Dün “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin” kabul edilişinin yıldönümüydü.
Bana göre, anılması ve üzerinde durulması en elzem olan bir gün ama ne yazık ki ne dünkü medya haberlerinde, ne siyasilerin Salı Grup konuşmalarında bu konuda tek söz edilmemesi gerçekten hem üzücü ve hem de düşündürücü…
Özellikle pazartesi günü yapılan Büyükşehir Meclis toplantısında gerek Muhittin Başkanın, gerekse de meclis üyelerinin temel insan hak ve özgürlükleri konusunda açıklamalar yapmalarını ve hatta Meclisin ortak bir bildiri yayınlamasını bekledim…
Lakin nafile beklemişim…
Bir ay boyunca kafasında “plan tadilatlarıyla” dolaşan meclis üyelerinin, birkaç dakikasını insan haklarının önemine ayırmaları Antalya’ya yakışan bir davranış olurdu.
Büyükşehir Meclisinin bu konuda duyarlılık göstermemesi bu kentin sakini olarak beni üzdü.
Çünkü bu konuda “CHP’li Mustafa Akaydın” döneminde atılan bir adım vardı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Avrupa Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Kentler Koalisyonuna üye olmak için başvurmuş ve üyeliğe kabul edilmişti…”
Bu üyelik Antalya halkı adına bir yüz akı olmuştu.
Ancak Akaydın sonrası Türel döneminde bu koalisyonun çalışmalarına ne kadar önem verildiği ve neler yapıldığı meçhul…
Çünkü AK Partinin evrensel insan hakları diye bir derdi yoktur.
Onlar için asıl olan “paradır…”
Nitekim Erdoğan’ın, geçmişteki yol arkadaşları olan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan için yönelttiği “Halkbank’ın 370 milyonunu ne yaptınız” sorusu bunların derdinin sadece para olduğunu, insan haklarının ihlalleriyle bir dertlerinin olmadığının açık göstergesidir.
Ama insan hakları ve ihlalleri başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin derdi olmalıdır…
Ve bu hakların asıl düşmanı olan “ırkçılık” CHP’li kadroların sorunu olmalıdır.
Bugün yaşadığımız sosyal sorunların temelinde siyasi iktidarlar tarafından bilerek ve isteyerek kullanılan “ırkçılık” yatmaktadır…
Her fırsatta ve her gerekli gördükleri yerlerde bu kışkırtıcılığı yapmaktan bugüne dek geri durmamışlardır.
Filistin katliamları nedeniyle “Yahudi düşmanlığı…”
Soykırım talepleri nedeniyle “Ermeni düşmanlığı…”
Devletin asimilasyonu nedeniyle “Kürtlerde yaratılan Türk düşmanlığı…”
Müslümanlık dışı uygulamaları var gerekçesiyle “Alevi düşmanlığı…”
Ve hele bu toprakların kadim bir halkı olan “Kürtlere” yönelik yürütülen ırkçı ve ayrımcı her türlü söylemden ve eylemden uzak durulmasının gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum…
Bu ırkçı ve nefrete varan söylemlerle yaratılan kindarlık, insan hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasının yolunu açmaktadır.
İşte bu nedenlerle Büyükşehir Belediyesinin “Avrupa Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Kentler Koalisyonuna üye olmasını” cddi olarak önemsiyorum…
Bu nedenle her türlü altyapısı tamamlanmış ve çok çağdaş bir mimarinin hâkim olduğu ama ırkçılığın ve ayrımcılığın kol gezdiği bir kentte yaşamaktansa, altyapısı bitmemiş, mimari sakilliklerin alabildiğine yaygınlaştığı ama “ırkçılık ve ayrımcılık yerine barışın ve dostluğun” olduğu bir kenette yaşamayı tercih ederim