Antalya’nın Demre ilçesinde, Kekova Körfezi’nin tam kalbinde yer alan Üçağız Köyü, sosyal medyada yapılan bir anketin ardından Antalya’nın en güzel köylerinden biri seçildi. Ancak bu haber bölge müdavimlerini pek de sevindirmedi. Çünkü Üçağız o kadar özel ve huzurlu bir yer ki, birçok kişi bu cennetin daha fazla tanınmasını istemiyor. Burası sadece doğa değil, aynı zamanda tarih ve sükunetin iç içe geçtiği, gerçek bir zaman molası...
“Burası Bizde Kalsın” Diyenlerin Köyü
Üçağız’a yolu düşenler, bu eşsiz köyü daha çok kişi bilmesin istiyor. Çünkü buraya gelenler sadece manzara ya da deniz değil, aynı zamanda yavaşlayan bir yaşam biçimi buluyor. Ana yolların dışında kalması ve ulaşımın görece zor oluşu, köyü bugüne dek koruyan en büyük avantaj olmuş.
Yıllardır yaz tatillerinde bu bölgeyi tercih edenler, “sık gitmesek de orada olduğunu bilmek içimizi rahatlatıyor” diyerek adeta bir sırrı paylaşmaktan çekiniyor.
Kekova Körfezi’nin Kalbinde, Zamanın Durduğu Yer
Köy, adını limanından baktığınızda adalar arasından denize çıkan üç doğal açıklıktan alıyor. Denizden bakıldığında limanın sükuneti, sanki zaman durmuş hissi veriyor. Köyün kıyısında Likya döneminden kalma antik mezarlar ve suya gömülmüş taş yapılar var. Dalgasız göl gibi denizde kano yapmak, bölgeyi keşfetmenin en keyifli yollarından biri.
Lüks Aramayın, Huzur Burada Başlıyor
Üçağız’da zincir oteller ya da lüks restoranlar yok. Ancak Babaveli Pansiyon gibi sıcak aile işletmeleri, köy kahvaltısıyla sizi misafir gibi değil, evlat gibi karşılıyor. Öyle ki sabah tek bir telefonla kayık hazırlanıyor ve sizi sadece size özel bir koya bırakıyorlar. Ne market var ne AVM... Ne varsa doğada var, sade ve gerçek.
Batık Kentlerden Sakin Limanlara
Üçağız, sadece huzur arayanların değil, tarih meraklılarının da favorisi. Kekova Adası’ndaki Batık Kent, Kaleköy (Simena) ve Aperlai Antik Kenti köye sadece tekneyle birkaç dakika uzaklıkta. Bu bölgede şnorkelle dalış yapmak bile bazı alanlarda yasak çünkü deniz tabanındaki tarihi doku o kadar kıymetli.
Yazın artan tekne turlarıyla kısa süreli bir kalabalık yaşansa da, akşam olduğunda köy yeniden sessizliğe bürünüyor. Zaten nüfusu sadece 450 kişi. Kış aylarında ise neredeyse sadece köy halkı kalıyor.
Bu yüzden bazı müdavimler bu köy için şunu söylüyor:
“Üçağız’a sakın gitmeyin. Çünkü giderseniz geri dönmek istemezsiniz.”
Lüks değil, samimiyet istiyorsanız…
Gürültü değil, kuş sesleriyle uyanmak istiyorsanız…
Bir sabah kayıkla gizli bir koya bırakılıp, sadece denizin ve kaplumbağaların tanıklığında yüzmek istiyorsanız…
Üçağız, sizin köyünüz olabilir. Ama dikkat edin — dönerken biraz kalbinizi orada bırakabilirsiniz.
Yorumlar
Kalan Karakter: