Prof. Dr. Tuncay Neyişçi yangınların neredeyse tamamnına yakının insan kaynaklı olduğuyna dikkat çekerek, “Başka suçlu aramayın! Bu yangınların hemen hepsini biz çıkarıyoruz! Aynı kayıtlar çıkan yangınların yüzde 90’ının ihmal, dikkatsizlik, kasıt, vb. insan kaynaklı olduğunu söylüyor. Ormanlarımız yandıktan ya da ormanlarımızı bilerek ya da bilmeyerek yaktıktan sonra “ciğerlerimiz yandı” diye yakınmanın anlamı yok. Yakmayacağız, yaktırmayacağız, dikkatli olacağız, destek olacağız” diye konuştu.
YÖNETİCİLERİN HİÇ Mİ SUÇU YOK?
Orman yangınlarında yöneticilerin de suçu olduğunu aktaran Neyişçi, “Ormanların yönetimi ve orman yangınları ülkemizde Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve ona bağlı Orman Genel Müdürlüğü çatısı altında örgütlü orman mühendislerinin sorumluluğu ve gözetimi altındadır. Yani bir mühendislik alanıdır. Mühendislik gerçekler üzerine oturması, oturtulması gereken bir alandır. Ve yangın sayısı ve yanan alan miktarını kabul edilebilir bir seviyeye düşürmek, düşürülmesini sağlamak Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) görevidir” ifadelerini kullandı.
OGM CESUR OLMALIDIR
Neyişçi konuşmasına şöyle devam etti: “OGM her yıl orman yangınları konusunda gerçekleri ortaya koyarak hedeflerini kamuoyu ile paylaşmalıdır. Yani kamuoyuna; ‘Bu yıl, 80 yıllık ortalamalara göre 21 bin hektarlık orman alanımız yanacaktır. Biz bunu, sizin de dikkat ve katkılarınızla 20 bin, 15 bin, 5 bin hektara düşürmeyi hedefliyoruz ve gereğini yapacağız’ diyebilme cesaretini, yardım isteme paylaşımcılığını gösterebilmelidir. Yangınların yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğu bir ülkede insanların güvenini kazanmadan ve katkılarını talep etmeden başarılı olmak olası değildir.”
YETERSİZ ÖDENEK
Prof. Dr. Neyişçi, “Hiçbir ön çalışma yapmadan yangınların sayısal olarak arttığı dönemlerde (haziran-ekim) ormana girişlerin piknik amaçlı bile olsa, yasaklanması, orman ile insan arasındaki ilişkiyi kopararak düşünülenin aksine, orman yangınları sayısının artasına da neden olabilir. Oysa ülkemiz koşullarında Orman ve Su İşleri Bakanlığının temel görevi insanların ormanlar üzerindeki öngörülen olumsuz etkilerini en aza indirmek değil tam tersine ormanların insanlar üzerindeki olumlu etkilerini en üst seviyeye çıkarmak olmalıdır. Yani ormanda piknik yapmayı, yürümeyi yasaklamak değil, piknik alanları, yürüyüş parkurları vb. nitelikli, eğitici, insan-orman ilişkisini geliştirici hizmetler sunumunu artırmaktır” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: