Antalya'nın eski iş adamlarından biri olan ve iş dünyasındaki başarılarıyla adından sıkça söz ettiren Gökalp Dinçmen, Büyükşehir Belediyesi bünyesinde görev yapan önemli şirketlerden biri olan Antalya Entegre Et Süt Gıda Tarım Canlı Hayvancılık Veterinerlik İnşaat Taşımacılık Temizlik Özel Eğitim Çiçekçilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. (ANET)'nin Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyor.
ANET'in başındaki en yetkili kişi olarak, bize ANET hakkında bilgi verir misiniz?
ANET'i Antalya'nın entegre et tesisi olarak tanımlayabiliriz. Eski başkanlardan Hasan Subaşı döneminde, sağlıklı et üretimi gerçekleştirmek adına kuruldu. Halkla birlikte ortaklaşa yapılması planlanmış bir tesis olmasına ve o zamanlar halka açılmış olmasına rağmen sadece yüzde 2'lik bir kesimin ANET'in içine girdiğini görüyoruz. ANET halka sağlıklı et yedirmek amacıyla kurulmuş ama bugünkü yapısına baktığımızda, belli yatırım projelerinin içinde olduğu bir şirkete dönüştürülmüş. Kentpark, Tünektepe gibi birçok projenin ANET bünyesine alındığını görüyoruz. Bu projeler aslında çok büyük projeler ama hiçbir şey yapılmadan atıl vaziyette bırakılmış. Yani halka hiçbir şekilde faydası dokunmayan, yol otoparkları gibi küçük projelerle hayatını devam ettiren bir şirket bulduk. İlk iş olarak bu projeleri ilerletmekle, daha iyi hale getirmekle başladık.
Bir kesim tarafından çok beğenilen ama başka bir kesim tarafından zaman zaman eleştirilen yol otoparkı projesi var. Bu projeyi anlatır mısınız?
Aslında bu yol otoparkları projesi gelir amaçlı yapılan bir proje değil. Bu proje, tamamen halkın ve trafiğin rahatlaması amacıyla hayata geçirildi. Biz yönetime geldiğimizde elimizde bir sürü müsaadesi alınmış fakat çeşitli nedenlerden dolayı yapılmamış park alanları bulduk. Bu alanları inceledik ve trafiği rahatlatabilecek yerlerin yanı sıra rahatlatmayacak yerlerin de olduğunu gördük. Trafiğin en rahat olacağı, vatandaşımızın aracını güvenle bırakabileceği, döndüğünde de aracının herhangi bir şekilde çekilmediğini göreceği alanları tespit ettik. Bununla birlikte ilave park alanlarımızı da almaya başladık. Halkın rahat bir trafikte yaşamasını sağlamaya çalışıyoruz. Yoksa araçlardan alınan bir, iki liraya belediyenin ihtiyacı yok. İstanbul'da bir İspark örneği var karşımızda. Bizim 1 lira aldığımız yerde, İspark 5 lira alıyor. Ayrıca bu projeyle 85 kişiye istihdam olanağı sağlıyoruz. İstihdam ettiğimiz kişilerin büyük çoğunluğunu da hanımlardan seçiyoruz. Bu sayede kadınları iş yaşamında daha aktif bir noktaya taşımayı amaçlıyoruz.
Tünektepe projesi de ANET'in sorumluluğuna geçti. Proje şu an ne durumda?
Tünektepe projesi, İl Özel İdare'nin Büyükşehir Belediyesi'ne bağlanmasıyla önce belediyeye hemen akabinde de ANET'in bünyesine geçti. Biz ilk iş olarak teleferik müteahhidi ile görüşmeler yaptık. Çünkü ihale belediye tarafından değil Özel İdare tarafından yapılmıştı. Öncelikli olarak ormanla ve çeşitli kuruluşlarla yüklenici firma arasındaki sorunları çözdük. Proje neredeyse tamamen durmuş bir vaziyetteydi, yeniden harekete geçtik. Altı tane direk dikilmesi gerekiyordu. Bunlardan 1, 2 ve 5, 6 numaralı diktik, 3 ve 4 numaralı direklerin dikilmesi kaldı. Orman izni bekleniyordu. Beklediğimiz izin de geçtiğimiz günlerde çıktı. En geç 15 Nisan'da tamamlayıp halkın hizmetine sunmayı planlıyoruz. Tabi buradaki işimiz teleferik projesiyle bitmiyor. Tünektepe'nin olduğu alanla ilgili de güzel projelerimiz var. Bu alanda 112 acil, emniyet, kara kuvvetleri gibi çok sayıda resmi kuruluşun anteni var. Buradaki antenlerin tek bir yerde toplanması için bu kuruluşlara yazı yazdık. Önümüzdeki ay içerisinde bunların hepsi tek bir alanda toplanacak. Burası için bir inşaat projesi var, henüz çizim aşamasında. Burayı da şehrimizin bir simgesi haline getirmek istiyoruz. Önümüzdeki sezonda halkımızı orada ağırlamak istiyoruz.
Gündeminizde olan projelerden bir tanesi de Kent Park. Bu projeyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Kent Park, herkes tarafından biliniyor. Biz geçmiş dönemin yaptığı birçok hata olduğunu söylüyoruz. İçinde bir sürü büfe yerleri yapılmış. Biz hemen burada ölçümler yaptık. Kaç kişi geliyor, kaç kişi gidiyor, neler oluyor diye. Yazın en hareketli dönemlerinde bile 50-60 kişinin girip çıktığı bir alana böyle bir yatırımın yapılması çok büyük yanlış. Burası çok güzel bir alan ve şehrin göbeğinde. Bu nedenle tek amaçlı bir restoranla oranın ölmesini istemedik. Ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık ve ihale yapmaya karar verdik ancak ihaleye katılan olmadı. Daha sonra biz de Büyükşehir Belediye Başkanımız ile masaya oturup, neler yapabiliriz konusunda düşünmeye başladık. Burada önemli bir yapı olan Akvaryum var. Ancak Akvaryum nedeniyle bu bölgeye yeni bir inşaat alanı açamıyoruz. Biz de yeni bir inşaat alanı açabilmek için çalışmalara başladık. Mini City'nin de boş alanlarını içine alacak şekilde mimari bir proje geliştirdik. Bu projeye başlarken de Konyaaltı projesini hayata geçirecek yüklenici firma ile o projeye uygun bir şekilde ilerlemeyi hedef edindik. Kendi projemizi, Konyaaltı projesine uygun hale getirip, halkımızın çok rahat gidebileceği, gezebileceği, içinde olabileceği bir proje ortaya çıkaracağız.
Konyaaltı için geçtiğimiz aylarda bir proje yarışması düzenlendi ve birinci seçilen proje herkes tarafından çok beğenildi. Siz Konyaaltı ve Konyaaltı projesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Konyaaltı, 6 kilometrelik plajıyla Antalya'nın en önemli sahili. Orada sabah 5'le başlayan bir yaşam var. Sabahın 5'inde yürüyenleri denize girenler, koşanlar oluyor. Onlar gittikten sonra denize girmeye gelen Konyaaltı'nın geri planda yaşayan insanların kullandığı bir sahil oluyor. Akşam 7'den sonra ise şehrin arka kısımlarında kalan yani Dokuma ve diğer bölgelerden halkın gelip yemeğini yediği, sahili kullandığı bir mekan haline geliyor. Gece 12'den sonra da sabaha kadar gelip serinlemek isteyenlerin geldiği bir alan oluyor. Şimdi böyle değerli bir alanı en iyi şekilde değerlendirmek gerekiyor. Konyaaltı sahili süreci biraz sıkıntılı oldu biliyorsunuz. Belediye meclisi önce vermek istemedi, daha sonra meclisten geçerek encümen kararıyla bize verildi. Biz de aldıktan sonra hemen incelemelere başladık. Plajı aldığımızla elektriği, tuvaleti, duşu, soyunma kabini olmayan bir sahil ile karşılaştık. İlk iş olarak sahili projelendirdik. Çok az süremiz vardı, çünkü turizm sezonu giderek yaklaşıyor. Bir ay içerisinde sahilin tüm projelerini bitirdik. Aydınlatma işlemlerini hallettik. Güvenliği sağlamak açısından oraya bir karakol kurduk. İnsanların rahat yürüyüş yapabilmeleri açısından yürüyüş yollarında çeşitli çalışmalar yaptık. Orada bulunan 16 büfeyi 10 büfeye indirerek halkımıza kaliteli hizmet verebilecek hale getirdik. Engelli vatandaşlarımızın sahili kolayca kullanabilmeleri için, engelli dernekleriyle birlikte çalışarak 7 engelli platformu yaptık. Kısacası sahili yaşanabilir, kullanılabilir hale getirdik. 7 bin şezlong ve 3 bin 500 şemsiye tahsis ettik. Bunlar kötüye kullanıldı, alıp evlerine götürenler oldu. Çoğunu yakaladık, gidip geri aldık. Belediyemiz güvenlikleri çoğaltarak buraları daha güvenli hale getirdi. Yeni projeye kadar bu işi layıkıyla sürdürdük. Şimdi de yeni projemiz çizildi, biz de karar aşamasındayız. Eğer Konyaaltı sahili bizde kalacak olursa ANET olarak orayı en güzel şekilde işletmeye hazırız.
Sarısu için de güzel bir projeniz var. Nasıl bir Sarısu buldunuz projeye başlarken, neler yapmayı hedefliyorsunuz?
Geçmiş dönemde belediyenin başlattığı ancak başarıya ulaşmayan bir proje vardı Sarısu'da. Sarısu'ya girdiğimizde önümüzde kırık tahta masalar, kötü toprak yollar, bakımsız alanlarla karşılaştık. Çoğu kişinin bilmediği mükemmel bir koy var. Bu koy tinercilerin ve fuhuş çetelerinin mekanı olmuş. İlk iş Emniyet Müdürlüğümüzle toplantı yaptık ve bu fuhuş, uyuşturucu çetelerinden bu alanı temizledik. Daha sonra bu koy için ne yapabiliriz diye düşündük ve kadınların rahatça hareket edebileceği, denize girebileceği bir Kadınlar Plajı oluşturmaya karar verdik. O bölge gerçekten de tam bir kadınlar cennetine dönüştü. İçerisinde üç tane işletme var. Bu işletme sayısını beşe çıkaracağız. Bununla birlikte Sarısu'daki alanın içerisinde Antalya'nın en büyük ihtiyaçlarından biri olan bir orman içi düğün alanı yapacağız. Kır düğünleri, kına geceleri burada yapılabilecek. Yine orada kadınlara has bir hamam ve spa yapmayla ilgili ön görüşmelerimizi bitirdik. Yürüme yollarının kenarlarına spor alanları yapıyoruz. Ormanın içine çocuklarla ilgili, rahatça oynayabilecekleri oyun alanları düzenliyoruz. Şu anda projelendirmeye başladığımız çocuk kreşi var. Sahile gelen bir insan çocuğunu da yanında getirdiğinde o kreşe teslim edebilecek. Burada çocuklarla eğitmenler tarafından akşama kadar hem uyku hem de yemek açısından ilgilenilecek, böylelikle anneleri de rahatça denize girebilecek. Zemin doldurması yapıyoruz, çimlendirme yapacağız. Masaların hepsini yeniliyoruz. Piknik alanındaki tüm masaları sabitleyeceğiz. Şu anda projelendirme aşamasında olan bir eğlence merkezi tasarımız var. Kısacası Sarısu'yu Antalya halkının rahatlıkla hayatını geçirebileceği, çocuklarıyla güvende hissedebileceği bir cazibe merkezi haline getirmeye karar verdik.
Kültür-sanat alanında da çeşitli projeleriniz olduğunu biliyoruz. Antalya ilerleyen günlerde neleri görecek?
Şu anda İstanbul'da yeni açılmış olan Muhteşem Yüzyıl Müzesi'ni Antalya'ya getirmekle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Muhteşem Yüzyıl Müzesi, Disney gibi projeleri en yakın zamanda, hakettiği bir şekilde Antalyalılarla buluşturmak istiyoruz. Tabi bu öyle kolay bir iş değil. Günün neredeyse 20 saati işle geçiyor. Çok fazla yolculuk yapıyorum. Ama Antalya'ya gerekli hizmetleri getirebilmek adına bu işi zevkle yapıyorum.
Bu kadar yoğun çalışma arasında kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Aslında tamamen zamanlama işi. Eğer insanlar hayatını doğru bir şekilde zamanlayabiliyorsa, uyku düzenlerini doğru ayarlayabiliyorsa, yaşamları gerçekten planlı ve programlıysa her türlü yoğunluğun üstesinden gelebilir. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum. Zaman programı diye bir şey var herkese onu tavsiye ediyorum. Planlı yaşamak her şeyi kolaylaştırır.
Yorumlar
Kalan Karakter: