Tarihi İsa'dan Önce (İ.Ö) 3'üncü yüzyıla dayanan ve Katalanlar tarafından kurulan Barcelona, bugün turizmin en yoğun olarak yaşandığı Akdeniz ülkelerinin başında geliyor. Barcelona'ya Antalya'dan direk uçuş bulunmuyor. Türk Hava Yolları veya Pegasus'un İstanbul aktarmalı uçuşlarıyla yaklaşık 3 saat süren bir yolculuğun ardından Barcelona Airport'a inmek mümkün. Havalimanından şehir merkezine gitmek ise son derece kolay. Düzenli bir şehir olan Barcelona'da elinizde bir haritayla istediğiniz her yere rahatlıkla gidebiliyorsunuz. Havalimanından metro veya Aerobus isimli otobüsle şehir merkezine gidebiliyorsunuz. Otelimizin bulunduğu La Rambla Caddesi'ne yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuğun ardından vardık. Eşyalarımızı odaya yerleştirdikten sonra kendimizi hemen bu kalabalık caddenin akışına bıraktık. Barcelona artık bizi bekliyor...
LA RAMBLA'DAN CRİSTOF COLOMB'A
Otele varıp yerleşme işlemlerini halledelim derken saat öğleden sonra 3'ü bulmuştu. Bu nedenle ilk günümüzü çevreyi gezmeye ayırmak istedik. Otelimizin bulunduğu La Rambla Caddesi, 24 saat yaşayan capcanlı ve her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir cadde. Biz de kendimizi caddenin akışına bırakarak, binlerce insanla birlikte yürümeye başlıyoruz. Buraya kadar gelmişken Tapas yememek olmaz diyerek kendimizi hemen ilk gördüğümüz Tapas kioskunun önüne atıyoruz. İyice karnımızı doyurduktan sonra denize doğru yürümeye devam ediyoruz. La Rambla Caddesi'nin sonunda bizi dev bir Cristof Colomb heykelinin bulunduğu Colomb Meydanı karşılıyor. Burada fotoğraflarımızı çektikten sonra yola devam ediyoruz. Altın rengi kumsalın bulunduğu Barceloneta Sahili'ne ulaşıyoruz. Sahilin hemen karşısında Mare Magnum isimli bir alışveriş merkezi bulunuyor. Burada hem karnınızı doyurabilir, hem kahve molası verebilir hem de çeşitli ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Yaklaşık 3 kilometre uzunluğunda Barceloneta Sahili boyunca yürüyüp eşsiz Akdeniz manzarasının tadını doyasıya çıkarıp gün batımını da izledikten sonra yemeğimizi yiyip otele dönüyoruz. Ertesi günkü yoğun gezi programının üstesinden gelebilmek için güzelce dinlememiz gerekiyor.
BİTMEYEN BAZİLİKA
Günün ilk durağını gelmeden önce adını çok sık duyduğumuz La Sagrada Familya, İspanyolların deyimiyle Bitmeyen Bazilika. Nedeni ise Bazilika'nın inşaatına hala devam ediliyor olması. Ünlü mimar Gaudi bu bazilikayı 1822 yılında yapmaya başlamış ve 1936 yılında vefat edene kadar yapmaya devam etmiş. Ancak vefatı nedeniyle tamamlayamamış. Bazilika'nın yapımına bugün hala devam ediliyor ve 2020 yılında bitirilmesi planlanıyor. Bu muhteşem eseri gezmek için 15 Euro'luk bir bilet almanız gerekiyor. Dışarıdan son derece ihtişamlı görünen bu bazilika içeriden de insanı tam anlamıyla büyülemeyi başarıyor. Barcelona'ya gelip mutlaka görülmesi gereken eserlerin başında geliyor bence bu bazilika. Ortalama 3 saat geçirdiğimiz bazilikada zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadık. Buradan sonraki durağımız Antonio Gaudi Müzesi.
CASA MİLA LA PEDRERA BY ANTONİ GAUDİ
Yazımın başında Antonio Gaudi'nin bu şehir için son derece önemli bir isim olduğunu söylemiştim. Şehirdeki önemli bütün mimari yapılarda Gaudi'nin imzası bulunuyor. Modernizm akımının önemli temsilcilerinden olan Gaudi, Casa Mila'nın da tasarımını yapıp inşa etmiş. 1906-1910 yılları arasında inşa edilen bu yapı Taş Ocağı lakabıyla da biliniyor. Dalgalı deniz duygusunu vermek isteyen Gaudi'nin bu muhteşem yapısına hayran olacaksınız. Casa Mila 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kaydedilmiş.
CAMP NOU
Dünyaca ünlü futbol kulübü olan FC Barcelona'nın evini görmeden bu şehirden ayrılmak haksızlık olurdu. 100 bine yakın seyirci kapasitesiyle Avrupa'nın en büyük futbol stadyumu lan Camp Nou, maç günlerinde bir hayli canlı oluyor. Biz bir maça denk gelemedik ancak bu devasa spor kompleksini gezmek gerçekten paha biçilemez. Camp Nou'nun hemen yanında yaklaşık 9 bin kişi kapasiteli kapalı spor salonu da bulunuyor. Stadın çevresinde ise bir maç akşamı için gereksinim duyacağınız her şey mevcut. Özellikle bileti olmayıp stada giremeyenler için dev ekranların bulunduğu kafe ve barlarda maç heyecanını yaşamak mümkün.
PARK GÜELL
Yeşiller içerisinde bir alanda keyifle vakit geçirmek istiyorsanız Park Güell tam size göre. İçerisinde rengarenk çiçeklerin bulunduğu bu mükemmel güzellik bir de kubbe şeklinde çatıları olan iki yapıyı da içerisinde barındırıyor. 8 Euro'luk bir biletle bu yapıları gezebiliyorsunuz ancak biz önceden bilet almadığımız ve uzun bir kuyrukta beklemeyi göze alamadığımız için kuleleri gezmek istemedik. Parkın içerisinde Gaudi yine muhteşem mimarisini konuşturmuş. Kıvrımlı bankların ayrı bir hava kattığı parka gittiğinize pişman olmayacaksınız.
Kısa süren muhteşem bir gezinin ardından Barcelona turumuzu tamamladık. Büyük hayallerle geldiğimiz bu şehir bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Üstelik ziyaret ettiğimiz birok Avrupa ülkesinden çok daha kolay gezdik Barcelona'da. Eşsiz bir şehri gezeceğimiz bir sonraki gezi köşesinde görüşmek dileğiyle...
Yorumlar
Kalan Karakter: