İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu DP Genel Başkanı olduğunda tanıdım.
Mehmet Ağar’ın DP Genel Başkanlığından ayrılmasından sonra Soylu bu göreve getirilmişti.
Seçim gezilerine çıktığı dönemde Aksu ilçesinde bir miting yapmış ve orada dinlemiştim kendisini.
Agresif, dili sert, Erdoğan’a karşı oldukça yüksek dozda eleştiriler yöneltmişti.
Daha sonraki yıllarda; HAS Parti Genel Başkanlığından ayrılarak Erdoğan’ın yanında yer alan “Numan Kurtulmuş’un” hemen ardından Soylu da DP Genel Başkanlığından ayrılmış ve herkesi şaşırtan bir duruşla ağır eleştirilerini yönelttiği AK Partiye iltihak etmişti.
AK Parti’yi yıpratacak olan bu iki isim “her ne hikmetse” yıpratmaktan vazgeçip AK Parti’ye taze kan getirmişlerdi.
Her iki isimde, sonraki yıllarda önemli görevlere getirildiler.
Kurtulmuş, uhulet ve suhuletle görevini yapıp siyaseti daha yumuşak bir biçimde yaparken Soylu, tam tersini yaptı ve son derece ağır, agresif, saldırgan ve kabadayı bir üslupla siyasetini yapmayı sürdürdü.
Özellikle Kılıçdaroğlu’na ve CHP’nin ileri gelen siyasetçilerine karşı zaman zaman ağza bile alınmayacak ifadeler kullandı.
Ancak son açıklamasında şirazeyi gerçekten kaçırdı diyebilirim.
Ekonominin ağır bir krizden geçtiği, sanayide ve tarımda dibe vurduğumuz bu dönemde Türkiye’nin can simidi durumunda olan turizm sektöründe kriz yaratacak öyle bir söz söyledi ki, Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bunu nasıl düzeltecek merak ediyorum doğrusu.
Dünyanın en büyük Turizm Fuarı olan “Berlin Fuarı’nın” toplandığı ve dünyanın tüm gözlerinin bu fuarda olduğu günlerde Süleyman Soylu bir açıklama yaptı.
Dedi ki, “Avrupa’da, Almanya’da öyle terör örgütünün toplantılarına katılıp da ondan sonra gelip Antalya’da, Bodrum’da, Muğla’da tatil yapanlar var ya, onlar için de tedbir aldık şimdi.
Hadi gelsinler bakalım havalimanlarından içeri girsinler.
Gözaltına alıp yallah, öyle kolay değil.
Dışarıda hainlik yapıp, içeride, Türkiye’de keyfini, sefasını sürmek bundan sonra kolay değil”
Soylu’nun bu açıklamasına Almanya’dan tepki gelmekte gecikmedi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı "Alman yasalarına göre düşünce ve fikir özgürlüğü olan konular Türkiye'de cezai yargılamalara yol açabilir" diye bir açıklama yaptı.
Bu açıklamanın anlamı şudur: ey Alman vatandaşları, bu aralar sakın Türkiye’ye gitmeyin tutuklanabilir, tatiliniz size zehir edilebilir…
Almanya’nın bu açıklamasının sadece Alman vatandaşları tarafından değil, tüm Avrupa ülkeleri tarafından da dikkate alınacağı muhakkaktır.
Avrupa Parlamentosunun “tam üyelik müzakerelerini askıya alma kararının” olduğu, ABD Senatosu İnsan Hakları İzleme Komitesinin “insan hakları ihlalleri” konusunda uyarılarının olduğu böyle bir dış konjonktürde devleti yöneten kadroların daha dikkatli bir üslup ve ifadeler kullanması gerekmez mi?
Kaldı ki, ağır bir ekonomik kriz içinde olduğumuz bu dönemde 5 milyon Alman ve en az 3 milyon da Avrupalı turistin tatil için Türkiye’ye gelmeme riski krizin faturasını daha da artıracağını Soylu bilmiyor mu?
“Sözleri her ne kadar terörle mücadele kapsamında turist görünümlüler için olsa da bu sözlerin böylesine hassas bir dönemde istismar edilebileceğini bir İçişleri Bakanının bilmesi gerekir.”
“Soylu’nun bu açıklaması ve ardından da Almanya’nın bu tavrından en çok zararı görecek olan kent hiç kuşku yoktur ki Antalya’dır.”
300 bin çalışanı, yüz binlerce tedarikçisi ve bir o kadar da dolaylı hizmet verenleri ile Antalya’nın en temel gelir ve geçim kaynağı olan turizmin 2019 yılında sıkıntılarla karşı karşıya kalması kente verilebilecek en büyük zarardır.
Kaldı ki, 27-30 milyar dolar arası bir gelirle ülkemizin cari açığının önemli bir kısmı kapatan turizm gelirleri ile nefes almamızın bir sorumsuz açıklamayla azalmasına yol açmak devlet yönetme gelenekleriyle asla bağdaşacak bir durum değildir.
Siyaseten söyledikleri kendisini ve muhataplarını ilgilendiren bir durumdur.
Ancak muhatabının milyonlarca insanın geçim kaynağı olan bir konuda Soylu’nun daha dikkatli olması ve sözlerini tartarak söylemesi icap eder.
Mehmet Ağar’ın DP Genel Başkanlığından ayrılmasından sonra Soylu bu göreve getirilmişti.
Seçim gezilerine çıktığı dönemde Aksu ilçesinde bir miting yapmış ve orada dinlemiştim kendisini.
Agresif, dili sert, Erdoğan’a karşı oldukça yüksek dozda eleştiriler yöneltmişti.
Daha sonraki yıllarda; HAS Parti Genel Başkanlığından ayrılarak Erdoğan’ın yanında yer alan “Numan Kurtulmuş’un” hemen ardından Soylu da DP Genel Başkanlığından ayrılmış ve herkesi şaşırtan bir duruşla ağır eleştirilerini yönelttiği AK Partiye iltihak etmişti.
AK Parti’yi yıpratacak olan bu iki isim “her ne hikmetse” yıpratmaktan vazgeçip AK Parti’ye taze kan getirmişlerdi.
Her iki isimde, sonraki yıllarda önemli görevlere getirildiler.
Kurtulmuş, uhulet ve suhuletle görevini yapıp siyaseti daha yumuşak bir biçimde yaparken Soylu, tam tersini yaptı ve son derece ağır, agresif, saldırgan ve kabadayı bir üslupla siyasetini yapmayı sürdürdü.
Özellikle Kılıçdaroğlu’na ve CHP’nin ileri gelen siyasetçilerine karşı zaman zaman ağza bile alınmayacak ifadeler kullandı.
Ancak son açıklamasında şirazeyi gerçekten kaçırdı diyebilirim.
Ekonominin ağır bir krizden geçtiği, sanayide ve tarımda dibe vurduğumuz bu dönemde Türkiye’nin can simidi durumunda olan turizm sektöründe kriz yaratacak öyle bir söz söyledi ki, Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bunu nasıl düzeltecek merak ediyorum doğrusu.
Dünyanın en büyük Turizm Fuarı olan “Berlin Fuarı’nın” toplandığı ve dünyanın tüm gözlerinin bu fuarda olduğu günlerde Süleyman Soylu bir açıklama yaptı.
Dedi ki, “Avrupa’da, Almanya’da öyle terör örgütünün toplantılarına katılıp da ondan sonra gelip Antalya’da, Bodrum’da, Muğla’da tatil yapanlar var ya, onlar için de tedbir aldık şimdi.
Hadi gelsinler bakalım havalimanlarından içeri girsinler.
Gözaltına alıp yallah, öyle kolay değil.
Dışarıda hainlik yapıp, içeride, Türkiye’de keyfini, sefasını sürmek bundan sonra kolay değil”
Soylu’nun bu açıklamasına Almanya’dan tepki gelmekte gecikmedi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı "Alman yasalarına göre düşünce ve fikir özgürlüğü olan konular Türkiye'de cezai yargılamalara yol açabilir" diye bir açıklama yaptı.
Bu açıklamanın anlamı şudur: ey Alman vatandaşları, bu aralar sakın Türkiye’ye gitmeyin tutuklanabilir, tatiliniz size zehir edilebilir…
Almanya’nın bu açıklamasının sadece Alman vatandaşları tarafından değil, tüm Avrupa ülkeleri tarafından da dikkate alınacağı muhakkaktır.
Avrupa Parlamentosunun “tam üyelik müzakerelerini askıya alma kararının” olduğu, ABD Senatosu İnsan Hakları İzleme Komitesinin “insan hakları ihlalleri” konusunda uyarılarının olduğu böyle bir dış konjonktürde devleti yöneten kadroların daha dikkatli bir üslup ve ifadeler kullanması gerekmez mi?
Kaldı ki, ağır bir ekonomik kriz içinde olduğumuz bu dönemde 5 milyon Alman ve en az 3 milyon da Avrupalı turistin tatil için Türkiye’ye gelmeme riski krizin faturasını daha da artıracağını Soylu bilmiyor mu?
“Sözleri her ne kadar terörle mücadele kapsamında turist görünümlüler için olsa da bu sözlerin böylesine hassas bir dönemde istismar edilebileceğini bir İçişleri Bakanının bilmesi gerekir.”
“Soylu’nun bu açıklaması ve ardından da Almanya’nın bu tavrından en çok zararı görecek olan kent hiç kuşku yoktur ki Antalya’dır.”
300 bin çalışanı, yüz binlerce tedarikçisi ve bir o kadar da dolaylı hizmet verenleri ile Antalya’nın en temel gelir ve geçim kaynağı olan turizmin 2019 yılında sıkıntılarla karşı karşıya kalması kente verilebilecek en büyük zarardır.
Kaldı ki, 27-30 milyar dolar arası bir gelirle ülkemizin cari açığının önemli bir kısmı kapatan turizm gelirleri ile nefes almamızın bir sorumsuz açıklamayla azalmasına yol açmak devlet yönetme gelenekleriyle asla bağdaşacak bir durum değildir.
Siyaseten söyledikleri kendisini ve muhataplarını ilgilendiren bir durumdur.
Ancak muhatabının milyonlarca insanın geçim kaynağı olan bir konuda Soylu’nun daha dikkatli olması ve sözlerini tartarak söylemesi icap eder.