Daha önce İYİ Parti ile ilgili yazdığım yazılarımda bu partinin asıl sorununun “siyasi kimliğinin” henüz oluşmadığı şeklindeydi.
Siyasi kimliği şekillendikçe partide sorunların ve kadro sıkıntılarının azalacağından söz etmiştim.
Merkez sağ ve ülkücü hareketin oluşturduğu siyasi kadroları ve seçmen tabanı aradan geçen 3 yıllık süreçte kimi siyasi temel argümanlarda artık anlaşmış duruma geldiler.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesine ve Atatürk ilkelerine olan bağlılık konusunda her iki siyasi akımda aynı şeyleri söyler durumdalar.
Ancak bu argümanlarla oluşan siyasi duruşla çekim merkezi haline gelebilmeleri oldukça zor.
Başta Kürt Meselesi olmak üzere Türkiye’nin temel meselelerinde “yeni bir şeyler” söylemek zorundalar.
Nitekim, Meral Akşener ile Sırrı Süreyya Önder arasında yaşanan polemik –biraz sertte olsa- bu kapıyı biraz aralamış gibi duruyor.
Bu polemikten sonra Antalya milletvekili Hasan Subaşı’nın “Kürt Meselesi ile ilgili makalesi ve Selahattin Demirtaş hakkında söylediği olumlu sözler” İYİ Parti tabanında oldukça olumlu karşılık gördü.
Akşener’in, CHP’li belediye başkanlarına sahiplenmesi ve desteklemesi oldukça yüksek bir sempati meydana getirdi.
Ancak bu yeterli değil.
Emek, yerli sermaye, sendikalaşma, temel hak ve özgürlükler hakkında da yeni söylemlere ciddi ihtiyaç olduğu ortadadır.
Çünkü karşıtları üzerinden, özellikle AK Partiyi ve Erdoğan’ı eleştirmekle ve siyasi kimlik oluşmaz.
Bu yeni söylemler siyasi kimliğin oluşmasına katkı sağlarken, parti teşkilatlarında da kabuk değişiminin ve daha donanımlı kadroların göreve gelmesinin yolunu açacaktır.
Bunun en bariz örneğini Antalya’da görmek mümkün.
Kurucu Başkan “Nizamettin Sağır’dan” sonra görev getirilen Ahmet Aydın dönemi, “üniversiteli akademisyen” yönetiminde tam bir hüsran ve fiyasko olmuştu.
O dönem yaşanan kaos ve partiden kopmalar ve küskünlükler had safhaya ulaşmışken Aydın’ın görevden alınması ve yerine “Yavuz Temizer’in” getirilmesi ile küskünler partiye geri dönmüş ve parti çalışmaları ivme kazanmıştı.
Aydın’ın ve onun göreve getirdiği siyaseten sığ kadrolar görevden uzaklaştırılmış, daha donanımlı, sosyal ilişkileri gelişmiş, siyasi argümanlarıyla yeni söylemlere açık kadrolar görevlendirilmişti.
Partide yeniden yapılanmayı gerçekleştiren Temizer, eski görevi olan Genel Başkan Yardımcılığı görevine gidince yerine şimdiki “İl Başkanı Mehmet Başaran” getirildi.
Başaran, rastgele bu göreve seçilmemiştir, diye düşünüyorum.
Nizamettin Sağır’la başlayan, Yavuz Temizer’le süren bir “misyonun” sürdürülmesi amacıyla Mehmet Başaran bu göreve getirilmiştir.
Nedir bu misyon?
İYİ Partiyi merkezde konumlandırmak için yeni siyasi söylemlere sahip çıkmak, böylece “Millet İttifakının” gücünü artırıp iktidara yürümek…
Bence bu misyon, en azından Antalya’da tutmuştur…
Milletvekili “Tuba Çokal’ın” istifası ve AK Partiye geçmesi, Ahmet Aydın’la beraber onun getirdiği ilçe başkanlarından kimilerinin görevden uzaklaştırılması ile beraber partiden kopmalar olmamış, aksine daha da güçlenmiştir.
Bu yeniden yapılanma ve uygulanan misyon sürdürülebilirse İYİ Parti, Antalya’da CHP ve AK Parti ile oy sayısını ve oranını eşitleyebilir.