Haber sitelerinde şöyle bir göz gezdirdim haberlere, acaba Antalya’da neler olup bitiyor ve bu haber siteleri olup bitenleri nasıl haberleştirmişler diye…
Benim istihbaratlarımla öğrendiğim birçok habere bu siteler tarafından ya ulaşılmamış ya da ulaşıldığı halde haberleştirilmemiş.
Oysa habercilik, gazeteciliğin temelidir.
Gazeteci olmak için öncelikle haberi kovalamak, o haberlerin fikri takibini yapmak, bilgi ve belge toplamak, sonrada kamuoyunu bu haberle haberdar etmek gerekir.
Ne yazık ki gazeteciler iktidar tarafından öyle bunaltıldı ve öyle baskı altına alındı ki “haber değeri olan ve kamuoyunun haberdar edilmesi gereken” birçok konuyu bildikleri halde haber haline getiremediler ve halen de getiremiyorlar…
Korkuyorlar iktidardan…
Ve dönen birçok dolabı, yapılan soygunları, adaletsizlikleri, yöneticilerin yedikleri herzeleri haber yapamıyorlar…
Her şeyi göze alıp haber yapsalar bile bu kez gazetenin patronu o haberi “ilan gelirleri kesilir ve gazeteyi çıkaramaz” duruma geleceğinden korkarak baskıya veremez/vermez…
Hele bu haller yerel medya açısından içler acısı durumdadır…
“Temel sorunu para olan basılı, görsel ya da digital medya haberlerini paranın nereden ve nasıl geleceğini hesap ederek yapar duruma geldi…”
Antalya’yı ilgilendiren ya da halkın bilgilendirilmesi gereken yerel yönetim ya da genel iktidar aleyhine olacak bir haberi ne yazık ki “paraya tahvil edecek şekilde” değerlendiriyorlar…
Üzülerek belirteyim ki bir yerel yöneticinin ya da siyasinin olumsuz bir haberini ele geçiren kimi gazeteciler, bu haberi şantaj aracı olarak kullanır haldeler…
Elbette korkularını aşan, demokrasiye ve halkına inanan gazetecileri tenzih ederek bunları yazıyorum.
Ama ne yazık ki bu türden olan gazetecilerde bir elin parmakları kadar bile değiller artık.
Ve onların büyük çoğunluğuna da mesleklerini yaptırmıyorlar, çünkü - ne olur ne olmaz- diyerek iş vermiyorlar gazetelerde…
Ama bir de tam Oblomov türünden olan gazeteciler var.
Yani hiçbir şeyden korkmadığını ifade ederken, kirliliği ayyuka çıkmış kimi yerel yöneticilerle iş tutarak kendince çeşitli operasyonlar düzenleyip önemsenmek ve böylece başta para olmak üzere çeşitli çıkarlar elde etmeye çalışırlar…
En önde gibi giderler ama aslında önde giden gerçek gazetecileri de kendi kirlerine bulaştırmaya çalışırlar…
Hiçbir zaman gerçek kişi değildirler ve hep “gibi” yaparlar…
Hırsları, akıllarının önünde gider hep…
Bu yüzden de foyaları çok çabuk çıkar…
Manav tezgâhında mostralık gibi dururlar ama içleri fesatlık ve kurnazlıklarla dolu olduğu için çürüktürler…
Ve özellikle solcu olduğunu ilan ederek sol değerleri ve sola inanan içten insanların zaaflarını iyi kullanırlar…
Ve birde gerçek medya mensupları vardır.
Korkmadan, her şeylerini ortaya koyarak haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı mücadele eden ve bu uğurda çok şeylerini kaybettikleri halde dik durabilen ve para için kimseye eyvallah etmeyenler vardır, sevgili “Ayla Çekiç” gibiler…
Onlara selam olsun…