SEÇİMİN KİLİT OYLARI…
Öyle görünüyor ki büyükşehir seçimi bıçak sırtında geçecek…
Antalya’da “Türel ve Cumhur İttifakının” kendi içinde bir sorunu yok gibi görünse de onlarda sonuçtan emin olamadıklarından sıkıntılılar…
Çünkü ekonomik kriz Antalya seçmeninde ciddi olarak büyük bir öfke yaratmış durumda…
Başta tanzim çadırları olmak üzere alınacak her türlü palyatif önleme rağmen seçmeni memnun edecek çizgiden hala çok uzaktalar…
“Ve hele 31 Mart sonrasında tufan olur” şeklindeki endişeler seçmeni kara kara düşündürür oldu.
Peki, bu öfke ve seçim sonrası endişeler sandığa oy olarak döner mi?
Bence döner…
Cumhur İttifakı seçimde ciddi bir oy kaybı ile karşılaşabilir.
Buna karşılık “Böcek ve Millet İttifakı” bu öfkeyi ve gelecek endişelerini kendi lehine oy olarak sandığa götürebilir mi?
Bunu başarmaması için bir neden yok gibi görünüyor.
Böcek, her ne kadar sağ seçmen nezdinde sempatik olsa da ve Cumhur İttifakından oy devşirecek gibi görünse de yaptığım gözlemler ve araştırmalar gösterdi ki;
Şu an itibariyle “Böcek ve Türel’in oyları dengede gidiyor…”
Şimdi soru şu:
Hangi aday bu dengeyi bozabilir, ya da bozmaya daha yakın görünüyor?
Bu sorunun cevabı, “her iki ittifakta da yer almayan ama her iki ittifakında oylarını almak için açıktan bir çaba göstermediği Kürt oylarında gizlidir.”
Böcek ve ekibinin bu noktada çok dikkatli davranmaları gerekir.
Çünkü CHP içinden gelen ve CHP’nin zaaflarını iyi bilen eski milletvekili “Yıldıray Sapan’ın” Muratpaşa’dan, Büyükşehir ve Muratpaşa Belediye Meclis eski üyesi olan “Reşat Oktay’ın” da büyükşehirden aday olması sıkıntı yaratabilir.
Her iki siyasetçi de seçimi kazanamayacaklarını iyi biliyorlar…
Aday olmalarının temel esprisi, seçim propagandasını fırsat bilip CHP’ye ve adaylarına ciddi bir ders vermektir.
Yüzde 1’in bile altında bir farkla bitmesi muhtemel olan Büyükşehir seçiminde bu yıpratmaların etkili olabilmesi mümkündür…
2014 de “Süleyman Evcilmen’in” aldığı oylarla Büyükşehir Belediyesinin kaybedildiği unutulmamalıdır…
İşte, yukarda sözünü ettiğim Kürt oyları, bu yıpratma oylarını izole edebilir…
Kaldı ki Kürt seçmenler CHP’den daha çok AK Partiyi kendilerine yakın bulurlar…
Böcek ve CHP’nin ilçe belediye başkan adayları bu seçmenlere bir biçimiyle ulaşılamazsa ya da “Kürtler AK Partiden çok çektiler nasılsa bize oy verirler” gibi bir anlayış içinde olurlarsa yanılırlar ve bu durum ciddi kayıplara yol açabilir…
CHP’nin, AK Partiyle Kepez’deki oy farkını kapatması, Muratpaşa ve Konyalatı’nda da aradaki farkı daha da artırması için Kürt seçmenlerin oylarına ciddi olarak ihtiyacı vardır…
“Kısacası; tıpkı İstanbul ve Adana’da olduğu gibi Antalya’da da seçimin kilit oyları Kürt seçmenlerin oylarıdır…”
Bana göre, Böcek ve ilçe belediye başkan adayları ile kurmayları en kısa zamanda bir araya gelip bu oylara nasıl ulaşılacağının hesabını ve çalışmasını yapmaya başlamaları gerekir diye düşünüyorum…
ISPANAK AYARI İLE EKONOMİYİ KURTARAMAZSINIZ…
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, geçen Salı yaptığı Grup Konuşmasında, gıdadaki fiyat artışlarından yakınarak “gerekirse ayar çekeriz, belediyelerimize ekmek satışı gibi sebze ve meyve de tanzim satışları yaptırabiliriz” dedi.
Tabii bu arada gıdadaki fiyat artışındaki sorumluları da buldu.
Aracılar ve komisyoncular…
Üreticiden, tüketiciye gelene kadar araya giren komisyoncuların fahiş kar oranlarından dolayı mutfaklarda yangın çıkmış!
Demek ki AK Partinin iktidar olduğu 17 yıl boyunca bu komisyoncular yokmuş, şimdi zuhur etmişler…
Demek ki komisyoncular AK Parti düşmanı…
Sinsice 17 yıl beklemişler şimdi zırt diye ortaya çıkıvermişler…
Vay hainler vay!
Ispanakçılar, domatesçiler, patlıcancılar, biberciler, soğancılar, maydanozcular hepten Erdoğan ve AK Parti düşmanları!...
Belediyeler tanzim satış ofisleri açmalı ve bunları sürüm sürüm süründürmeli…
Gübre, mazot, tarımsal ilaç ithal edip satanlar da AK Parti karşıtları!…
Onlara da ayar vermek gerek
Devlet eliyle bu tarımsal girdiler ithal edilip ucuz fiyatlarla üreticiye verilmeli böylece ithalatçılar cezalandırılmalı…
Ama bu kadar “ayarla” yetinilmemeli bence…
Ekonomideki kriz sadece mutfakla sınırlı değil, birçok sektöre de “ayar” gerekmektedir…
Hadi belediyelere tanzim satış yaptırarak gıda işini çözdünüz diyelim…
Ya sanayi ne olacak?
Otomobil, beyaz eşya, mobilya, tekstil, deri başta olmak üzere sanayi üretimlerindeki yangına nasıl “ayar” vereceksiniz?
Türkiye’nin cennet köşelerini parselleyerek turist getiren çok uluslu turizm şirketlerinin milyarlarca dolarlık kazançlarını yurt dışına götürmelerine de bir “ayar” vermeniz gerekmez mi?
Elektrik üretim ve dağıtımını özelleştirdikten sonra çalışan insanların kazancının yüzde 30 unu bu özel elektrik şirketlerine vermeleri için de bir “ayar” gerekir diye düşünüyorum…
Ya akaryakıt ne olacak?
Ona nasıl bir “ayar” vermeyi düşüyorsunuz?
Hele dövizdeki artışlar…
Bence asıl “ayar” verilmesi gereken de döviz denen bu melanettir…
Ne oldu? Niye sustunuz?
Bu sorulara cevabınız yok değil mi?
Triyon dolarlık Türkiye ekonomisindeki çöküşü birkaç bin kişilik “hal komisyoncularına” bağlayınca suçluyu bulmuş oluyorsunuz ve aradan sıyrılıyorsunuz öyle mi?
Bakın ben size asıl suçlu kimlerdir, söyleyeyim…
“Bu günkü ekonomik çöküşün asıl sorumlusu Son 16 yılda sadece iç piyasada 446 katrilyon TL kazanan faiz lobisi ile bu lobiye faizleri ödeyen siyasi iktidardır…”
Birilerinin AK Parti Genel Başkanına şunu söylemesi gerekir:
“Ekonomiye ayar vermeye kalkmak; hukukta, sağlıkta, eğitimde, silahlı kuvvetlerde, emniyet teşkilatında, sosyal hayatta, siyasette yaptığınız ayar vermeye benzemez…
Çünkü ekonominin kendi kuralları ve kanunları, iç dinamikleri, uluslar arası dengeleri vardır…”
Ekonominin bir yerine “ayar” vermeye kalktığınızda bir başka yerinde yırtılmalar başlar ve bu yırtıkları yamayamazsınız…
Öyle görünüyor ki büyükşehir seçimi bıçak sırtında geçecek…
Antalya’da “Türel ve Cumhur İttifakının” kendi içinde bir sorunu yok gibi görünse de onlarda sonuçtan emin olamadıklarından sıkıntılılar…
Çünkü ekonomik kriz Antalya seçmeninde ciddi olarak büyük bir öfke yaratmış durumda…
Başta tanzim çadırları olmak üzere alınacak her türlü palyatif önleme rağmen seçmeni memnun edecek çizgiden hala çok uzaktalar…
“Ve hele 31 Mart sonrasında tufan olur” şeklindeki endişeler seçmeni kara kara düşündürür oldu.
Peki, bu öfke ve seçim sonrası endişeler sandığa oy olarak döner mi?
Bence döner…
Cumhur İttifakı seçimde ciddi bir oy kaybı ile karşılaşabilir.
Buna karşılık “Böcek ve Millet İttifakı” bu öfkeyi ve gelecek endişelerini kendi lehine oy olarak sandığa götürebilir mi?
Bunu başarmaması için bir neden yok gibi görünüyor.
Böcek, her ne kadar sağ seçmen nezdinde sempatik olsa da ve Cumhur İttifakından oy devşirecek gibi görünse de yaptığım gözlemler ve araştırmalar gösterdi ki;
Şu an itibariyle “Böcek ve Türel’in oyları dengede gidiyor…”
Şimdi soru şu:
Hangi aday bu dengeyi bozabilir, ya da bozmaya daha yakın görünüyor?
Bu sorunun cevabı, “her iki ittifakta da yer almayan ama her iki ittifakında oylarını almak için açıktan bir çaba göstermediği Kürt oylarında gizlidir.”
Böcek ve ekibinin bu noktada çok dikkatli davranmaları gerekir.
Çünkü CHP içinden gelen ve CHP’nin zaaflarını iyi bilen eski milletvekili “Yıldıray Sapan’ın” Muratpaşa’dan, Büyükşehir ve Muratpaşa Belediye Meclis eski üyesi olan “Reşat Oktay’ın” da büyükşehirden aday olması sıkıntı yaratabilir.
Her iki siyasetçi de seçimi kazanamayacaklarını iyi biliyorlar…
Aday olmalarının temel esprisi, seçim propagandasını fırsat bilip CHP’ye ve adaylarına ciddi bir ders vermektir.
Yüzde 1’in bile altında bir farkla bitmesi muhtemel olan Büyükşehir seçiminde bu yıpratmaların etkili olabilmesi mümkündür…
2014 de “Süleyman Evcilmen’in” aldığı oylarla Büyükşehir Belediyesinin kaybedildiği unutulmamalıdır…
İşte, yukarda sözünü ettiğim Kürt oyları, bu yıpratma oylarını izole edebilir…
Kaldı ki Kürt seçmenler CHP’den daha çok AK Partiyi kendilerine yakın bulurlar…
Böcek ve CHP’nin ilçe belediye başkan adayları bu seçmenlere bir biçimiyle ulaşılamazsa ya da “Kürtler AK Partiden çok çektiler nasılsa bize oy verirler” gibi bir anlayış içinde olurlarsa yanılırlar ve bu durum ciddi kayıplara yol açabilir…
CHP’nin, AK Partiyle Kepez’deki oy farkını kapatması, Muratpaşa ve Konyalatı’nda da aradaki farkı daha da artırması için Kürt seçmenlerin oylarına ciddi olarak ihtiyacı vardır…
“Kısacası; tıpkı İstanbul ve Adana’da olduğu gibi Antalya’da da seçimin kilit oyları Kürt seçmenlerin oylarıdır…”
Bana göre, Böcek ve ilçe belediye başkan adayları ile kurmayları en kısa zamanda bir araya gelip bu oylara nasıl ulaşılacağının hesabını ve çalışmasını yapmaya başlamaları gerekir diye düşünüyorum…
ISPANAK AYARI İLE EKONOMİYİ KURTARAMAZSINIZ…
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, geçen Salı yaptığı Grup Konuşmasında, gıdadaki fiyat artışlarından yakınarak “gerekirse ayar çekeriz, belediyelerimize ekmek satışı gibi sebze ve meyve de tanzim satışları yaptırabiliriz” dedi.
Tabii bu arada gıdadaki fiyat artışındaki sorumluları da buldu.
Aracılar ve komisyoncular…
Üreticiden, tüketiciye gelene kadar araya giren komisyoncuların fahiş kar oranlarından dolayı mutfaklarda yangın çıkmış!
Demek ki AK Partinin iktidar olduğu 17 yıl boyunca bu komisyoncular yokmuş, şimdi zuhur etmişler…
Demek ki komisyoncular AK Parti düşmanı…
Sinsice 17 yıl beklemişler şimdi zırt diye ortaya çıkıvermişler…
Vay hainler vay!
Ispanakçılar, domatesçiler, patlıcancılar, biberciler, soğancılar, maydanozcular hepten Erdoğan ve AK Parti düşmanları!...
Belediyeler tanzim satış ofisleri açmalı ve bunları sürüm sürüm süründürmeli…
Gübre, mazot, tarımsal ilaç ithal edip satanlar da AK Parti karşıtları!…
Onlara da ayar vermek gerek
Devlet eliyle bu tarımsal girdiler ithal edilip ucuz fiyatlarla üreticiye verilmeli böylece ithalatçılar cezalandırılmalı…
Ama bu kadar “ayarla” yetinilmemeli bence…
Ekonomideki kriz sadece mutfakla sınırlı değil, birçok sektöre de “ayar” gerekmektedir…
Hadi belediyelere tanzim satış yaptırarak gıda işini çözdünüz diyelim…
Ya sanayi ne olacak?
Otomobil, beyaz eşya, mobilya, tekstil, deri başta olmak üzere sanayi üretimlerindeki yangına nasıl “ayar” vereceksiniz?
Türkiye’nin cennet köşelerini parselleyerek turist getiren çok uluslu turizm şirketlerinin milyarlarca dolarlık kazançlarını yurt dışına götürmelerine de bir “ayar” vermeniz gerekmez mi?
Elektrik üretim ve dağıtımını özelleştirdikten sonra çalışan insanların kazancının yüzde 30 unu bu özel elektrik şirketlerine vermeleri için de bir “ayar” gerekir diye düşünüyorum…
Ya akaryakıt ne olacak?
Ona nasıl bir “ayar” vermeyi düşüyorsunuz?
Hele dövizdeki artışlar…
Bence asıl “ayar” verilmesi gereken de döviz denen bu melanettir…
Ne oldu? Niye sustunuz?
Bu sorulara cevabınız yok değil mi?
Triyon dolarlık Türkiye ekonomisindeki çöküşü birkaç bin kişilik “hal komisyoncularına” bağlayınca suçluyu bulmuş oluyorsunuz ve aradan sıyrılıyorsunuz öyle mi?
Bakın ben size asıl suçlu kimlerdir, söyleyeyim…
“Bu günkü ekonomik çöküşün asıl sorumlusu Son 16 yılda sadece iç piyasada 446 katrilyon TL kazanan faiz lobisi ile bu lobiye faizleri ödeyen siyasi iktidardır…”
Birilerinin AK Parti Genel Başkanına şunu söylemesi gerekir:
“Ekonomiye ayar vermeye kalkmak; hukukta, sağlıkta, eğitimde, silahlı kuvvetlerde, emniyet teşkilatında, sosyal hayatta, siyasette yaptığınız ayar vermeye benzemez…
Çünkü ekonominin kendi kuralları ve kanunları, iç dinamikleri, uluslar arası dengeleri vardır…”
Ekonominin bir yerine “ayar” vermeye kalktığınızda bir başka yerinde yırtılmalar başlar ve bu yırtıkları yamayamazsınız…