Ocak ayında yayınlanan ve 2 Mayıs 2018’de yürürlüğe girecek düzenleme ile döviz geliri olmayan küçük işletmelerin dövizle borçlanmalarına sınırlama getirildi.
Döviz borcu 15 milyon doların altında olan işletmeler üç yıllık döviz geliri ortalamasının üzerinde dövizle borçlanma yapamayacaklar.
İthalatta yatırım ile ilgili döviz borçlanmalarında sınırlama uygulanmayacak. Kamu kurumları ile uluslararası ihaleler bu kapsama dâhil değil.
Bu düzenleme ile 15 milyon doların altında borcu bulunan ve dövizle borçlanmak isteyip sınırlamaya takılmak istemeyen işletmeler açısından biraz daha borçlanma eğilimine girmesine sebep olabilecektir. Bu durum döviz borçlanmalarında kredi maliyetlerinin yükselmesinin nedeni olabilir. 2 Mayıs’tan sonra piyasa dengeyi bulacaktır. Bir başka riskte bankaların, TL kredi faiz oranlarında biraz yükselmeye sebep olabilecektir. Bu yükselme etkisi de sınırlı olacak, çok kısa bir dönem içerisinde her şey daha olması gereken seviyeye dönecektir. Önemli olan piyasa faiz oranlarının normal seviyeye girmesi.
Bu tür müdahaleler piyasaların işleyişini bozacaktır. İşletmeleri dövizle finansman bulmaya iten en önemli sebep, ilk etapta TL borçlanma maliyetlerin yüksek olmasıdır. Dövizle borçlanmak kurların sürekli yükselmediği bazı dönemlerde çok avantajlı olmuştur. Kurların hızla yükseldiği dönemlerde dövizle borçlanmada risk büyüyerek işletmeyi krize sokabilecektir.