Konuşmasına Antalya Ticaret Borsası’nın 105. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak başlayan Çandır, “23 Haziran 1920’de kurulan Borsamız, tarım ve ticaretin her alanında öncülük ederek kentimizin kalkınmasına katkı sağlamıştır. Bugün de aynı kararlılıkla çalışıyoruz” dedi.
Yaş Sebze ve Meyve Raporu: Hal Mevzuatı Güncellenmeli
Çandır, daha önce kamuoyuyla paylaşılan “Yaş Meyve Sebze Piyasası ve Hal Mevzuatı” raporuna da değinerek, dijital izlenebilirlik, hal altyapılarının dönüşümü, kayıt dışı ticaretin önlenmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. “Bu öneriler hayata geçerse hem üretici hem tüketici kazanır” dedi.
Tarım ve Turizm Etkileniyor, Diplomasi Şart
Çandır, bölgede yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların tarım ve turizm sektörünü doğrudan etkilediğine dikkat çekti. “Geçmişte yaşanan ihracat ve turizm kayıpları hâlâ hafızalarda. Ülkemizin denge politikaları çerçevesinde bölgesel barışa katkı sunması şart” ifadelerini kullandı.
Ekonomik Veriler Endişe Veriyor
2025’in ilk çeyreğine ait büyüme verilerini değerlendiren Çandır, milli gelirin sadece %2 arttığını, buna karşın tarım, sanayi ve imalat sanayinde küçülme yaşandığını söyledi. “Vergiler artarken reel sektör daralıyor. Bu tablo sürdürülebilir değil” dedi.
Antalya özelinde ise tablo daha dikkat çekici:
• Kurulan şirket sayısı %21 azaldı, kapanan şirket sayısı %46 arttı.
• Ülke genelindeki oranlar ise sırasıyla %10 azalış ve %21 artış.
• Çek işlem hacmi Antalya’da %25, Türkiye genelinde %31 arttı.
• Protestolu senetler Antalya’da %46, Türkiye’de %165 arttı.
• Karşılıksız çek oranı Antalya’da %21 azaldı, ülkede ise %51 arttı.
“Bu tablo, kentimizde borçlara bağlılık oranının daha yüksek olduğunu gösteriyor” diyen Çandır, kredi kullanımında ise ciddi bir artış olduğuna dikkat çekti. Ancak enflasyon nedeniyle bu artışların reel büyüme anlamına gelmediğini belirtti.
Zeytinlikler ve Tarım Alanları Madencilikle Tehdit Altında
Konuşmasının son bölümünde tarım alanlarının madencilik projeleriyle tehdit edilmesine de değinen Çandır, “Zeytinlikleri madenciliğe feda etmek, geleceğimizi ipotek altına almaktır. Tarım, süresi ve değeri açısından madencilikten çok daha üstün ve sürdürülebilir bir faaliyettir” dedi.
GES, HES ve maden projeleriyle verimli arazilerin riske atılmasına karşı olduklarını belirten Çandır, “Bu projelere tümden karşı değiliz ancak çevre, kültür ve üretim dengesi korunmalı” diyerek uyarıda bulundu.
Yorumlar
Kalan Karakter: