Dijital dünyada çocukların güvenliğinin sağlanması ve kişisel verilerinin korunmasına yönelik atılacak adımlar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen toplantıda ele alındı. Sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de önerilerini sunduğu toplantıda, Bakan Göktaş, Sosyal Medya Yasası'na ilişkin yönelik bakanlığın çalışmalarına ilişkin bilgiler verdi. Toplantıda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uzmanları 'Sosyal Medya Yasası ve 16 Yaş Altına Yönelik Düzenleme' konulu bir sunum yaptı.
Sosyal medyanın günümüzde hayatın kendisi haline geldiğine dikkat çeken Bakan Göktaş, "1950 yılında Amerika’da siyahilerle beyazlar ayrı ayrı yerlerde oturuyordu otobüslerde. otobüse binemiyordu. Ortak alan kullanmaları yasaktı ciddi bir aparteit uygulanıyordu. O dönem buna ses çıkaran çok az insan vardı. Bunlar adeta hayatın bir akışı haline geliyordu. Bizler bugün bizim için normal görünen çocukların dijital mecraları sosyal medyayı bu kadar rahat kullanmasına biz ses çıkarmıyoruz ama belki bundan 30 yıl sonra çocuklar bizlere 'Siz neden o dönem bizlere bunları fırsat verdiniz', 'Neden o dönemde bunları önlemediniz' diyecek. 20 sene içerisinde bu yasayı çıkarmazsak şayet 2050 yılında, bizlere bu soruları yansıtacaklar. 'Nasıl bize izin verdiniz', 'Çocukları kumar istismar dijital bağımlılık ve akran zorbalığının bu kadar rahat oluştuğu bir sosyal medyayı kontrolsüz bıraktınız' diye bizlere bu soruyu soracaklar. Çocuklarımız bugün kendi bedenlerine küsmeye başlıyor tehlikeleri göz ardı ediyor kişisel sınırları hiçe sayıyor. Onlar fark etmiyor ama biz biliyoruz biz fark ediyoruz. Bugünkü toplantımız bu açıdan gerçekten önemli, kıymetli. Aileler, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları olarak çok geç olmadan hep birlikte adım atmalıyız. Bu sorunlara çözüm üretmeliyiz." diye konuştu.
Bakan Göktaş konuşmasında dijital dünyada çocuklara tehdit olan unsurları da paylaşarak" Birincisi güvenlik problemi gerçek hayatta hiçbir çocuğumuz 45-50 yaşında bir adamla parkta oynamasına ya da suç örgütlerinin yanına yaklaşmasına izin vermeyiz. Hangi ebeveyn tanımadığı bir kişinin çocuğuyla oynamasına izin verir. Çocuğun yanağına dokunmasına bile izin vermez ama dijital mecrada bunlar serbest, bunlar oluyor. Sosyal medyada bunların önüne geçemiyoruz, konuştukları kişileri tanımıyoruz nerelere ulaştıklarını fark etmiyoruz. Araştırmacılar internete erişimi olan her 10 çocuktan 6'sının her gün tanımadığı kişilerle iletişim kurduğunu gösteriyor. Öte yandan gerçek hayatta çocuklarına sigara içmesine kumar oynamasına ya da tehlikeli yerlere gitmesine izin vermiyoruz. Fakat sanal dünyada artık tehlikeler ekranların arkasında sessizce yaşanıyor. Şunu artık kabul etmeliyiz ki, sanal dünyayla gerçek dünya arasında artık bir fark yok. Sanal dünya uzun bir süredir, gerçekliğimiz olmaya başladı. Bir çocuk gerçek dünyada ulaşamadığı uyuşturucuya sosyal medya aracılığıyla ulaşabiliyor maalesef. İkinci problemimizse depresyon, kaygı, öz değer eksikliği. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, sosyal medya kullanımı ergenlerde depresyon riskini yüzde 35 artırıyor. UNICEF’e göre, 14–17 yaş arası gençlerin yüzde 46’sı, sosyal medya paylaşımları yüzünden kendini yetersiz hissediyor. Yani 30 çocuğun 13’ü, aynaya bakarken kendini eksik hissediyor. Bu sadece bir duygu değil, toplumsal bir travma. Çocuklarımızın bir kısmı, artık kendisini ekran içinde tanımlıyor. Sanal beğeniler, gerçek onayın yerini alıyor. "dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: