Bir gazeteci-yazarın en çok keyif aldığı şey, okuyucularından aldığı tepkilerdir.
Yıllardır yazdığım her yazıya ya da habere okuyucularımdan belli bir tepki alırım ve bu tepkiler gerçekten yolumu aydınlatan birer ışık olurlar.
Son zamanlarda aldığım okuyucu mektupları umutsuzluk, çaresizlik içinde kıvranan insanların mektupları oldu.
Özellikle gençler gerçekten çok şaşkınlar ve bırakın yarınlarını, bugünlerinden bile umudu kesmişler…
Bugün sizlerle bu genç insanlardan birinin gönderdiği mektubu paylaşmak istiyorum.
Okuyunca ülkemizin nasıl bir cendere içinde olduğunu daha net göreceksiniz…
“Sayın Mehmet Talay.
Yazılarınızı uzun zamandır takip ediyor ve severek okuyorum.
20 yaşında bir üniversite öğrencisiyim ve artık o kadar karamsarlaştım ki üniversiteyi bile bırakmak istiyorum.
Benim bölümünden atama çok az yapılıyor.
Ben de diyorum ki üniversiteyi bitirince muhtemelen kendi işimi yapamayacağımdan en iyisi şimdi bir esnafın yanına eleman olayım en azından cebime 5 kuruş para girer diye düşünüyorum.
Ailem Alanya'da seracı, girdi maliyetleri gerçekten çok yüksek.
Üretmek gerçekten çok zor.
Bir de üstüne üstlük ülkemizin değerli yöneticileri bizi dolaylı da olsa vatan haini ilan ediyor.
Bu kutuplaştıran dilden artık bıktık.
Benim gibi birçok arkadaşım gelecek konusunda çok kaygılı.
Maalesef ülkemizde müthiş bir öngörülememezlik var bu da kaygıyı arttırıyor.
Biz de bu ülkenin vatandaşıyız.
Bizim vergilerimizle Suriyelileri besliyorlar.
Bir de üstüne üstlük sırf kendi partilerine oy vermedik diye bize "zillet, PKK, Fetö'cü, Kandil mızıkacısı, vatan haini" diyorlar.
Artık bıktık yolda sokakta konuşmaya korkuyoruz.
Gençlerin onurunu kırıyorlar.
Size sorum şu: Biz bugünün Türkiye’sinde gençler olarak ne yapabiliriz?
Benim bölümüm Gıda Mühendisliği.
Hukuk veya PDR'ye geçeyim mi, ne yapayım?
Yoksa okulu bırakıp bir iş mi arayayım?
Üniversitede birçok arkadaşım okula devam edip etmemek de çok kararsız.”
(Adını ve soyadını yazmadım.
Çünkü bu yazdıklarından dolayı bir de okulundan olmasını, hakkında soruşturma açılmasına neden olmak istemedim.)
İşte size milyonlarca gençten bir tanesi…
Ailesini, ülkesini, dünyayı doğru olarak okuyabiliyor, sıkıntıları ve açmazları anlatabiliyor ama bir şeyi bilmiyor…
Diyor ki, “Biz bugünün Türkiye’sinde GENÇLER olarak ne yapabiliriz”
Evet, gençlerin hemen hepsi de sıkıntıları görüyor ama ne yapacaklarını bilmiyorlar…
Çünkü onlara yol gösteren bir rehberleri yok…
Ama aynı gençler 60’lı, 70’li yıllarda ne yapacaklarını ve ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı çünkü onların önünde rehberleri vardı…
Yıllardır yazdığım her yazıya ya da habere okuyucularımdan belli bir tepki alırım ve bu tepkiler gerçekten yolumu aydınlatan birer ışık olurlar.
Son zamanlarda aldığım okuyucu mektupları umutsuzluk, çaresizlik içinde kıvranan insanların mektupları oldu.
Özellikle gençler gerçekten çok şaşkınlar ve bırakın yarınlarını, bugünlerinden bile umudu kesmişler…
Bugün sizlerle bu genç insanlardan birinin gönderdiği mektubu paylaşmak istiyorum.
Okuyunca ülkemizin nasıl bir cendere içinde olduğunu daha net göreceksiniz…
“Sayın Mehmet Talay.
Yazılarınızı uzun zamandır takip ediyor ve severek okuyorum.
20 yaşında bir üniversite öğrencisiyim ve artık o kadar karamsarlaştım ki üniversiteyi bile bırakmak istiyorum.
Benim bölümünden atama çok az yapılıyor.
Ben de diyorum ki üniversiteyi bitirince muhtemelen kendi işimi yapamayacağımdan en iyisi şimdi bir esnafın yanına eleman olayım en azından cebime 5 kuruş para girer diye düşünüyorum.
Ailem Alanya'da seracı, girdi maliyetleri gerçekten çok yüksek.
Üretmek gerçekten çok zor.
Bir de üstüne üstlük ülkemizin değerli yöneticileri bizi dolaylı da olsa vatan haini ilan ediyor.
Bu kutuplaştıran dilden artık bıktık.
Benim gibi birçok arkadaşım gelecek konusunda çok kaygılı.
Maalesef ülkemizde müthiş bir öngörülememezlik var bu da kaygıyı arttırıyor.
Biz de bu ülkenin vatandaşıyız.
Bizim vergilerimizle Suriyelileri besliyorlar.
Bir de üstüne üstlük sırf kendi partilerine oy vermedik diye bize "zillet, PKK, Fetö'cü, Kandil mızıkacısı, vatan haini" diyorlar.
Artık bıktık yolda sokakta konuşmaya korkuyoruz.
Gençlerin onurunu kırıyorlar.
Size sorum şu: Biz bugünün Türkiye’sinde gençler olarak ne yapabiliriz?
Benim bölümüm Gıda Mühendisliği.
Hukuk veya PDR'ye geçeyim mi, ne yapayım?
Yoksa okulu bırakıp bir iş mi arayayım?
Üniversitede birçok arkadaşım okula devam edip etmemek de çok kararsız.”
(Adını ve soyadını yazmadım.
Çünkü bu yazdıklarından dolayı bir de okulundan olmasını, hakkında soruşturma açılmasına neden olmak istemedim.)
İşte size milyonlarca gençten bir tanesi…
Ailesini, ülkesini, dünyayı doğru olarak okuyabiliyor, sıkıntıları ve açmazları anlatabiliyor ama bir şeyi bilmiyor…
Diyor ki, “Biz bugünün Türkiye’sinde GENÇLER olarak ne yapabiliriz”
Evet, gençlerin hemen hepsi de sıkıntıları görüyor ama ne yapacaklarını bilmiyorlar…
Çünkü onlara yol gösteren bir rehberleri yok…
Ama aynı gençler 60’lı, 70’li yıllarda ne yapacaklarını ve ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı çünkü onların önünde rehberleri vardı…