10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Konyaaltı Belediyesi ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) işbirliğinde bir program düzenlendi. Programa Antalya’da meslek hayatına devam eden gazeteciler, Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Konyaaltı Belediye Başkanı Avukat Semih Esen katıldı.
Programda ilk olarak söz alan Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC)Başkanı İdris Taş içinde bulunulan kötü koşullara vurgu yaparak: ‘‘ Maalesef içinde bulunduğumuz şartlar gereği 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü, bizim günümüzü kutlayamıyoruz. Artık bu günü mücadele günü olarak tanımlıyoruz ve ona göre davranıyoruz. Bugün Türk basınının hala bir meslek yasası yok. Bu bizim çok çok büyük bir eksikliğimiz. Bu anlamda birçok kişi ‘gazeteciyim’ diye ortalıkta dolaşıyor. Bu da bizi rahatsız ediyor. Bu bağlamda bizim çok önem verdiğimiz gazetecilik meslek kanunu için gerek Antalya Gazeteciler Cemiyeti gerekse Akdeniz Gazeteciler Federasyonu ile birlikte Ankara’da bu çalışma için ciddi mesai harcıyoruz’’ diye konuştu.
Asgari ücret kabul edilebilir değildir
Bugün medya tarihin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Birçok gazete sahibi çalışanlarına asgari ücreti bile ödeyemiyor. Bunun yanında daha azı olan birçok meslektaşım asgari ücret maaş alıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Gerek patronlar ödemede gerçekten güçlük çekiyorlar, gerekse çalışanlar bu zor şartlar altında mesleklerini layıkıyla yapmaya çalışıyorlar. Artan baskı ve yayın maliyetleri gibi bir çok sorunumuz olduğu aşikardır. Ne zaman bu bahsettiğimiz düşük ücret, zorlu şartlar ve özgür olamama sorunlarımız çözülürse o zaman 10 Ocakları, 24 Temmuzları gazetecilerin bayramı olarak kutlayacağız.’’ İfadelerini kullandı.
Sıcağıyla göremedik
Toplantıda Başkan İdris Taş’ın ardından söz alan Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen: ‘‘Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Defalarca konuşuldu anlatıldı fakat çok yavaş ilerliyor. Hatta ilerliyor da diyemeyiz. Bugünün anlam ve önemini anlayıp yaşamayacağımız uygulamalar hayata bir türlü geçirilmedi. Sevgili başkanım İdris Taş da ifade etti. Gazeteciliğin, haber alma özgürlüğünün Türkiye’de iyiye gitmediğini yaşayarak gördük. 2002 yılında yapılan bir araştırmada basın özgürlüğü endeksinde 100. sırada olan türküye geçen sene yapılan araştırmada 185 ülke arasından 165. sıraya gerilemiştir. Buna sebep olan olayları her gün yaşayarak görüyoruz. Üzücü olan taraf, kamusal bir görevi ve yönü olan basının haber alma ve yayma özgürlüğünün olmaması demokratik bir sorundur. Halkın haber alma özgürlüğünde bulunan küçük balta darbeleri oldu ve bu küçük balta darbelerinin bir gün Türkiye'deki basın özgürlüğünü, vatandaşın doğru habere ulaşma hakkını yok edeceğini maalesef o anda olayların sıcağıyla göremedik. Göremedik ve yavaş yavaş yirmi sene içerisinde yüz seksen beş ülke içerisinde, basın özgürlüğünde, yüzüncü sıradan yüz altmış beşinci sıraya geldik’’ dedi
Basın demokratik bir gerekliliktir
Basın özgürlüğünün demokratik bir gereklilik olduğunun altını çizen Başkan Semih Esen: ‘‘Demokrasi sadece sandığın olması, insanların oy kullanmasından ibaret değildir. Bunu artık hepimiz biliyoruz. Ülkede kaliteli bir demokrasinin varlığından söz edebilmek için birkaç şeyi mutlaka bir arada olması lazım. Mutlak bir arada olması gereken şeylerden birincisi ve en önemlisi ki ben bunu tahminle veyahut da kendi temennim olarak söylemiyorum, demokrasi konuşma yazılan tüm kitaplarda tüm akademik çalışmalarda, tüm makalelerde böyledir. Demokrasinin birinci ve vazgeçilmez unsuru güçlü parlamentodur. Parlamentonun çok güçlü olmalıdır. Parlamentonun üzerinde hiçbir güç bulunmamalıdır. Hiçbir güç parlamentoyu vaatle veyahut da baskıyla yönlendirememelidir. Bunun varlığı demokrasi için birinci adımdır. Bu mutlaka var olmalıdır. İkincisi denge ve denetimdir. Denge ve denetim mekanizmaları yargı elinde yürütülür ancak sadece yargı eliyle değildir, olmamalıdır.. Bizim gibi henüz vatandaşın itirazı, sivil toplum kuruluşlarının itirazı ve sözlerinin hak ettiği kadar dinlenmediği toplumlarda göz ardı ediliyor ve maalesef geri planda kalıyor. Yargı, evet denge denetim mekanizmasının en önemli unsurudur. Fakat aynı zamanda vatandaşlar, sivil toplum kuruluşları da bu göreve mutlaka katılmalıdır. Sendikalar, dernekler ve sizin gibi gazeteciler de yargı ve denetim mekanizmalarına destek vermek için çalışmalar yapar ki bu şekilde daha sağlıklı işler sistem. Yani gazeteciler güçlü demokrasi için gerekli olan unsurları ayakta tutan ve sağlıklı işlemesini sağlayan kişiler olarak da tanımlanabilir. Bu noktada yüklendikleri görevin önemi daha net anlaşılır. Demokrasi sizler eliyle daha kaliteli hale getirilebilir’’ dedi.
Bu bir veda değil
Konuşmasının davetli olan gazeteciler tarafında veda konuşması olarak algılanması üzerine bu bir veda konuşması değil diyen Konyaaltı Belediye Başkanı ve aynı koltuk için yerel seçimlerde aday adayı olan Semih Esen: ‘ Veda ediyorum gibi bir algı oluşmuş. Bu bir veda konuşması değil. Daha yeni ‘merhaba’ diyoruz. Daha yeni başlıyoruz ‘’ ifadelerini kullanarak sözlerini sonlandırdı.
Yorumlar
Kalan Karakter: