasetimiz bu yapıyla ortak mücadele verememiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, Emniyet’te, yargıda, eğitimde, bütün bakanlıklarda böyle bir yapı oluşmuşsa, bunda herkesin ciddi görev ihmali, kusuru var demektir” dedi.
İDAM HİÇ BİR SORUNU ÇÖZMEZ
Bazı illerde çeşitli kışkırtmaların ve çeşitli baskınların yapıldığına da değinen Başkan Çetin, “Bakıyorsunuz, Perşembe akşamı bir söylenti çıkıyor ve bir gazeteci halkı silahını alıp sokağa çıkamaya çağırıyor. Bunun dışında özensiz bir şekilde sosyal medyada ve bazı medya organlarında insanların yargılanmadan suçlu ilan edildiklerini görüyoruz. İnsanları hain ilan etmeyi, cezalandırmayı bağımsız ve tarafsız yargı yapmalıdır. Kitlelerin intikam duygularına kapılmayalım. İdamın hiçbir sorunu çözmediğini insanlık tarihi göstermiştir. Bu zamanda, çağdaş uygarlık düzeyinde, idam çağdışı bir uygulama sayılmaktadır. İnsanlıktan çıkmışlara en büyük ceza insanlığı öğretmektir. Türkiye'nin önünde bu olaydan ders alarak demokrasiyi daha ileri götürme fırsatı açılmıştır. Diliyorum ki, bu fırsatı heba etmeyiz. Ümit ederim ki, Türkiye’nin demokrasi tarihinde güzel bir sayfa açılır, herkes bu olaylardan ibret alarak yeni bir döneme katkıda bulunur” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: