Hâlihazırda CHP İl Başkanı olan “Ahmet Kumbul,” il başkanlığına yeniden aday olduğunu açıkladı.
Beklenen bir gelişmeydi, yani malumun ilanı oldu…
CHP, yeni dönem kadrolarını belirlemek amacıyla olağan Kurultayını yapmak için düğmeye bastı.
8 Kasım’da mahalle delegelerinin belirlenmesi ile başlayan süreç, muhtemelen en geç nisan ayında yapılacak Kurultay ile noktalanacak.
Soru şu:
Bu süreç nasıl bir yörünge izleyecek?
Kılıçdaroğlu’nun, Anayasa Referandumundan başlayarak Yerel Seçime kadar geçen sürede dillendirdiği ve bu süreçte uyguladığı “yeni siyaset belgesi” dediği anlayış mı egemen olacak, yoksa bildiğimiz “klasik CHP” anlayışı mı damgasını vuracak?
Bu iki anlayışın arasında çok ciddi farklılıklar vardır.
“Yeni siyaset anlayışı;” klasik CHP anlayışının sınırlarını aşan, toplumun ortak değerlerini önceleyen, hiçbir siyaset ve grubu ötekileştirmeyen, iktidara itirazı olan her kesimi kucaklamayı ve AB normlarında bir demokraside herkesi buluşturmayı esas alan bir çizgi…
Elbette CHP’nin ana omurgasını oluşturan Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi, milliyetçi siyasetinden ödün verilmesini söz konusu bile etmeden bunu hayata geçirme anlayışı…
“Klasik CHP” ise bilindiği gibi kendi siyasetinden başka her şeye kuşku ile bakan, toplumun ortak değerlerinden daha çok ulusalcı çıkarları önceleyen, Atatürkçülüğü dinamik değil statik bir yere koyan, AB normlarından daha ziyade üçüncü dünya ülkeleri ile ilişkiyi öne koyan ve en önemlisi de her duruma milliyetçi damardan bakan bir anlayıştır.
Bir de, bunların dışında neredeyse apolitik duruma gelmiş, siyasi tercihten çok başka saiklerle CHP’de yer almış olanlar vardır ki onları bu tasnifin dışında tutuyorum.
Çünkü bu grupta olanlar parti yönetimlerine alternatif olmazlar, parti içinde güç dengelerine göre pozisyon alırlar.
Onlar için esas olan geleceğin Türkiye’sinin nasıl kurulacağı değil, aldıkları pozisyonla nasıl çıkar sağlayacaklarıdır.
Ve bunların sayısı sanıldığından çok fazladır.
İşte önümüzdeki önümüzde ki Kurultay sürecini bu bağlamda değerlendirmek gerekir…
AHMET KUMBUL’UN SİYASET KARNESİ
Gelelim Antalya’da CHP’yi nelerin beklediğine…
“Ahmet Kumbul,” il başkanı olması nedeniyle karşısına çıkacak olan aday ya da adaylardan bir adım önde duruyor.
Üstelik önceki Kongrede arkasında duran “milletvekili Çetin Osman Budak ve Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen” yine arkasında duruyorlar.
Bunlara yeni milletvekilleri olan “Rafet Zeybek ve Aydın Özer de” eklenmiş durumda…
Süreç içinde bu gruba eklenecek başka dinamiklerde olacaktır elbette…
Ancak burada sorgulanması gereken asıl husus, “Kumbul ve oluşacak yeni ekibin Kılıçdaroğlu’nun yeni siyaset anlayışını ne kadar hayata geçirecekleridir…”
Son yerel seçime bakıldığında Ahmet Kumbul’un bunu başardığını söylemek oldukça zor.
HDP ve İYİ Parti ile olan ilişkileri sağlıklı bir şekilde yürütemedi.
Partili kanaat önderlerinin aracılığı ile başlatılan HDP ile görüşmeler basına yansıdığında oldukça kötü bir sınav verdi…
Bu olumsuz gelişmeler sonunda HDP, Büyükşehir adayını çıkarmaya karar verdi ve “son anda yine aracılık yapan partili kanaat önderlerinin çabaları ile yeniden ama bu kez doğrudan Büyükşehir adayı Muhittin Böcek ile temasa geçildi ve sonuç alındı.”
İYİ Parti ile olan ilişkilerde de çok başarılı yürünmediği, İYİ Partiye bırakılan ilçelerdeki adaylardan ve CHP listelerinden meclis üyesi olan İYİ Partililerin sonraki tavırlarından zaten ortadadır.
Elbette bu noktada sorumluluk tek başına Kumbul’un değil, İYİ Parti il başkanı olan muhteremindir.
Lakin buna rağmen Kumbul, “belirleyici” olma becerisini gösterememiştir.
Nitekim ittifak görüşmelerindeki bu sıkıntılar Genel Merkez tarafından da gözlemlendiğinden ittifak işlerini yürütmesi için “Yusuf Meriç” koordinatör olarak görevlendirilmişti.
İl Başkanı ve yönetimi dururken Genel Merkezin koordinatör görevlendirmesine itiraz etmemeleri ve tavır almamaları başlı başına bir sorun olarak orta yerde hala durmaktadır.
Kısacası, Kumbul ve ekibi yerel seçimde gerek ittifak görüşmelerinde, gerek meclis listelerinin hazırlanmasında, gerek seçim koordinasyonunu yürütmede başarılı olmuşlardır demek çok zordur.
Şimdi denecek ki, “iyi de bu il başkanı ve yönetimi döneminde başta Büyükşehir ve 10 ilçenin belediyesi Millet İttifakınca kazanıldı…”
Evet kazanıldı ama bu kazanç Ahmet Kumbul ve ekibinin hanesine değil, siyasi ve ekonomik konjonktür ile başkan adaylarının performansı sayesinde onların hanesine yazıldı.
Yerel seçimdeki olumsuzluklarına rağmen Ahmet Kumbul, dedikodu kazanı olan ve siyasi tercihlerden ziyade başka saiklerle partili olanların çoğunlukta olduğu, bu nedenle siyaset üretmekten çok bu tiplerin dedikodularına cevap vermeyerek belli bir seviyeyi tutturduğunu söylemek gerek…
Geçmişte kendi partililerini basın yoluyla yerden yere vuran il başkanlarına göre dengeleri gözetmiş ve bu türden tavırlar içine de girmemiş olması yine de bir kazançtır, diye düşünüyorum.
Umarım eğer yeniden il başkanı seçilirse “yeni siyaset anlayışına” göre tavırlarını geliştirir ve yerel seçimde yaptığı hatalardan dersler çıkararak daha başarılı olmanın yolunu çizer.
Sorumluluğunun sadece Antalya olmadığını, Türkiye’de dönüşümün sağlanması olduğunun bilincinde hareket eder…