“Ramazanı gösteriş ve eğlenceye dönüştürerek, onun muazzez ruhunu incitmemeliyiz…”
Son yıllarda her Ramazan öncesinde dikkat çektiğimiz, Ramazanın ve bütün ibadetlerimizin daima karşı karşıya kaldığı bir tehlikeye işaret etmek istiyorum. Biz ramazanı değil, Ramazan bizi değiştirsin. Değişmek için Ramazanın manevi atmosferine ruhumuzu teslim etmeniz gerekiyor. Tarih boyunca olduğu gibi dinler, dinlerin ibadetleri bizi değiştirmeye gelir ama insanlar onları değiştirmeye çalışır. Onun için özellikle Ramazan aylarında dikkatli olmalıyız. Ramazanın bir ruhu vardır. Ramazanın ruhunu incitmemeliyiz. Ramazanı bir eğlence sektörüne dönüştürerek onun ruhunu incitmemeliyiz. Biz Ramazanı zamanı değiştirmeye kalkıştığımız zaman Ramazan'ın bize getirdiği barışı, kardeşliği elimizle itmiş oluruz. Biz Ramazanı değil, Ramazan bizi değiştirsin. Ramazanın muazzez bir ruhu vardır. Onu gösteriş ve eğlenceye dönüştürerek onun muazzez ruhunu incitmemeliyiz.
“Evlerden evlere, gönüllerden gönüllere iyilik taşımak için seferber olacağız…”
Ramazan mektebinin en önemli derslerinden birisi, iyiliktir. Hem nefsimizde hem dünyamızda iyiliği yeniden egemen kılmak için çalışacağız. Evlerden evlere, gönüllerden gönüllere iyilik taşımak için seferber olacağız. Ramazan iyileştirme, iyilerden kılma ayıdır. Oruç ile iyilik kardeştir. Oruçtan iyiliğe iyilikten oruca daima bir akış vardır. Oruç günleri aynı zamanda iyilik günleridir. Biz imsakla birlikte dilimizi, kalbimizi, gönlümüzü her türlü kötülükten korumakla mükellefiz. Orucun gayesidir iyilik. Oruç bizi iyilerden kılmak için emredilmiş bir ibadettir. Ramazanda müminlerin topluca oruç tutması, toplu bir iyilik hareketidir. Sadece Müslümanlar oruç tutarak bu iyiliği yaparlar ancak bu iyilik Müslüman olmayanları da tüm dünyayı kuşatır.
“İyilik, yalnıza arkadaş, yorguna dayanak, garibe sığınak, muhtaca imdat olmak ve dünyayı yaşanılır kılmaktır…”
İyilik sadece bir fakirin eline üç beş kuruş para sıkıştırmak değil, iyilik yalnıza arkadaş olmak, yorguna dayanak olmak, garibe sığınak olmak, muhtaca imdat olmak, dünyayı yaşanılır kılmaktır. Barış yurdunu önce gönül evimizde sonra dünyada egemen kılmaktır iyilik. İyilik üzerinde vurgu yapmamızın bir diğer sebebi, hem Kuran’ın hem Peygamberimizin üzerinde durduğu Yeryüzünde kötülüğü ortadan kaldırmanın en etkili yolunun iyilik oluşundandır. Kuran bize en azılı düşmanlıkları en sıcak dostluklara dönüştürmenin yolunu öğretir. Bize derki, ‘İyilikle kötülük bir değildir. Yeryüzünden kötülüğü iyilikle ortadan kaldırın.’ Kötülüğe kötülükle mukabele etmek kötülüğün sayısını artırır. Kötülüğe iyilikle mukabelede bulunmak kötülüğü ortadan kaldırdığı gibi iyiliğin egemen olmasına da öncülük yapar.
“Hiçbir çocuk sokakta kalmasın, Hiçbir yetim himayesiz kalmasın, Hiçbir mülteci aç açık kalmasın…”
‘Hiçbir çocuk sokakta kalmasın’, ‘Hiçbir yetim himayesiz kalmasın’, ‘Hiçbir mülteci, muhacir aç açık kalmasın’ Ramazanda bu temalar üzerinde durmaya devam edeceğiz. Modern zamanlarda iyiliğin karşı karşıya kaldığı tehlikelerden biri, insanlar iyiliği faydacılık ve menfaatçilik ile karıştırdılar. İnsanın kendisine iyiliği başkasının faydasını ve menfaatini bir tarafa bırakıp sadece kendi menfaati için çalışması demek değildir. İnsan kardeşini ne kadar düşünürse, mazlumu, yetimi ne kadar düşünürse kendisine de o kadar iyilik yapmış olur. Ailemize, çevremize ve bütün insanlığa iyilik…
“İnsanlık ailesi olarak bir ‘Merhamet Sözleşmesi’ne ihtiyacımız var…”
İnsanlığın en büyük sorunlarından bir tanesi ortak merhametini kaybetmekle yüz yüze kalmış olmasıdır. İnsanlık ailesi olarak en büyük ihtiyacımız olan bir merhamet sözleşmesidir. Önce kendi aramızda kardeşler topluluğu olarak sonra bütün insanlık ailesi olarak insanların birbirlerine yeniden bir merhamet sözleşmesiyle bağlanması gerekiyor. Biz bugün bu merhameti, yeryüzüne merhameti getiren merhamet peygamberinin ümmetinin yaşadığı bölgelerde kaybettik. O yüzden iyilik merhamet gibi kavramların üzerinde durmaya devam edeceğiz.
“Oruç tutmaya dilimizden başlayalım…”
Gelin hep birlikte orucun en kadim anlamını yeniden hatırlayalım. Başkalarını yaralayan dilimizi tutmaya çalışalım. Vara yoğa konuşmamaya, bilir bilmez söz almamaya ihtiyacımız var. Ramazan bir arınma, kendine gelme, onarılma ve yenilenme ayı ise o zaman gelin dilimizden başlayalım orucumuzu tutmaya. Dilin farkına varalım. Biliyoruz ki, oruç da acıkır. Orucu acıktıran bizi kuru bir açlığa mahkûm eden, sözüm ona riyazet uygulamalarında değil, Allah’ın Kuran’da Efendimizin öğrettiği orucu tutalım. O orucu tutalım ki o oruç da bizi tutsun. Birbirimizi inciterek tuttuğumuz orucun kime ne faydası var. Ölçüsüz sabırsız öfkelerin dile düştüğü bir açlık ne zamandan beri oruçtur. Gelin kitaptaki, sünnetteki orucu tutalım. İnleyen, homurdanan, içeriksiz, donanımsız, verimsiz açlıklar değil bizim orucumuz.
“Gelin Ramazanın bizi değiştirecek ruhuna ruhlarımızı teslim edelim…”
Oruç bize sayılı günlerde farz kılındı. Kendimizi gözden geçirmemiz, etrafımıza göz gezdirmemiz, fakir fukarayı hanelerinde tanımamız, garip gurabayı yaşadıkları ortamda hatırlamak için farz kılındı. Hissetmek için, anlamak için, duymak duyumsamak için, elimizi taşın altına sokmak için, emr-i ilahi için, rıza-i bari için, sayısız bildik bilmedik hikmetleri için oruç tutuyoruz. Gelin bu orucu tutalım. Gelin gönüller yaparak oruçlarımıza güç katalım. Gelin gönüller yıkarak oruçlarımızı bozmayalım. Gelin Ramazanın bizi değiştirecek ruhuna ruhlarımızı teslim edelim. Gelin bu orucu yakmayalım. Hep birlikte birbirimize sevinç, güzellik taşıyalım. Gönüllerden gönüllere iyilik taşıyarak dolu dolu ramazan geçirmeyi Allah nasip etsin. Bir daha Ramazana başlarken etrafımızda ateşler olmasın. Gönlü kırık, yüreği buruk olmadan Ramazanlar yaşamayı Allah nasip etsin. (Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ’in Konuşmasından alınmıştır.)