SELAM, Esma-i Hüsna'dan, Allah'ın güzel isimlerinden biri olup, ayıptan, kusurdan, eksiklikten, fani olmaktan ve zevalden salim olan, kurtuluş ve esenlik kaynağı olan ve isteyenleri selamete ulaştıran demektir. Selam, bir kimseye rastlanıldığı, yanına varıldığı veya yanından ayrıldığın zaman ona iyilik, sıhhat ve afiyet dilemektir. Selam, mü'minlerin birbiriyle kaynaşmasını ve ülfetini sağlayan Allah'ın rızasına kavuşmak için yapılan bir duadır. Müslümanların kendi aralarında selamlaşmaları ilahi bir emirdir. Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam, toplu olarak yaşayan insanların cemiyet içersinde birbirlerine saygı ve hürmet gösterme şeklidir ki, insanlardaki güzel huylardan birisi de birbirlerine selam vermeleridir.
Selamlaşma, kızgınlık ve dargınlık, kin ve nefret gibi insanlar arasında düşmanlığa sebep olan kötü huy ve davranışları da yok eder. Selam, maddi ve manevi her türlü zarardan, kötülüklerden uzak kalmak, dünyevi musibetlerden ve ahiret azabından kurtulmak manalarını topluca ifade eden bir tabirdir. Birbiriyle karşılaşan Müslümanların, karşılıklı sevgi, dostluk, iyi niyet ve dileklerini ifade etmek üzere 'Selâmünaleyküm' veya daha efdal olarak 'Es-Selamü aleyküm' şeklinde kullanılır. Buna selam verme denir. 'Aleyküm selâm' şeklinde karşılık verilmesine de selâm alma denilir. Bu şekilde selamlaşmak yalnız Müslümanlara has bir uygulamadır. Diğer dinlerde parmak işaretiyle, el ve baş işaretiyle v.b. selamlaşılır.
Selam ve selamlaşma yüz yüze yapıldığı gibi çeşitli vasıtalarla da yapılmaktadır. Selam başka yerde bulunan birisine bir başkası vasıtasıyla gönderildiği gibi mektupla yazılı olarak da verilir. Bir müslümana 'Selamünaleyküm' demek, 'Ben de Müslümanım, benden sana zarar gelmez, benden yana selamettesin, Allah C.C. sizi her türlü kaza ve beladan korusun' demektir. Selamı yalnız karşılaştığımızda veya bir yere vardığımızda değil, oradan ayrılırken de vermeliyiz. Selamı iade etmeye (almaya) hükmen ve hakikaten aciz kimselere selam vermemelidir. Bu bakımdan yemek yiyene, abdest alana, Kur'an okuyana, ezan okuyana, kamet getirene, camide hutbe, vaaz, sohbet dinleyene, namaz kılan kişilere, ilim çalışması yapan kimselere o anda selam vermek uygun değildir. Oyun oynayana, şarkı söyleyene vb. durumda olan kimseler ile fasıklığını herkese göstermekten çekinmeyen kimselere selam vermek mekruhtur.
Selamın orijinal lafızları dışında yani 'Selâmünaleyküm', 'Es-Selâmüaleyküm' sözleri dışında başka sözlerle vermenin uygun olmadığı ve İslami selam kelimesinin ihtiva ettiği iltifat, temenni, dilek, kurtuluş ve esenlik dualarının yerini tutmayacağı ifade edilmektedir. Bu bakımdan insanlarımızın olayın şuurunda olmadan, cahiliye devri Araplarının kullandıkları 'Hayyakellah' (Allah ömürler versin), hayırlı sabahlar, iyi sabahlar, sabahınız aydın olsun, akşamınız hayır olsun, iyi akşamlar" gibi sözlerle günümüzde kullanılan ve aralarında bir benzerlik olan 'Günaydın, Tünaydın' gibi kelimelerle yaptıkları selamlaşma, orijinal sözleriyle yapılan selamlaşma kadar şümullü olmamaktadır. Yine bazı kesimlerin İslami selamlaşma yapmamak için sadece 'selam' veya 'merhaba' sözleriyle selamlaşmaları yahut hiç selam verip almamaları da bu şuurla yapılmaktadır.
Müslümana yakışan Peygamber Efendimizin getirdiği selamlaşma şekline ve adabına uymaktır. İki cihanın güneşi, Allah'ın sevgili Rasulünün selâmı üzerinize olsun.