2024 yılının ‘Emekli Yılı’, 2025 yılının ise ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilmesine rağmen bu söylemlerin topluma karşı bir iyileştirme getirmediğini aksine yaşanılan yoksulluğu daha da derinleştirdiğine vurgu yapan Acar, “Maaşlara yapılan artışlar enflasyon karşısında eridi. Halk her geçen gün daha fazla yoksullaşıyor. Alım gücü, son 10 yılda dramatik şekilde geriledi” ifadelerini kullandı.
Milyonlarca Yurttaş Temel İhtiyaçlarını Karşılayamıyor!
Acar, 2014 yılında asgari ücretle 10,07 gram altın alınabiliyorken, bu rakamın 2025’te 5,49 grama gerilediğini, en düşük öğretmen maaşı ile alınabilen gram altının 2014’te 25,57 iken, 2025’te 11,28 olduğunu ve en düşük emekli maaşı ile alınabilen altının ise 2014’te 11,33 gramken 2025’te sadece 3,59 grama düştüğünü belirtti. Aynı gerilemenin ekmekte de yaşandığını belirten Acar, “Ekmek küçülürken halkın sofrası da küçüldü.” dedi. Açlık sınırının altındaki yaşam şartlarına da dikkat çeken Acar, “Gıda fiyatlarındaki artışa barınma ve ulaşım gibi temel harcamalar da eklendiğinde, özellikle emekliler başta olmak üzere milyonlarca yurttaş temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz durumda.” dedi.
Türkiye Gelir Adaletsizliğinde 3. Sırada
Halkın açlık ve yoksulluğa sürüklendiğini ifade eden Acar, “Bu sistem bir yandan halkı açlığa ve yoksulluğa mahkûm ederken, diğer yandan bir kesimin kar enflasyonu üzerinden zenginleşmesine olanak sağlıyor. Gelir dağılımı çarpıklığı öyle bir noktaya geldi ki, Türkiye OECD ülkeleri arasında gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu 3. ülke haline geldi.” ifadelerini kullandı.
Halkın Refahı Adına Mücadele Etmeye Devam Edeceğiz
Eğitim-İş olarak mücadelelerinin süreceğini vurgulayan Acar, “Gerçek dışı enflasyon verileriyle belirlenen maaşlar halkı sefalete sürüklüyor. Emekliyi, öğretmeni, asgari ücretliyi hedef haline getiren, halk sağlığını tehlikeye atan bu adaletsiz sistem değişene kadar taleplerimizi dile getirmeye, halkın refahı için mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek, konuşmasını sonlandırdı.
Yorumlar
Kalan Karakter: