Ama ne hikmetse, dağarcığımızın fukaralığının zenginliğidir aynı zamanda bu söz.
O nedenle, oldukça sık kullanılır…
Elan gündemi değişen, olağanüstülükleri tavan yapan.
Çoğunlukla, ‘Bu kadar da fazla… Bu da olmaz ki?’ dedirten bir coğrafyada yaşamak, ancak ve ancak ‘Burası Türkiye’ veciz sözü ile anlatılabilir.
…
Çıkarılan sesin tınısına göre anlamı da değişir…
Herhangi birinin yaşadığı, ya da herhangi bir yerde yaşanmaması gereken, aykırı bir gelişme olduğunda, masumane bir şekilde söylenirse, ‘Burası Türkiye’
Çaresizliğin ifadesi olarak algılanır
Yok, eğer, ‘Burası Türkiye’ vurgulu söylenirse,
‘İster beğen, ister beğenme’ dir anlamı.
Ama, ‘Burası Türkiye’nin ardına bir de ‘kardeşim’ eklenirse
Bu da, ‘Beğenmiyorsan çek, git’ tir.
…
Peki neden?
Neden, olması gerekenin tam aksi şeyler sıklıkla olur?
Niçin, sistem dışı şeyler dakika başı yaşanır?
Kabullenilmeyecek olumsuzluk, ‘Kaderimizmiş, çekeriz’ babından sineye çekilir?
‘Burası Türkiye’ dedirten olağanüstülük genel kabul görür.
Aynı zamanda sitem yüklü bu sözü kullanmakla iç huzur ‘kısmen de olsa’ sağlanmaya çalışılır.
Futbol terimiyle; top taca atılır
Neden?
‘Elimizden ne gelir ki?’ tesellisinden umar beklenir...
Böylelikle, ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın’ deyimine uygun, eller böğürde kala kalınır?
Çaresizlik tesellisine sığınmak nereye kadar?
Oldu, bittiler karşısında bir kez olsun kendimizi sorgulamak aklımıza gelmez?
‘Ne yapalım kardeşim. Burası Türkiye’ küçümsemeli kolaycılığıyla, sorumluluktan kaçılır?
‘Kardeşim’ vurgusuyla kapı dışı gösterilirken,
‘Ben bu işin neresindeyim’ söylemi akla gelmez.
….
Öyle sanıyoruz ki, ‘bana değmeyen yılan bin yaşasın’ ile seyirci kalındıkça…
Kendimizi, yaşananların dışında tuttukça.
Daha çok ‘Burası Türkiye’ dedirtecek absürtlük yaşanır.
Yaşananların içinde olmak, seyirci kalmamak için bilgi, bilgiden kaynaklanan birikimimiz nereye kadar?
Okumaya zamanı olmayan...
Olmazsa olmazı kahvehane önceliği olan bizler, bu gidişle daha çok, ‘Burası Türkiye’
Ya da, ‘Burası Türkiye kardeşim’ deriz.
Zırt, pırt elektrik kesintisi...
Zamanında teslim edilmeyen faturaların gecikme bedellerinin ceplerdeki yangınlığı…
Dağın, taşın maden ocaklarınca kalbura döndürülmesi…
Her gün, onlarca kadının vahşice katledilmesi…
Tüm köşe başlarını madde bağımlılarının tutması.
Bağımlılık yaşının ilkokul öğrencilerine kadar küçülmesi…
Artık içinize sindiremediğiniz ne varsa…
En kısa, kestirme, kısmen iç rahatlatmanın özlü sözü:
‘Burası Türkiye’
Ohhh..
İşte bu kadar…
‘Sen sağ, biz selamet’
Yorumlar
Kalan Karakter: