Bugüne özel bir çalışma yapmak için tüm kadro seferber olmuş durumda.
Bu özel gün için bende Antalya’nın yarım asırlık tarihini, dönemin belediye başkanları olan Selahattin Tonguç, Hasan Subaşı, Bekir Kumbul, Menderes Türel ve Mustafa Akaydın’ın birkaç yıl önce İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) düzenlediği bir panelinde anlattıkları üzerinden yazmaya çalışıyorum.
Bu paneli bizzat izleyip ve belediye başkanlarını dinlerken Antalya’nın geçmişte ne gibi zorluklar içinde bir yaşamı olduğunu düşünmüştüm.
Bugün bir kez daha aynı düşünceyi yazarken de anladım. Ama kentin o dönem ki bakir durumunu, güzelliğini de özellikle Tonguç’un anlatımıyla bir kez daha anladım.
Plansız, projesiz, yetersiz imkanlar, yerinde yönetim ilkesinin olmaması, elektrik, su gibi sorunlarının, göç yolu ile bir anda oluşmaya başlayan gecekondulaşma, ulaşım sorunu gibi konular gerçekten geçmişte çekilen sıkıntılar.
Bugün ‘rant’ hesabı yapılan Antalya, geçmişte şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı hesabı yapılarak hizmet için yapılmaya başlamış.
1973-1980 yılları arasındaAntalya Belediye Başkanı olarak görev yapan Selahattin Tonguç’u anlatımına göre, ulaşım başlangıçta faytonlarla sağlanıyormuş. Bir süre sonra taksi ve dolmuşlar oluşmaya başlamış. Daha sonra ise naylon diye tabir edilen traktör römorklarından bozma ulaşım araçları Antalya’ya gelmiş.
Bu bilgi bile Antalya’nın nereden nereye geldiğinin bir göstergesidir ayrıca.
Yine Konyaaltı’ndan Lara’ya kadar falezlerde 150 ile 200 metre genişliğinde yeşil alan yapılması planlanmış. kentin doğusu ve batısıyla birlikte 0,20 emsali iki katı geçmeyen villalar düşünülmüş. Ancak zaman için de baskılar oluşmuş.
Bugün 150 ile 200 metre genişliğinde yeşil alan olması düşünülen falezler yani Antalya’nın gerdanlığı ne yazık ki yıllar geçtikçe beton yığını haline geldi.
1984-2009 yılları arasında Antalya Belediye Başkanlığı yapmış olan Hasan Subaşı’nın da aynı panelde yaptığı konuşmada, 60 bine yakın işyeri ve gecekondu kaçak şartlarda oluştuğunu öğrenmiştik.
Yine Subaşı döneminde Antalya’nın 100 küsur mahallenin yarısında içme suyu bile olmadığını da öğrenmiştik.
Bugün Antalya, beton yığını haline geldi. Bir karış toprağı olan rant planları yaptırmak için elinden geleni yapmaya başladı. Tarım alanları imara açıldı. Açılmaya da devam ediyor. Turizm adı altında birçok ormanlar yok edilmeye çalışıldı. Taş ve maden ocakları ile doğa katledildi ve edilmeye devam ediyor. Dereler, Akarsular HES kapsamında özel firmaların eline geçti.
Bugün Antalya’yı turizm başkentine yakışmayacak konuma getirenler acaba, kentin geçmişini bilselerdi aynı şeyleri yapar mıydı?
Bugün falezleri çok katlı beton yığınlarına dönüştürenler, 1970’li yıllarda falezlerin yeşil bant haline getirmeyi hayal edenleri dinleselerdi, aynı beton yığınlarına izin verirler miydi?.
‘RANT’insanların içine öyle bir işlemiş ki, inanıyorum ki, geçmişi iyi bilenler bile turizm kenti Antalya’nın yaşanamaz hale gelmesi içinden elinden geleni yapardı.
Zaten yapmaya da devam ediliyor.
Antalya’nın bakir güzelliklerini de ancak dönemin belediye başkanlarından dinleyerek bugün ‘hizmet’ adı altında yapılanlara ancak isyan ediyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: