Emek... Helal bir ekmek için adanan bir ömrü ifade ediyor benim için. Emek... Küçükken işten yorgun argın gelen babamla geçiremediğim güzel günleri hatırlatıyor. Sabah uyandığımda evde olmayan, uyumadan evde göremediğim babamı hatırlatıyor. Elbette ki pek çok farklı anlamlar yüklenebilir 'emek' kelimesine. Dün 1 Mayıs haberlerini gazete için derlerken, Doğan Haber Ajansı'nın geçtiği bir fotoğraf dikkatimi çekti. 1 Mayıs için Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan emekçilerin arasında 16 yaşında bir emekçinin fotoğrafıydı bu. 27 derecelik Antalya sıcağında bayram kutlamak için meydana toplananların arasında bayramı kutlayamayan biri vardı. Ajansın haberinden adının Hasan Söylemez olduğunu öğrendiğim küçük emekçinin bakışlarından o kadar çok anlam çıkardım ki...
Polis, 16 yaşındaki Hasan'ın alana girip su satmasına 'güvenlik' gerekçesiyle izin vermemiş. O da, alanın etrafında elindeki seyyar arabayla su satıp üç-beş kuruş kazanmaya çalışmış. Hasan'ın gözlerinde çaresizlik var. Yüz ifadesinde para kazanmak zorunda olduğunun derin anlamı... Dudaklarını büzüşü umutsuzluğu anlatıyor. Öyle büyük bir ders veriyor ki Hasan, çocukların köle gibi çalıştırıldığı, çalışırken öldüğü bir dünyanın belki anlamsızlığını belki de en büyük anlamını gösteriyor. Bugün sokaklarda binlerce Hasan var... Hasan'dan çok daha küçük bedenler var. Biz, geleceğimizin çalışırken ölmesine, yok olmasına göz yumuyoruz. Biz, geleceğimizi koruyamıyoruz.
Bir bayramı daha geride bıraktık. Bu bayramın aklımda kalacak karesi, Hasan'ın bu fotoğrafı. Böyle kareleri görmeyeceğimiz, çocuk sömürüsüne son vereceğimiz, bilek gücünün, alın terinin hak ettiği kazancı bulacağı nice 1 Mayıslara... 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlu olsun!
Yorumlar
Kalan Karakter: