Asıl mesleği sanat tarihçisi olan İlhami Dilek, röportaj boyunca kitaplardan heyecanla bahsetti. Dükkandaki kitaplardan çok, dükkana girecek kitapların kendisini heyecanlandırdığını söyleyen Dilek, sahaflıkla ilgili merak edilenleri anlattı...
Antalya’nın ilk sahafınız değil mi?
Evet. Ben İzmit’in de ilk sahafıyım. 1986’da başladım. 1994’e kadar devam edip, sonrasında Antalya’ya yerleştim. 22 seneyi bitirdim sahaflıkta. İltem Sahaf, öncesinde Karabayır İşhanı’ndaydı. Sonra Nabu’nun olduğu yere geçtim. En son da buraya geldim. 13 sene oldu aynı yerdeyim.
Neden İltem Sahaf? İltem bilinen bir isim değil
Evet. Benim ismimin ilk hecesi ve eşimin ismi Meltem’in son hecesinin birleşimi İltem. Aynı zaman da kızımın adı. İltem ismi bize uğurla geldi.
Kaç kitap olduğunu biliyor musunuz burada?
Çok tane İltem’in en büyük özelliği Türkiye’nin en büyük sahafı olması. Ama bu en iyi sahafı anlamında değil, en büyük sahafı. 400 metrekarelik bir alan burası ve çooook kitabımız var. Her taraf kitap. Burada gördünüz kitap kadar belki depolarımızda kitap vardır.
Kitapları nasıl topluyorsunuz?
Satın alıyoruz. Bazen telefon geliyor biz gidiyoruz, bazen de onlar bizi buluyor. Çuvalla kitap alırız biz. Kamyonla gelir. Dönüşümcü kağıtçılar da bize kitap getirebilir. İnsan düşünen varlıktır. Hoşgörü ve esnaflığımı ön plana çıkardığım için müşteriden aldığım herşeyi satıyorum ben. Aklınıza ne gelirse. Tarihi kitaplar, romanlar, araştırmalar, dini kitaplar, sağ-sol yayınları hepsi var.
Kitapsever insanlar size ulaşıyorlar diyebilir miyiz?
Tabiki. Biz birbirimizin kokusunu alırız. Bir kitapsever gelip, şöyle bir dolaşsın, iyi kitabı hemen bulur. Onu çeker zaten. Arar, bulur çıkarır. Ben de mesela bir dükkana girip dolaştığım zaman hemen ayırt ederim. Deneyim mi dersiniz, hissetmemi ne derseniz deyin
Sahaftaki en eski kitabınızın tarihi nedir?
Yazma ve basma olarak ayrılır kitaplar. Yazma kitap 1600’lere kadar iniyor. Baskı olarak da 1769 baskı var elimde.
Satmayı düşündünüz mü onu?
Kendi koleksiyonumda o. Satmıyorum. Bazı özel baskıları internetten satışa sunuyorum ama. Matbaayı getiren İbrahim Müteferrika’nın ilk bastığı Cihannüma ve Vankulu Lügatı gibi kitaplar bende mesala. Ama nerden aldığımı hatırlamıyorum, sonradan fark ettim. O da bende mevcut.
Koleksiyon da yapıyorsunuz değil mi?
Evet. Bende de koleksiyonculuk var. Ben Osmanlı el yazmalarını topluyorum. Onun yanı sıra sanat ve tarih ağırlıklı, biraz da edebiyat. Nadir kitapları topluyorum. Evrak-ı Metrukiye dediğimiz eski evraklar, milli piyangolar, pul, para...
Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor? Öğrenciler mi? Yaşlılar mı?
30 senedir kitap satıyorum. Biz de aşağı yukarı 3 okuyucu profili var. Bir, zorunlu olduğu için gelenler, test, ödev kitapları vb, zorunlu kitaplar deriz biz bunlara. Bunların ağırlığı öğrencilerdir. İkinci müşteri potansiyelimiz, okumak için gelip kitap alanlardır. Bunlar ilkokula giden bir minikten, yaşlı bir teyzemize kadar olan yelpazedir. Yaşayan herkestir yani. Polisiye okur, dini okur, klasikleri okur… üçüncü de koleksiyonculardır. Bibliomania deriz, Türkçesi ‘kitap manyağı’. Onlar kitap alır okumaz, sadece biriktirirler. Kitaptan çok iyi anlarlar. Nadir kitapları çok iyi bilirler. Yazarları, kitap isimlerini çok iyi bilirler. Seçme kitapları alırlar ama okumazlar. Kimseye elletmezler, gözleri gibi bakarlar. İyi pazarlık ederek alırlar kitapları. Satarken de iyi paraya satarlar. Ölürlerse de bedavaya gider kitaplar. Koleksiyonerler öldüklerinde de, yakınları hemen kitapları alıp dışarı atar. Çünkü bu tip insanlar kitapları kimseye elletmezler. Koleksiyonerlerin olması kitapların günümüze ulaşması açısından çok güzel bir durum aslında. Kitabın kıymetini onlar biliyor.
Kitapların tozu nasıl temizlenir, burada temizliği nasıl yapıyorsunuz her yerde kitap var :)
İlaç var ama kitap konusunda Antalya iyidir. Kitabın en büyük özelliği senede bir defa, kitabı okumasanız da elinize alıp bütün sayfalarını hızlıca çevirdiğinizde temizlenir. Havasız ortam kitabı çürütür. Buranın iyi tarafı. Sürekli müşterimizin olması. Onlar kitaplarımı temizlemiş oluyor inceledikleri için. Karıştırınca kitap temizleniyor.
Dükkandaki kitaplardan ziyade, dükkana girecek kitaplar beni daha çok heyecanlandırıyor.
İkinci el kitapçılıkla, sahafiye aynı şey mi? Bunu da açıklar mısınız?
Neredeyse Osmanlı'nın kuruluşuna kadar gelir sahaflığın tarihçesi. Fakat günümüzde sahaf dediğimiz arkadaşlar 2. El kitap satarlar. İkinci el kitapçılıkla sahafiye aynı şey değil ama genel bir isim sahaflık denmiş. Bizim sahafiye olduğu gibi, 2.el bölümümüz de var. 1600’lerden 2016’lara kadar bizde kitap bulmak mümkün. Sahafiye kitaplar nedir? Az bulunan, nadir, baskısı tükenmiş, yazarın veya eserin kendisi kıymetli olan kitaplara sahafiye kitap diyoruz. Bir sahafta Mahmut Kemal İnal, Reşet Ekrem Koçu, Seha Meray gibi belli kişilerin kitapları olmalı, rafta dizili durmalı.
Bu kadar çok kitabın arasında korsan kitabınız var mı peki?
Almamaya çalışıyoruz, almıyoruz da. Varsa da gözümüzden kaçanlar olabilir tek tük. Çünkü biz çuvallarla kitap alırız ve sonra bakıp ayıklarız. Korsan olanları satmayız. Ama imha etmeyiz. Meraklısına hediye ederiz belki. Çünkü korsan kitap dediğimiz şey yine kitap sonuçta.
Fiyatlarınız nasıl? Kitap çalma olaylarıyla karşılaşıyor musunuz? Bu kadar çok kitabın arasında gözünüzden kaçabiliyordur?
Bizde mübahtır :) Kitap çalmak cümlesini kullanmak istemiyorum ama ücretsiz olarak kitapları alanlar oluyor bazen. 3’e kadar izin veriyorum sonra da görürsem ‘yeter artık, yapmayın’ diyorum :)
Fiyatlarımız uygun. 5-7 lira gibi düşük ücretle güncel kitapları satıyoruz. Bizim bu fiyata sattığımız kitapların piyasa fiyatı 20-25 lira. Bazen 10 sayfalık incecik bir kitabı 50 liraya satarız. O kadar nadirdir, bulunmuyordur, kesin özelliklidir o kitap. Sahafiye dediğimiz türden. Eskiden piyasanın yarı fiyatına kitap satardık, şimdi 4’te biri fiyatına satıyoruz.
Bazı özel koleksiyonlarınızı internetten sattığınızı söylediniz. İlgilenenler çok oluyor mu?
Evet az önce söylediğim gibi, ilk baskılar önemli mesela. Nadirkitap.com’dan İltem Antik Sahaf’tan burada olamayan kitapları da satıyoruz. Çünkü gördüğünüz gibi her yer kitap. Sattıkça depoda tuttuğumuz kitapları çıkarıyoruz. Arayıcılar da daha rahat ulaşıyor. Polonya, Almanya, Amerika gibi ülkelere kitap yolluyoruz. Dünya’nın her yerinden bize ulaşıyorlar.
İşleriniz nasıl?
Daha durgun eskiye göre. Türkiye’nin durumundan ayrı tutamayız tabi. Piyasa çok kötü bir durumda biliyorsunuz, turizmindeki düşüş de ortada. Direkt turistler kitap almak için bize gelmese de turizm sektöründe çalışanlar, onların çocukları bizim müşterimizdi. Şimdi turist yok, turizmci de yok, kitap almaya gelen de yok. Zincirin halkası olunca durum böyle oluyor. Haftanın 7 günü sabah 8’den akşam 9’a kadar buradayım. Eşim de tabiki büyük destekçim. Kendisi İngilizce öğretmeni Meltem Dilek.
Para koleksiyonuz da var, ona nasıl başladınız?
Kendim sevdiğim için biriktirmeye başladım. Almak isteyenler de oluyor. Delikli eski paralar çok ilgi çekiyor mesela.
Yorumlar
Kalan Karakter: