Bu konum, ülkemizin biyolojik çeşitlilik bakımından çok zengin flora ve fauna türlerine sahip olmasına neden oluyor.
Tarih boyunca, çeşitli medeniyetleri bünyesinde barındıran Anadolu'nun şimdi stepe dönüşmüş bulunan alanlarının yakın zamana kadar ormanlarla kaplı olduğu ve bu ormanların çeşitli tür ve zenginlikte kuşları ve memeli hayvanları barındırdığı biliniyor.
Ne var ki, insanoğlunun doğayı bitmez tükenmez bir kaynak olarak değerlendirip, ona hiçbir katkıda bulunmadan kullanması birçok flora ve fauna türünün ortadan kalkmasına ve/veya nesillerinin tehlikeye düşmesine neden oldu.
Bunların genel olarak nedenleri bilinmekle birlikte bir kez daha özetlemeye çalışalım...
Nedir bunlar?
Ormanlık alanların hızlı bir şekilde tahribi, yangınlar, aşırı hayvan otlatmaları, sulak alanların kurutularak, yaban hayvanlarının yaşam ortamlarının daraltılması...
Tarım alanlarında, tarımsal mücadele kimyasallarının bilinçsiz ve aşırı kullanımı...
Veba, şap gibi salgın hayvan hastalıklarının ciddiyetle takip edilmemesi...
Bazı türlerin, diğerlerinin aleyhine çoğalması, yani doğal dengelerinin bozulması...
Avcı sayısının nüfusla birlikte artması...
Ateşli silahların teknolojik gelişmesi...
Ulaşım araçlarının gelişmesi ve karayolları ulaşımlarının kolaylaşması, gibi nedenler, doğanın tahribatını hızlandırıyor. Tüm bu nedenlere ilave olarak, usulsüz ve aşırı derecede yapılan avlanmalar da bu tahribat hızına katılıyor.
Ülkemizdeki yasal uygulamalara da bir göz atalım...
3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre, ülkemizde bu konuda en yetkili kuruluş olarak, Valilikler ve Kaymakamlıklar sorumlu tutulmuştur. Bu amaçla, ilçelerde kaymakamın başkanlığında, orman, veteriner, ziraatçı ve iki yöre avcısından oluşturulan İlçe Av Komisyonu kurulmuştur. Bu komisyon aldığı yöre ile ilgili avcılık kararlarını bir üst kurul olan, Vali başkanlığında toplanan İl Av Komisyonu’na gönderir. Bu kararlar diğer ilçelerden gönderilen kararlarla birleştirilerek, İl Av Komisyon Kararları olarak Merkezde Orman ve Su Bakanı’nın başkanlığında toplanan Merkez Av Komisyon Başkanlığı’na gönderilir.
Bu kararlar burada değerlendirilip o yılın Merkez Av Komisyon Kararları olarak kabul edilerek, komisyon üyelerince imzalanır ve resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girer.
Her yıl kabul edilen bu Merkez Av Komisyon kararları; avına izin verilen türler ile korunacak olanlarını, avlanma zamanlarını, av limitlerini, yasaklanmış avlanma sahalarını ve sınırlarını, av turizmi esaslarını, kaçak ve usulsüz yapılan avlar için verilecek cezaları ve tazminatları, avcılığın ve av hayvanlarının geliştirilmesine ait diğer gerekli esasları düzenler.
Aynı kanun, Doğa Koruma ve Milli Parklar teşkilatını da görevlendirerek, av kaynaklarının üretilerek çoğaltılmasında, sahalara yerleştirilmesinde, bakımlarında, korunmalarında, av turizminin yönetilmesinde, av amenajman planlarının yapılmasında, Merkez Av Komisyon Kararları’nın bastırılarak, dağıtılmasında tam yetkili kılmıştır.
Bir diğer konu da av hayvanı üreticiliğidir. Bugün dünyanın birçok ülkesinde av hayvanı yetiştirme çiftlikleri kuruludur. Bunların temel amacı; av hayvanının neslini korumak ve bunun için sağlıklı fertler üretmek, av ve avlaklar için av hayvanı yetiştirmek, av etine olan talebi karşılamaktır. Biz de bu amaçla, boş, kullanılmayan sahipli arazilere av hayvanı yerleştirerek veya yerleştirilmesini teşvik ederek, toprak sahiplerine mali destek verirken, av kaynaklarımızın da bu sayede korunmasını ve devamlılığını sağlayabiliriz.
Yıllardır insanoğlunun doğaya karşı sürdürdüğü olumsuz baskılar, doğanın ayrılmaz parçası olan yaban hayvanları üzerinde de kendini hissettirmiştir. Aşırı ve kanunsuz avlanmalar, yaşama ortamlarındaki (habitatlardaki) yapılaşmalar ve kirlenmeler nedeni ile yok edilmesi, bu doğal kaynağımızı bitme aşamasına getirmiştir.
İlk çağlarda yalnız beslenme ve korunma içgüdüsü ile avlanan insanlar, bu amaçla taş, kamış, metal vb. materyaller ile av aletleri yaparken farkında olmadan avcılık sektörünün de ilk adımlarını atmışlardır. Daha sonraları çeşitli beslenme seçeneklerinin geliştirilmesi, avlanmayı spor amacına yöneltmiştir.
Çağımız insanı, avlanmak için yabancı ülkelere seyahat ederken yol, beslenme, barınma ile av araç, gereçleri ve çeşitli sosyal gereksinimlerine ilişkin harcamalarla parasal bir dolaşım yaratarak iç ve dış turizm kapsamında avcılığı; sportif, turistik, ekonomik ve kültürel bir değer olarak uluslararası boyutlara ulaştırmıştır.
Birçok ülkede, doğal dengenin yeniden kurulması (rehabilitasyonu) yönündeki çalışmalara hız verilerek, yaban hayatının yok olmasının önüne geçilmeye çalışılmakta ve av amenajman planları uygulaması suretiyle de av turizmi gelirlerinin ülke ekonomisine, koruma kullanma dengesi (akıllı kullanım-wise use) içinde kazandırılmasına özen gösterilmektedir.
Bizde de bu uygulamalara ‘devlet avlakları’ ve ‘özel avlaklar’ olarak adım atılmış olup, av turizmini disiplin altına alınarak, yörenin insanına bu kaynaktan para aktarılmasına başlanmış ve bu sahalarda kaçak ve usulsüz avlanmaların önüne geçilmiştir.
Bu yıl av turizmi esasları dahilinde Antalya ve çevresi için 43 yaban Keçisi kotası tahsis edilmiş ve Mayıs sonunda bu kotalar ihale ile av turizmi yapan firmalara kapalı zarf usulü ile dağıtılmıştır.
Yorumlar
Kalan Karakter: