Sındırgı’da bir bina ile kırsal alanda 12’si metruk 15 yapının yıkıldığını hatırlatan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, “Aynı büyüklükteki bir deprem Antalya’da çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir” dedi.
“Yapı stokumuz depreme dirençli değil”
Türkiye genelinde olduğu gibi Antalya’da da mevcut yapı stokunun depreme karşı yetersiz olduğunu vurgulayan Akdoğan, hem belediyelerle imzalanan protokoller hem de mesleğin diğer paydaşlarıyla yapılan toplantılarla bu konuda çalışmalar yürüttüklerini belirtti.
2000 yılından önce inşa edilen binaların büyük risk taşıdığını ifade eden Akdoğan, Antalya’nın 1998’e kadar 4. derece deprem bölgesi olarak kabul edilmesinin, o dönemde nervürlü demir kullanılmamasının, hazır betonun ancak 1990’lardan sonra yaygınlaşmasının ve zemin etütlerinin yapılmamasının riskleri artırdığını söyledi.
“Bakım kültürü yok, yapılar çürüyor”
Kentte birçok binanın hâlâ inşa edildiği yıldaki dış cephe boyasıyla durduğunu, bodrum katlarda izolasyon eksikliği nedeniyle korozyon gibi ciddi yapısal sorunlar görüldüğünü aktaran Akdoğan, “Maalesef yapı bakım kültürü kentimizde yerleşmemiştir. Yasal zorunluluk olmadığı için vatandaşlar binalarının periyodik bakımını yaptırmıyor. Oysa binalar da asansörler ve araçlar gibi düzenli bakıma tabi tutulmalı” dedi.
“Denetimler hâlâ yetersiz”
Projeye aykırı imalatların sürdüğünü, gerekli kontrollerin bugün bile eksik kaldığını belirten Akdoğan, mühendislik hizmetlerinin müteahhitler tarafından ek bir yük olarak görülmesinden vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.
“Yıl 2025 olmuştur; teknik insanların hak ettikleri şartlarda, hak ettikleri ücretlerle çalışmaları sağlanmalı ve aldıkları eğitimin karşılığını verebilecekleri bir yapı üretim süreci tesis edilmelidir” diyen Akdoğan, ancak bu şekilde güvenli ve dayanıklı bir yapı stoğu oluşturulabileceğini vurguladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: