Yaşanan krizden dolayı Antalya’nın topyekün etkilendiğinin altını çizen ATB Başkanı Çandır, hükümetten direnç arttırıcı ‘Antalya Yaklaşımı’ talep etti
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, gittikçe derinliğini hissettikleri risk faktörlerinin her zamankinden daha ve hayati önemle yönetilmeye muhtaç düzeye gelindiğini ileri sürerek, hükümetin “Antalya Yaklaşımı” adıyla direnç arttırıcı tedbirler almasını talep etti. ATB’nin Mart ayı olağan meclis toplantısında Antalya ekonomisine yönelik değerlendirmelerde bulunan Başkan Çandır, yaşanan krizden Antalya’da tüm kentin doğrudan etkilendiğini söyledi. Çandır, “Konuya böyle baktığımız için turizmci, sanayici, esnaf ve ticaret erbabı arkadaşlarımızla ortak toplantılar yaptık. Beklenti yönetiminin tüm gereklerini hep birlikte yerine getirmeye çalıştık ve tabii ki getirmeye devam edeceğiz. Bizim için esas olan, zorlukları aşmaktır çünkü kentimiz zor durumdadır” dedi.
ANTALYA EKONOMİDE 7. SIRADA
Antalya’nın genel ekonomik göstergeyle Türkiye’nin yüzde 2’si civarında bir yere konumlanmış durumda olduğuna dikkat çeken Çandır, “1987-2002 (iki binli yıllara kadar) döneminde ise Türkiye’nin yüzde 2,5’u civarında idi. Yine aynı dönemde genel ekonomik göstergelerle Türkiye’de 7. sırada bulunan kentimiz, artık ilk 10’da tutunmaya çalışmaktadır. Güncel haliyle 48 milyar TL olan kredi yükünün 12,5 milyar TL’si turizm, 3 milyar TL’si tarım, 17 milyar TL’si tüketici kredisinden ve diğer kredi yükünden oluşmaktadır. Kişi başına takibe düşmüş kredi borcumuz 883 TL ile İstanbul’dan sonra 2. sırada bulunmaktadır. Kişi başına kredi kullanımında ise 23 bin 240 TL ile 4. sırada bulunmaktayız” diye konuştu
BORCU BORÇLA KAPATIYORUZ
2002 yılında bankalardaki mevduatın yüzde 17’si kadar kredi kullanır durumda olduklarının altını da çizen Çandır, “2015 yılında ise mevduatımızın yüzde 155’i kadar kredi kullanır konuma geldik. 2016 yılı ilk ayları itibarıyla nakit ihtiyacını karşılamak için çektiğimiz krediler, toplam kredinin yüzde 60’ını oluştururken, yüzde 33’ü ise önceki borçları ödeyebilmek için çektiğimiz kredilerden oluşmuştur. Yani sözün özü, borcu borçla ödeme eğilimimiz hızla artmaktadır. 2002 yılında kentimiz, yarattığı her 100 TL’lik katma değer için 5 TL kredi kullanırdı. 2014 yılı sonunda ise yarattığımız her 100 TL’lik katma değer için 94 TL’lik kredi kullanır duruma geldik. Doğal olarak bu da iyi bir yapı değildir. Sektörümüzde ise bu yapı; 2002 yılında her 100 TL’lik tarımsal katma değer üretimi için 4 TL kredi kullanmak şeklindeyken, 2014 yılı sonunda her 100 TL’lik tarımsal katma değer üretimi için 24 TL kredi kullanma düzeyine çıkmıştır. Nispeten daha düşük bir artıştır ama hala bu da iyi bir yapıyı göstermemektedir” dedi.
ANTALYA’NIN KURULUKAPASİTESİ
Antalya`nın Türkiye`nin vitrini olduğunu ve dünyaya en açık kenti olma gücüne sahip bir şehir olduğuna değinen Başkan Çandır, "Yaptığımız işlerin yarattığı katma değerin yapısı; sürdürülebilir büyüme bakımından hayati derecede önemlidir. Yani ne ölçüde doğru taşın üzerine doğru taş koyduğumuzun ya da doğru duvara doğru çiviyi çaktığımızın hayati ölçüsüdür bu yapı. İçinde yaşadığımız gerçeklerin bir bölümü bu durumdayken, diğer bölümde ise Antalya’mızın sahip olduğu kurulu kapasite ve potansiyel güç bulunmaktadır. Son 35 yıl içerisinde kentimiz, ciddi bir kurulu kapasite biriktirmiştir" değerlendirmesinde bulundu” şeklinde konuştu.
“80 VİLAYETTEN MAL ALIYORUZ”
Acilen ‘Antalya yaklaşımı’na ihtiyaç olduğunu vurgulayan Çandır, “Serbest bölgemizde orta-ileri teknoloji düzeyinde 10 ayrı sektörde üretim kapasitesine sahibiz. Eğitim düzeyinde ülkemizin ilk sıralarında bulunmaktayız. Turizm yatak kapasitemiz, ülke toplamının yarısına yakın düzeydedir. Kentimizin hinterlandında 3 adet uluslararası havalimanı bulunmaktadır ve gelen toplam yabancı turistin yüzde 32’sini ağırlamaktayız. Ülkemizin tüm örtüaltı kapasitesinin yüzde 40’ına sahip durumdayız. İller arası ticarette ise kentimiz, 54 milyar TL’lik mal alımına karşılık, 40 milyar TL’lik mal satan konumda bulunmaktadır. Yani 80 vilayetimizden net mal alan bir kentiz” dedi.
DİRENÇ ARTTIRICI YAKLAŞIM
“Kentimizin kurulu gücünü ve sahip olduğu potansiyelini göstermesi bakımından bu gerçekleri göz ardı eden ve bizi umutsuzluğa sevk edecek bir karamsarlığa da hiç gerek yoktur” diye konuşmasını sürdüren Çandır, “İhtiyacımız olan şey, kentimizin top yekûn zorluklara karşı direncini artırıcı bir yaklaşımın sergilenmesidir. Böyle bir yaklaşım hatırlanacağı üzere 2002 yılında “İstanbul Yaklaşımı” ve 2007 yılında “Anadolu Yaklaşımı” adlarıyla uygulamaya konmuştu. Direnç artırıcı böyle bir yaklaşımın dünyada da uygulamaları bulunmaktadır. Örneğin Londra, Kore, Tayland ve Malezya yaklaşımları adlarıyla dünyanın farklı yerlerinde yine direnç artırıcı uygulamalar gerçekleştirilmiştir. “Antalya Yaklaşımı” adıyla isimlendirdiğimiz bu önerimizi ve talebimizi, hükümetimize sunuyoruz.
ABDULLAH YALÇIN
Yorumlar
Kalan Karakter: