İki ya da daha fazla siyasi parti, ülke yönetimine katılabilmek adına zaman zaman güçlerini birleştirirler.
Parlamenter sistem sırasında bunun adı koalisyondu.
Şimdi adı “seçim işbirliği” oldu.
Koalisyon yapan partiler yönettikleri bakanlıklara kendi kadrolarını getirirlerdi ama arada sırada da koalisyon ortağı olan partilerin kadro taleplerine “sınırlı ve kısmi” yer verirlerdi.
Lakin şimdi gerçekleştirilen “Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı” cephelerini oluşturan partilerin kadroları adeta iç içe geçmiş durumdalar.
AK Parti ve MHP açısından sıkıntı yoktur, zaten olabildiğince “benzeşmiş” durumdalar.
Ortada bir eksik kaldı o da MHP’nin kurultay kararı alarak AK Partiye katıldığını ilan etmesidir.
Ancak CHP açısından aynı şeyi söylemek zordur.
Temel siyasi ilkeleri olan partidir.
Ve bu ilkeleri yüz yıllık bir imbikten geçirerek hayata geçirmeye çalışan CHP’nin, yönettiği belediyelerde İYİ Partili kadrolara yer vermesi en azından “siyasi nezaket” çerçevesinde mümkündür.
Ancak CHP eğer “seçimde bizim adaya oy verdiler o nedenle her türlü kadro taleplerine yer verelim” diye düşünürse;
İYİ Parti de “seçimde sizin adaylara oy verdik şimdi diyetini ödeyin” diye bir anlayışla hareket ederse “cicim aylarından sonra sıçım ayları” gelmekte gecikmez.
Yapılması gereken şudur: CHP, İYİ Parti tarafından önerilen “tek isim” yerine birden çok ismin önerilmesini istemeli ve bunlar arasından CHP ile çatışması en az olacak, liyakati, donanımı ve deneyimi en uygun olanı seçmelidir.
“Bu anlamda Muhittin Başkanın EKDAĞ için yaptığı yönetim kurulu üyeleri ve başkanı isabetlidir.”
EKDAĞ Yönetim Kurulu Başkanı olan “İYİ Partili Hasan Gökçe,” Korkuteli’nde Belediye Başkanlığı yapmış, kamu yönetiminin nasıl olacağını iyi bilen, donanımlı ve deneyimlidir.
EKDAĞ gibi geçmiş dönemde AK Partinin adeta arpalığı konumuna getirilen, güçlü mali kaynakları nedeniyle yandaşlar tarafından yağmalanan, “Türelci gazetecilerin” bankamatik maaşlarının verildiği bu kurum ancak Gökçe gibi biri tarafından toparlanabilir.
Ancak öğrendiğim kadarı ile henüz EKDAĞ’a Genel Müdür ataması yapılmamış.
Bu atama son derece önemli.
Çünkü yapısal durumu nedeniyle Muhittin Başkanın seçim öncesi vaat ettiği halk ekmek ve halk su gibi projelerinin yürütüleceği kurumdur.
Lakin “geçmişte AK Partililer yağmaladı, şimdi bu rantı biz paylaşalım” diye düşünen kimi İYİ Partili ve CHP’li siyasilerin, Genel Müdürlük için Muhittin Başkana yoğun baskı uyguladıklarını öğrendim.
Muhittin Başkan eğer bu anlayıştakilerin yolunu açarsa ciddi şekilde yıpratılacaktır.
Bu konuyla ilgili İYİ Partili ve CHP’li üst düzey siyasilerle yaptığım görüşmelerde ortaya şu sonuç çıktı:
“EKDAĞ Genel Müdürlük görevini yine Yönetim Kurulu Başkanı olan Hasan Gökçe yerine getirirse hem Muhittin Başkan için hem de kurum için en doğru karar olur.”
Kaldı ki Gökçe; Atatürkçü, cumhuriyetçi ve laiklikten yana olan tavrından dolayı da CHP ilkeleri ile siyaseten en az çatışması olan bir siyasetçidir ve geçmişte Muhittin Başkanla aynı dönemde belediye başkanı olarak görev yaptıklarından birbirlerini iyi tanımaları da büyük bir avantajdır.
Parlamenter sistem sırasında bunun adı koalisyondu.
Şimdi adı “seçim işbirliği” oldu.
Koalisyon yapan partiler yönettikleri bakanlıklara kendi kadrolarını getirirlerdi ama arada sırada da koalisyon ortağı olan partilerin kadro taleplerine “sınırlı ve kısmi” yer verirlerdi.
Lakin şimdi gerçekleştirilen “Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı” cephelerini oluşturan partilerin kadroları adeta iç içe geçmiş durumdalar.
AK Parti ve MHP açısından sıkıntı yoktur, zaten olabildiğince “benzeşmiş” durumdalar.
Ortada bir eksik kaldı o da MHP’nin kurultay kararı alarak AK Partiye katıldığını ilan etmesidir.
Ancak CHP açısından aynı şeyi söylemek zordur.
Temel siyasi ilkeleri olan partidir.
Ve bu ilkeleri yüz yıllık bir imbikten geçirerek hayata geçirmeye çalışan CHP’nin, yönettiği belediyelerde İYİ Partili kadrolara yer vermesi en azından “siyasi nezaket” çerçevesinde mümkündür.
Ancak CHP eğer “seçimde bizim adaya oy verdiler o nedenle her türlü kadro taleplerine yer verelim” diye düşünürse;
İYİ Parti de “seçimde sizin adaylara oy verdik şimdi diyetini ödeyin” diye bir anlayışla hareket ederse “cicim aylarından sonra sıçım ayları” gelmekte gecikmez.
Yapılması gereken şudur: CHP, İYİ Parti tarafından önerilen “tek isim” yerine birden çok ismin önerilmesini istemeli ve bunlar arasından CHP ile çatışması en az olacak, liyakati, donanımı ve deneyimi en uygun olanı seçmelidir.
“Bu anlamda Muhittin Başkanın EKDAĞ için yaptığı yönetim kurulu üyeleri ve başkanı isabetlidir.”
EKDAĞ Yönetim Kurulu Başkanı olan “İYİ Partili Hasan Gökçe,” Korkuteli’nde Belediye Başkanlığı yapmış, kamu yönetiminin nasıl olacağını iyi bilen, donanımlı ve deneyimlidir.
EKDAĞ gibi geçmiş dönemde AK Partinin adeta arpalığı konumuna getirilen, güçlü mali kaynakları nedeniyle yandaşlar tarafından yağmalanan, “Türelci gazetecilerin” bankamatik maaşlarının verildiği bu kurum ancak Gökçe gibi biri tarafından toparlanabilir.
Ancak öğrendiğim kadarı ile henüz EKDAĞ’a Genel Müdür ataması yapılmamış.
Bu atama son derece önemli.
Çünkü yapısal durumu nedeniyle Muhittin Başkanın seçim öncesi vaat ettiği halk ekmek ve halk su gibi projelerinin yürütüleceği kurumdur.
Lakin “geçmişte AK Partililer yağmaladı, şimdi bu rantı biz paylaşalım” diye düşünen kimi İYİ Partili ve CHP’li siyasilerin, Genel Müdürlük için Muhittin Başkana yoğun baskı uyguladıklarını öğrendim.
Muhittin Başkan eğer bu anlayıştakilerin yolunu açarsa ciddi şekilde yıpratılacaktır.
Bu konuyla ilgili İYİ Partili ve CHP’li üst düzey siyasilerle yaptığım görüşmelerde ortaya şu sonuç çıktı:
“EKDAĞ Genel Müdürlük görevini yine Yönetim Kurulu Başkanı olan Hasan Gökçe yerine getirirse hem Muhittin Başkan için hem de kurum için en doğru karar olur.”
Kaldı ki Gökçe; Atatürkçü, cumhuriyetçi ve laiklikten yana olan tavrından dolayı da CHP ilkeleri ile siyaseten en az çatışması olan bir siyasetçidir ve geçmişte Muhittin Başkanla aynı dönemde belediye başkanı olarak görev yaptıklarından birbirlerini iyi tanımaları da büyük bir avantajdır.