ANNE ve baba. Dünyaya gelişimize vesile kılınan iki eşsiz insan. Hz. Adem ve Havva'dan beri hayatlarını birleştirip yuva kuran ebeveynler, Rablerine sorumlulukları gereği o yuvanın sıcaklığında tertemiz yeni nesiller yetiştirmeyi hep borç bilirler. Kendilerine emanet edilen minik canları Allah'ın rızasına uygun yetiştirebilmek için her zorluğa katlanır, her türlü fedakârlığı göze alırlar. Her ihtiyacında yanlarında olan anne baba, gün gelip ihtiyarladıklarında, kendileri bakıma ve ilgiye muhtaç hâle geldiklerinde artık yetişkin bir birey olan çocuklarının yanlarında olmasını bekler. Yıllar akıp gittikçe kaçınılması mümkün olmayan, ömrün en düşkün dönemi ihtiyarlık zamanına eriştiklerinde anne babamızla ilişkilerimizin önemi daha da artar.
Bizden yalnızca kendisine kulluk etmemizi isteyen Rabbimiz, anne babamıza iyi davranmamızı da kesin bir şekilde emreder: "Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara 'Öf!' bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kol kanat ger ve 'Rabbim! Onların beni küçükken (sevgi ve şefkatle) yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet eyle.' diye dua et."
Anne babanın yaşlanmasıyla sorumlulukların tersine döndüğü süreçte evladın ebeveynini ihmal etmesi, onlara kötü muamelede bulunması ne Allah'ın ne de Rasulü'nün rızasına uygun düşer. Zira hiçbir karşılık beklemeden sevmenin, hiçbir çıkar gözetmeden vermenin timsali olan anne ve babalar, çocuklarını yetiştirirken onlar farkında olsunlar ya da olmasınlar her türlü sıkıntıya göğüs germişlerdir. Küçükken anne babamız olmadan eksik kaldığımızı düşünüp onlarsız bir hayatı dahi tasavvur edemezken, büyüdükçe kendi ayaklarımız üzerinde durabildiğimizi fark edip kimi zaman kendi kendimize yetebildiğimiz yanılgısına düşeriz. Böylesi durumlarda ihmal ettiğimiz kişilerden biri de anne babamız olur. Hâlbuki hangi yaşta olursak olalım, her ne kadar kendimize yeni bir yuva kurup eşimizin ve çocuklarımızın sorumluluklarını üzerimize alırsak alalım, anne babamıza karşı görevlerimizi ihmal etmemizi ve onları yalnız bırakmamızı gerektirecek hiçbir neden yoktur. İmkânları ne kadar iyi olsa da hiçbir huzurevi, hiçbir bakıcı anne babanın evladından beklediği ilgi ve sıcaklığı hissettiremez. Anne babamızın bizden hayatta bir tek beklentisi vardır, o da onlara hayırlı birer evlat olabilmektir. Bunu ispat edebileceğimiz en uygun zaman ise sevgiye, şefkate ve anlayışa en çok muhtaç oldukları ihtiyarlık dönemidir. Genç ve sağlıklı zamanlarında gözlerinden sakındıkları evlatları uğruna nice zorluklara katlanan fedakâr anne babalarımızın ömürlerinin sonbaharında samimi bir gülüşü, hürmet ve ilgiyi kısaca her türlü iyiliği hak ettiği aşikârdır. Böylesi hassas bir dönemde Allah katında geri çevrilmeyecek dualardan birisi olan anne baba duasına mazhar olmak evlatları için en değerli kazanımdır.