İYİ Parti kurulduğu günden bu yana en güçlü olduğu il Antalya olmuştur.
Genel seçimde aldığı oy oranı ve çıkardığı 3 milletvekili ile bunu kanıtlamıştı.
Yerel seçimde ise önceki il başkanı “Ahmet Aydın’ın” yetersizliği, parti içi dalgalanmaları önleyemeyişi ve hatta parti içinde bir kısım insanlardan yana taraf olması İYİ Partinin yerel seçim performansını düşürmüştü.
Bu gidişin giderek partide çözülmelere yol açacağını gören Meral Akşener ve Genel Merkez kadroları nihayet bir operasyon yapılmasına karar verdiler ve Ahmet Aydın’ı görevden alarak yerine Genel Başkan Yardımcılığı ve Genel Başkan danışmanlığı yapan “Yavuz Temizer’i” Antalya il başkanı olarak atamasını yaptılar.
Elbette yeni bir il başkanının nasıl olacağına karar vermek için icraatlarını ve “siyasi tavrını” görmek gerekirdi.
Genç oluşu, Akşener ve Koray Aydın tarafından güvenilen kişi olması, ülkücü gelenekten gelen ve bu geleneğin ilkelerini gayet iyi bilen birisi olması onun avantajları olarak kabul edilebilir.
Lakin Antalya’yı yeterince tanımaması, kent içi dengelerin nasıl olacağı konusunda yeterli donanıma sahip olmaması dezavantaj olarak görülse de çevresinde yer alan ekipteki yerel siyasilerce bunun da aşılacağını sanıyorum.
Ben bir noktaya dikkat etmesi gerekeceğini düşünüyorum.
Türkiye’de merkez sağ seçmenin en yoğun olduğu illerin başında Antalya gelir.
Antalya’nın merkez sağ seçmenleri AK Parti ve CHP arasında adeta paylaşılmıştı.
Ancak İYİ Partinin kuruluşuyla beraber merkez sağ seçmenlerin büyük çoğunluğu bu partiye oy verdiler.
Kurucu il başkanı olan “Nizamettin Sağır”, tıpkı Yavuz Temizer gibi ülkücü gelenekten gelmesine karşılık bu yapıyı İYİ Partide tutmak için gerçekten çok dikkatli bir çalışma yürüttü ve bunda da başarılı oldu.
Temizer, bu konuda yeterli bilgi ve deneyime sahip olan “Nizamettin Sağır, Hasan Subaşı, Musa Ertugan, Hasan Ünlüel, Onur Şahin, Mevlüt Yetiş, Nihat Kavşut, Nail Çelebioğlu” gibi partinin önde gelen isimleriyle istişarelerini sürdürürse inanıyorum ki kuruluş dönemindeki gücü ve heyecanı yeniden kazanır.
Özellikle AK Partiye karşı yürüteceği muhalefetle orada kalan merkez sağ seçmenleri ve ülkücü gelenekten gelenleri İYİ Partinin saflarına katabilir…
Bu konuda Antalya Valisi Münir Karaloğlu’na yönelik çıkışı geleceğe yönelik siyasi tavrının da ipuçlarını verdi zaten.
Vali Karaoğlu’na “Ya devletin valisi olacaksını ya da çekilip AK Partinin il başkanı olacaksınız.
İkisini bir arada yürütmenize Antalya müsaade etmez.”
Sözleri bence de kamuoyunun bugüne dek beklediği ancak siyasilerden bir türlü duyamadığı sözlerdir.
17 yıllık AK Parti iktidarının sonucunda “devletin kadrolarının partili kadrolar” olarak evrilmesinin yarattığı sıkıntıları ve AK Partili olmayanların “öteki” olma duygusunu en iyi biçimde dile getirmesi kamuoyunda ciddi bir sempati ile karşılanmıştır.
Şu ana kadarki duruşu ve tavrı ile İYİ Partinin “doğru” bir il başkanına kavuştuğunu düşünüyorum, dilerim ilerde yanılmam…