Ülkemizi ve kentlerimizi yöneten siyasi kadroların yerel seçim sonuçlarını iyi okumaları ve bundan çıkarılacak sonuçlara göre davranmaları, hem Türkiye halkının hem de Antalya halkının beklentisidir.
Bana göre çıkarılacak en önemli sonuç; “bölünmüşlük ve ötekileştirilmiş olma duygusuna son verilmesi gerektiğidir.”
Birkaç il hariç, hemen hemen tüm ülkede seçimi kazananlar ve kaybedenler arasında çok az bir oy farkının olması, seçmenin verdiği “ülkeyi ve kentlerimizi birlikte ve uzlaşarak yönetin ve artık ayrıştırılmış olmak istemiyoruz” mesajıdır.
Seçmen hem Türkiye’de hem de tek tek her kentte “yeni bir hikâyenin” yazılmasını istediğini açık şekilde ortaya koymuştur.
17 yıldır süregelen AK Partinin, iktidarı elide tutmak için başvurduğu her türlü yalan, iftira, asılsız ve temelsiz ama özünde kışkırtmaları barındıran söylemlerinden uzak durması gerektiği, iktidara gelirken yazdığı ve vaat ettiği hikâyenin sonuna gelindiğini görmesi hem kendilerinin hem de ülkenin menfaatinedir.
Ülkemiz artık yeni bir hikâyenin yazılmasının eşiğindedir.
Bu hikâye de “devlet ve toplum hayatında laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin” kurulmasıdır.
Bunun ilk adımı da “tasada, kederde ve kıvançta” bir olan bir toplum olma yolunda adımların atılması, yani devlet ve toplum hayatında “ruhi şekillenme birliğinin oluşturulmasıdır.”
Peki, bu pratikte nasıl olacak?
Bölük, pörçük hale getirilmiş, toplumsal fay hatlarının alabildiğine derinleştirildiği bir yapıdan, ruhi şekillenme birliğine nasıl ulaşılacak?
Bunun için ilk adımını CHP’nin atması gerekecektir.
Nedir bu ilk adım?
“CHP’nin AK Partiden aldığı İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Mersin’de ve Antalya’da devr-i sabık yaratacak adımlardan kaçınmasıdır.”
Şu kadar borç kaldı, şu işler yanlış yapıldı, bütçe tarumar edildi, ak troller bankamatik memuru haline getirilmiş vs.. benzeri söylemlerin yerine (elbette bu tür hukuksuz işlerle ilgili işlemler yapılmalı ama sessizce ve kendi iç döngüsünde olmalı ama bunlar izlenecek politika haline getirilmemeli) bu illerde “insana dokunan, katılımcılığı öne alan, başta AK Partili seçmenler olmak üzere toplumsal her kesimle eşit mesafeler kuran, hayatı kolaylaştırıcı projeleri hayata geçiren, emeğin ve emekçinin ekonomik ve sosyal bakımdan öncelendiği yeni bir hikaye yazılmalıdır.”
Diğer illerde seçilen CHP’li başkanlar ne yapar bilmiyorum ama “Antalya’da Muhittin Başkan; Başkan Uysal, Başkan Esen, Başkan Turgay, Başkan Sözen, Başkan Köleoğlu ve Başkan Geyikçi, Başkan Mehmet Ali, Başkan Kocakaya, Başkan Öztürk ve Başkan Küçükkuru ile birlikte uzlaştırıcı, birleştirici yeni bir hikâye yazacaktır.”
Demografik olarak Türkiye’nin tüm renklerini ve kültürlerini bir arada bağrında barındıran Antalya’da ayrıştırıcı, ötekileştirici bir söylemin olmayacağına, herkesin kendini özgürce ifade edebileceğine, önümüzdeki 5 yılda huzurlu, barışçı, üreten bir kentte yaşayacağımıza inanıyorum.
Bana göre çıkarılacak en önemli sonuç; “bölünmüşlük ve ötekileştirilmiş olma duygusuna son verilmesi gerektiğidir.”
Birkaç il hariç, hemen hemen tüm ülkede seçimi kazananlar ve kaybedenler arasında çok az bir oy farkının olması, seçmenin verdiği “ülkeyi ve kentlerimizi birlikte ve uzlaşarak yönetin ve artık ayrıştırılmış olmak istemiyoruz” mesajıdır.
Seçmen hem Türkiye’de hem de tek tek her kentte “yeni bir hikâyenin” yazılmasını istediğini açık şekilde ortaya koymuştur.
17 yıldır süregelen AK Partinin, iktidarı elide tutmak için başvurduğu her türlü yalan, iftira, asılsız ve temelsiz ama özünde kışkırtmaları barındıran söylemlerinden uzak durması gerektiği, iktidara gelirken yazdığı ve vaat ettiği hikâyenin sonuna gelindiğini görmesi hem kendilerinin hem de ülkenin menfaatinedir.
Ülkemiz artık yeni bir hikâyenin yazılmasının eşiğindedir.
Bu hikâye de “devlet ve toplum hayatında laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin” kurulmasıdır.
Bunun ilk adımı da “tasada, kederde ve kıvançta” bir olan bir toplum olma yolunda adımların atılması, yani devlet ve toplum hayatında “ruhi şekillenme birliğinin oluşturulmasıdır.”
Peki, bu pratikte nasıl olacak?
Bölük, pörçük hale getirilmiş, toplumsal fay hatlarının alabildiğine derinleştirildiği bir yapıdan, ruhi şekillenme birliğine nasıl ulaşılacak?
Bunun için ilk adımını CHP’nin atması gerekecektir.
Nedir bu ilk adım?
“CHP’nin AK Partiden aldığı İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, Mersin’de ve Antalya’da devr-i sabık yaratacak adımlardan kaçınmasıdır.”
Şu kadar borç kaldı, şu işler yanlış yapıldı, bütçe tarumar edildi, ak troller bankamatik memuru haline getirilmiş vs.. benzeri söylemlerin yerine (elbette bu tür hukuksuz işlerle ilgili işlemler yapılmalı ama sessizce ve kendi iç döngüsünde olmalı ama bunlar izlenecek politika haline getirilmemeli) bu illerde “insana dokunan, katılımcılığı öne alan, başta AK Partili seçmenler olmak üzere toplumsal her kesimle eşit mesafeler kuran, hayatı kolaylaştırıcı projeleri hayata geçiren, emeğin ve emekçinin ekonomik ve sosyal bakımdan öncelendiği yeni bir hikaye yazılmalıdır.”
Diğer illerde seçilen CHP’li başkanlar ne yapar bilmiyorum ama “Antalya’da Muhittin Başkan; Başkan Uysal, Başkan Esen, Başkan Turgay, Başkan Sözen, Başkan Köleoğlu ve Başkan Geyikçi, Başkan Mehmet Ali, Başkan Kocakaya, Başkan Öztürk ve Başkan Küçükkuru ile birlikte uzlaştırıcı, birleştirici yeni bir hikâye yazacaktır.”
Demografik olarak Türkiye’nin tüm renklerini ve kültürlerini bir arada bağrında barındıran Antalya’da ayrıştırıcı, ötekileştirici bir söylemin olmayacağına, herkesin kendini özgürce ifade edebileceğine, önümüzdeki 5 yılda huzurlu, barışçı, üreten bir kentte yaşayacağımıza inanıyorum.